Aslında uzun zamandır yazmak istiyorum bu konuyu. Sonunda sosyal medya hesabımda bir kadının 9 yaşındaki oğlu için eski - yeni fark etmeden bisiklet isteğinde bulunması ve sonrasında yaşadıklarım, uzun süredir gördüklerim ve bildiklerimi bu vesileyle kaleme almamı sağladı. Şu bir gerçek ki, hemen hemen çoğumuzun bildiği, yaşadığı, kandırıldığı, duygu sömürüsüyle aldatıldığı bir dönemden geçiyoruz. Ballı ihaleler, haksız kazançlar, Devleti dolandıranlar, 3’e mal olacak projeleri 13’e yaparak parsayı vuranlar, halkın kesesinden son model otomobillere binenler, yozlaşmayı din tüccarlığına kadar götürenler, Üniversitelere uzanmasına yol açanlar, sadece Rektörlük unvanı ve maaşıyla yetinmeyerek 2-3 hatta dört dekanlık koltuğuna oturanlar, hatta rektör olduğu Üniversiteye bile haftada bir gün gelenler…Dahası eşini, kızını, yakınlarını bulundukları kurumlarda göreve getirenlerin olduğu bir ortamda, elbette bu ahlaki yapı halka da sıçrayacaktı. Nitekim sıçramış durumda. İYİLİK YAPMANIN BEDELİNİ AĞIR ÖDEYENLERDENİM Bu köşemde kendimi halk katında gördüğümden, o kadar olumsuzluğun tabana kadar nasıl sirayet ettiğini dile getirecek, tüm bunlara karşın hala iyilerin var olduğunu ifade edeceğim. Kaldı ki mutlaka yardım ve yardımlaşma adına herkesin mutlaka bir hikayesi vardır. Ben fakir bir aileden geldiğim ve esnaf çocuğu olduğum için, hayatım boyunca maddi- manevi gücüm olduğu müddet içinde sıkıntıda olanlara elimi uzatan birisiyim. Beni aşan durumlarda, bana inanan güvenen dostlarıma tavsiyelerde bulunur, o yardıma muhtaçlara destek çıkmalarını isterim. Üzülerek söylemeliyim ki, bu yöndeki teşebbüslerimde yüzde 80 yanıltıldım, kandırıldım. Hatta daha ötesi destek verdiklerimden, iyilik yaptıklarımdan hep kötülük gördüm. Buna en yakınlarım dahil. Bunların etkisiyle çok üzüldüğüm, kahrolduğum geceler yaşadım. Ama net bir şekilde ifade edecek olursam, tüm olumsuzluklar beni inancımdan, insanlara sevgi elimi uzatmamdan, yardım etmekten alıkoymadı. Çok iyi biliyordum ki, benim yaptığım Allah katında geçerliydi. Onlar ne yaparsa yapsın umurumda bile değildi. Nitekim zaman içerisinde ihanet ve kötülük edenlerin halini Cenabı Allah zaman içerisinde bana gösterdi. Bin şükürler olsun. MAALESEF AHLAKİ OLARAK BÜYÜK BİR ÇÖKÜŞ İÇİNDEYİZ Şimdi genele dönüp bakacak olursak durumların daha vahim hale geldiğine şahit oluyoruz. Ahlaki olarak müthiş bir çöküş yaşanıyor ülkede. Her şey çıkara endeksli, Makyavelist düşünceye sahip olanlarla sarılmış her yanımız. Kime inanacağınızı, kimlere güveneceğinizi bilemiyorsunuz. Doğru insanları adeta mumla arıyoruz. Bunun içindir ki, yardımseverler kandırılacak noktaya getirilmiş. Hayırseverlerin yaptıkları yardım ve desteği suiistimal edenler o kadar çoğaldı ki. Bunları duyunca, şahit olunca şok yaşıyorsunuz. Bazen okurlarımız yazıyor yaşananları. Sahtekarlık yapanları, insanları kandıranları… Yardıma muhtaçlar için kampanya adı altında toplanan para ve ayni yardımları kötüye kullananları veya bizzat yardım edilenlerin kötü niyetli olanları… YAPILAN YARDIMLARI BAŞKALARINA SATANLAR Say say bitmez yani. Örneğin kimileri kömür yardımı almış ama satmışlar. Gıda yardımları da aynı şekilde. Hem de bazen sosyal medyada rastlıyoruz bunlara. Geçenlerde bir kurum yetkilisi arkadaş söyledi, bir eve yemek götürmüşler, yaşlı adam çok teşekkür etmiş “ama evladım biz üşüyoruz kömürümüz yok, bize kömür yardımı yapın” demiş. O yetkili de cebinden bin lira çıkarıp vermek istemiş ama yanındaki bir uyarıda bulunarak, “para vermeyelim kömürü biz temin edip verelim” demiş. Bir gün sonra o eve gidilmiş kontrol edildiğinde evin bir odasında üstü örtülmüş vaziyette 3 ton kömür bulmuşlar. Yani bazıları artık alışkanlık haline getirmişler. Buna benzer bir şey daha var, belediyelerin verdiği ayakkabıları alıp satanlar, aynı şey dağıtılan bisikletler için de geçerli. Tablet iddialarını da duyuyorum elbette… Elbette bu konularda Valiliğin işi sıkı tuttuğunu biliyorum. Birde Gaziantep yardım Vakfı var, ince eleyip sık dokuyorlar. Eskiden Sanko’da rahmetli Yalçın Çepik vardı, o da bir sistem oturtmuştu ve yapılacak yardımların, muhtarları da yanına alarak gerçek ihtiyaç sahiplerine gitmesini sağlardı. ENGELLİ ÇOCUKLAR BİLE SÖMÜRÜLÜYOR BU ÜLKEDE Aslında çok vahim bir konu daha var sırası gelmişken onu da yazayım bari. O da bazı engelli çocukların aileleri veya yakınları tarafından sömürülmesi. Devlet çok iyi niyetle ailelere destek verip yardım ediyor, ama bunu rehabilitasyon merkezlerinin de yarış haline girmesi sonucu anne ve babalar, o sakat çocuklarını rant parçası haline getiriyor. Bizim Hulusi Kalender’den bilirim, o sakatlar derneği şube başkanı. Neler yaşıyor neler. Son olarak evden çıkamayan çocukları bularak onları spora teşvik ediyor. Tekerlekli basketbol takımıyla mucizeler yaratıyor. Ama bazı çocuklar ve aileleri bu çabayı bile suiistimal ediyor. Adam yetiştiriyor eğitiyor, sonra bazıları tarafından ihanete uğruyor. Belediyeler bu konuda titiz davranamıyor, önüne gelen yardım için dernek kurmuş onlara inanarak destek veriyor. Ama arka planda neler döndüğünü elbette bilemez. Bir şey daha var tabii, engelliler için sağlanan otomobil imkanlarını bile kötüye kullanıyorlar. Engelli adına aracı ucuza alıp bunu sağlamlar kullanıyor. Bu yönde o kadar açık kapı var ki şaşarsınız… BİR BİSİKLET TALEBİNDEN ÇIKARDIĞIM DERS Neyse bu kadar olumsuzlukların yanında iyilerin ve dürüstlerin de olduğunu unutmayalım. Onları da tanıyor, takdir ediyor hatta çevremize desteklenmesi için tavsiyelerde bulunuyoruz. İşte geçtiğimiz hafta bunlara bir yenisi daha eklendi. Yazımın başında da belirttiğim gibi sosyal medyada bir kadın takipçim yazmış ve “Merhaba 9 yaşında oğlum bisiklet istiyor alacak durumum yok, çok istiyor sokakta bütün arkadaşların var ve onun yok diye boynunu büküyor elimden bir şey gelmiyor depolarınızda, bodrumunuzda kullanmadığınız var ise verirseniz çok mutlu edersiniz eğer, bende karşılığında elişi yolarım size” demişti. Bu yardım isteği sonrasında ilginç gelişmeler yaşadım. Bu kadın ile yazıştım ve durumu anladıktan sonra yakın bir dostumu arayarak durumu anlattım. Sağolsun o da hiç sorgulamadan “tamam madem sen güveniyorsun yarın göndereyim ” deyince kadına bildirdim hemen. Kadın ve çocuk çok sevindi teşekkür etti. Ancak akşama doğru kadın aradı ve bana yazdığı o mesajını okuyan bir hayırseverin hemen harekete geçtiğini ve 2 saat içinde evine bisikleti gönderdiğini söyleyerek “siz bisiklet göndermeyin, çünkü gerek kalmadı ama o arkadaşınız eğer uygun görürse bize gıda yardımı yapsın, para istemiyorum” diye yazdı. Ardından bisikletin fotoğrafını gönderdi ve “Ökkeş bey biz İstanbul da ikamet ediyorduk, eşimi pandemi nedeni ile işten çıkardılar. Kiralar birikti ev sahibi çıkın diye zorladı, başka eve geçecek gücümüz yoktu, iş te bulamadı eşim, bizde buraya Gaziantep’e yerleştik. Ama halen toparlanamadık maalesef abim. Maddi yardım istemiyorum kesinlikle bana gıda yardımı yapmaları çok çok iyi olur. Bunu da çocuklar için istiyorum eğer olursa oldu, olmazsa da Allah razı olsun sizden ve bisikleti gönderen ile göndermeye söz veren abimizden. Saygılar” şeklinde durumunu anlatan bilgi verdi. KIZILAY’IN DUYARLI YÖNETİCİLERİNE TEŞEKKÜRLER İnanın takdir ettim bu kadını. Elbette çok dürüstlerle karşılaştım. Ama bu dönemde kocası iş arayan, evine gıda maddesi girmekte zorlanan bir kadın, kendisine bisiklet gelmediğini söyleyebilir, ikinci hatta belki de yardım etmek isteyen çok sayıda kişiden bisikleti alıp sonra da satabilirdi. Çünkü buna benzer o kadar çok olay yaşıyorum ki, bir elektrik parası, su parası, taksitim var, perişanım, çocuğum hasta vs. gibi bir sürü yalanlar üretip 5-10 kişiden hatta fazlasından aynı gerekçelerle para isteyenleri biliyorum. Ama tüm bunlara karşın böyle dürüst insanları görünce elbette toplum olarak hala ayakta kalma işaretlerini görüyorsunuz. Kaldı ki, kadının telefonunun kontörü olmadığı için konuşamadık bile. Sadece yazışıyoruz. Düşünün geri kalanını. Nitekim durumu Türk Kızılay Gaziantep şube başkan yardımcısı Şerif Öcük’e anlattım. O da “Elbette hemen yardım edelim” dedi. Nitekim kadın Kızılay şubesine gitti ve gıda paketini dolmuş ile götüremeyeceği için evine gönderildi. Burada gerçekten yardım konularında hassas davranan Kızılay Şubesine çok teşekkür ediyorum. MEHMET TEKERLEK GAZİANTEP’İN YÜZ AKIDIR, SEMBOLÜDÜR Hayırseverlik konusunda yazı yazıyorsam elbette Mehmet Tekerlek’ten bahsetmemek olmaz. Kendimi bildim bileli Mehmet Tekerlek’i tanırım. Gaziantep’te durumu iyi olanlar ile fakirler arasında gıda olarak yardım köprüsü kuran çok değerli bir insan. Birlikte gece yarıları kenar semtlere varoşlara gittik günlerce. Oradaki yaşantılara şahit oldum defalarca. İnanılmaz hikayelerle karşılaştım. O Mehmet Tekerlek dünyada belki de örneği olmayan bir sistem kurarak, lokantalardan, hayırseverlerden, cenaze evlerinden topladıkları yemekleri, bir kamyonet türü aracıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtıyordu. Öyle bir düzen kurmuştu ki, yanına o fakir ailelerden 2-3 çocuğu alarak sulu yemek, kebap, lahmacun ve tatlı işlerinde sıralama yapıyordu. Bir gün önce kebap verdiği evlere ertesi gün sulu yemek dağıtıyordu. Tatlı işini de düzene koymuştu. Birlikte gezdiğimde gözlerime inanamamıştım. Bunları gece yarıları saat 01 den başlayıp sabaha kadar her eve sırasıyla dağıtıyor, kimsenin hakkını yemiyordu. Yani yüz kişilik bir ekip kursanız kesinlikle tek kişilik Mehmet Tekerlek’in yaptığını yapamaz. O kadar net söylüyorum. Böyle bir insan bir daha gelir mi bilemem. Şimdi Sayın Fatma Şahin’den istirhamımız, Mehmet Tekerlek’in dünya gözüyle göreceği bir anıt veya heykelini yaptırmasıdır. O Gaziantep için semboldür. Mehmet Tekerlek bu şehrin yardım elçisidir, fakir fukaranın can yoldaşıdır. Gaziantep’in gururudur. Yaptığı işi sembolize eden bir heykel ile ölümsüzleştirmek ona yapılacak en büyük vefadır. HEPİNİZE SAĞLIKLI HAFTALAR