Asgari ücrette çalışanı tatmin edecek bir artış yaparken, hem işverenin üzerindeki yük azalacak hem de hazineye ek külfet getirmeyerek aksine kamu gelirlerinin artmasını sağlamak mümkün müdür?Çok bilinmeyenli bir denklem gibi oldu ama sorunun cevabı yazımızın içerisinde.Yaklaşık 7,5 milyon asgari ücretliyi ilgilendiren ve günlerdir merakla beklenen asgari ücret rakamı, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun 26 Aralık tarihli kararı ile belli oldu.Söz konusu karar ile 2020 yılında uygulanacak net asgari ücret, bir önceki yıla göre %15’lik artış ile 2.324,70 TL oldu.Buna göre, 2020 yılı için sosyal güvenlik primine esas taban ve tavan ücreti ve asgari ücretin net hesabı ve işverene maliyeti aşağıdaki şekilde olacaktır.5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, bu kanun gereğince alınacak primlerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, asgari ücretin otuzda biri, üst sınırı ise bu tutarın 7,5 katıdır.Sigorta Primine Esas Aylık Kazancın Alt ve Üst Sınırı;

Uygulanacak Dönemi

SGK Taban Ücreti TL

(Aylık kazancın alt sınırı)

SGK Tavan Ücreti TL (Aylık kazancın üst sınırı)

01.01.2020 - 31.12.2020

2.943,00 TL

22.072,50 TL

2020 Yılında Uygulanacak Brüt Asgari Ücret Tutarları ve İşverene Maliyeti;
Brüt Asgari Ücret

2.943,00

Günlük Brüt Asgari Ücret

98,10

SGK Primi İşçi Hissesi (% 14)

412,02

SGK İşçi İşsizlik Hissesi (% 1)

29,43

Gelir Vergisi Matrahı

2.501,55

Aylık Gelir Vergisi

375,23

Damga Vergisi

22,34

Net

2.103,98

Asgari Geçim İndirimi

220,73

Ödenecek Net Asgari Ücret

2.324,70

SGK İşveren Primi (%20,5)

603,32

SGK İşveren İşsizlik Primi (%2)

58,86

İndirim (%5)

147,15

İşverene Toplam Maliyeti

3.458,03

Yukarıda ki tablodan da anlaşılacağı üzere 2.943.- TL olan brüt asgari ücretin net tutarı 2.324,70 TL olup, işverene maliyeti ise 3.458,03 TL dir.Ülkemizde en çok tartışılan konulardan biri, brüt ve net asgari ücret arasındaki fark başka bir deyişle asgari ücret üzerindeki vergi yüküdür. Her ne kadar Türkiye’de sosyal tarafların yer aldığı bir asgari ücret komisyonundan bahsedilse de, genelde bu yıl olduğu gibi işçi temsilcileri belirlenen asgari ücret tutarını kabul etmedikleri için oylamaya katılmamakta dolayısıyla gerçek anlamda bir oybirliği ile karar alınamamaktadır.Ücret gelirlerinin vergilendirilmesi hususunda asgari ücretin ayrı değerlendirilmesi gerekir. Asgari ücretten vergi alınması; işverenlerin yüklerini ve kayıt dışı istihdamı teşvik etmekte, devletin vergi kayıplarını arttırmakta, işçilerin sosyal güvenlik haklarından yoksun olarak çalışmalarına neden olmaktadır. Bu sorunların aşılması için asgari ücretin mali yükünün azaltılması gerekir.Asgari ücretin vergi dışı kalamamasındaki en büyük etken; devletin, vergi gelirlerinde kayıp yaşanacağı endişesidir. Aslında bu endişeyi yersiz kılan iki önemli etken vardır.Birincisi; tasarruf eğilimi düşük olan ücretli ve maaşlı kesim, gelirlerinin büyük çoğunluğunu harcamaktadır. Ortaya çıkması düşünülen vergi kaybı hem harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergi gelirlerinin artmasıyla hem de mal piyasasının hareketlenmesine bağlı olarak, imalat sanayinde sağlanan üretim artışı sonucunda kurumlar vergisi gelirleriyle karşılanması söz konusu olabilecektir. Asgari ücrete ne kadar çok iyileştirme olursa, üretim ve tüketim kanallarının açılması da o kadar kolay olacaktır.İkincisi; asgari ücretin vergi dışı tutulması, işverenin işgücü maliyetini düşüreceği için kayıt dışı işçi çalıştırmasının da büyük ölçüde önüne geçecektir. Kayıt dışının azaltılması da vergi gelirlerinin artmasını sağlayacaktır.Asgari ücret belirlenirken dikkate alınan en önemli etken enflasyon rakamlarıdır. Ancak sadece enflasyon rakamlarından hareketle asgari ücretin tespit edilmesi çok sağlıklı sonuçlar doğurmaz. Çünkü düşük gelir grubuna ait kesimin harcamalarının büyük bir kısmı temel ihtiyaç maddeleri ağırlıklıdır. Temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan fiyat artışları ile enflasyon rakamının örtüştüğünü söylemekte pek mümkün değildir.2020 yılında vergi kanunlarında yer alan tutarlardaki artışı belirleyen yeniden değerleme oranı %22,58 olarak açıklanmış iken, asgari ücrete yapılan %15’lik iyileştirmenin yeterli olmadığı ortadadır.Gelelim yazımızın başında sorduğumuz sorunun cevabına;Asgari ücretin tamamen vergi dışı tutulması hem çalışanın elde ettiği ücreti artıracak, ücret artarken işverenin üzerine ekstra bir yük binmeyecek, kayıtlı işçi çalıştırmanın vergisel yükünün azalmasından dolayı, çalışanlar sistem içerisinde yer alarak kayıtlı ekonomiye geçiş hızlanacaktır. Kayıtlı ekonomiye geçişin artmasının yanı sıra ücret gelirlerindeki artışın harcamaya yansımasının doğurduğu doğal sonuç ise vergi gelirlerinde meydana gelen artış olacaktır.