Arı sili mis kimi bi Antep sonbaharının yên mi yên dadlı bi aşam üsdüydü. Günlerden, ohumamış birez yaşlıların 'ahed dedê, yeni yedmelerinse 'bazar dedê tatil günüydü. Sahre günü de denebilir. Denebilir amma sahre günü gavramının içine sept yanı cumartesi gününü de gadmag gerekir. Neyse şindi şu kültür göstermecilênden vazgeçeg, bu hanêng ulô şeyleri bi yana bırahag da asıl sôlüyecêmizi sôlüyeg…

De yeri sôle balım…

Antepli uçun sahre demeg küfde lênçesini goltônun altına gapdê kimi bi çayıra, çimene goşmag , orada allambaşey yahıp kabını bişirmeg, küfdesini yôrmag, cardlanı sapleyp çözüynen bişirmeg, açma egmên içine sovanı, samsa, bahtenizi, gırmızı acı biberi, sumag eşgisini bolca goyup üstüne iki şiş kabı çegmeg…Senin elini, benim ayamı balasınlar dey yimeg demeg… Ey! Bunların arasında, yanı, sahriye geden Anteplilerin arasında, dümbelê goltônun altına çalıp sôleyp oynulayanları, dümbelê yogsa, bi güccüg gazanın götüne vurarag türkü, şarhı sôlüyenleri da eglemeg yangış olmaz. Hele hele yeni gelinlerin oldô gadar, gartalmış gaynanaların bile bilezig dolu gollarını şangırdatarag, sırf onları göstermeg uçun, gollarını geregli geregsiz salleyp ' Aha taman şôrda gızım…' ' Kele şôrda lengerinin içinde..'filan demeleri, sadece Antebe mahsus bişey de dêldir ha, bunu altınlarını gösdermeg isdiyen sônadan görmelerin hepicê yapar! - Bunu hamamda da yapallar ha! -

Da gannelerini gapıp kilimlerin, minderlerin üzerine ayaglarını uzadarag yan yatık herifleri, keyif buzluglarının içine fiyaheynan yerleşdirdigleri arahı bardaglarını goyanları filan sôlemeyg…

Amma şindi, yanı bu bazar günü, ne yazıg ki, sahre zamanı hemen hemen bitmiş, sonbaharın sôgu, sahrenin, sahrecinin dadını gaçırmış faat, Antebimizi de yên bi manzara gôzellênin içine admış bulunuy.. . Allı, yeşilli, sarılı, morlu yapraglar dallarında sallanıy, serin bi aşam yeli püfür püfür esiy… Sonbahar baharın sonunu gözel getirmiş…Bizim sahrecilerin heriflerinin gafaları dutug…

Antepli, isneyn, yanı bazartesi günü sabahın ilk ışıglarıynan kahar, elini, yüzünü yur, tabahanadahı tabaglar peştamallarını geyinir, üsdü zıldır zıldır gırmızı biberli, yalı simidaşını yir, düşer yola…Başga meslegden olanlar da gendi meslêne göre birez da erken ya da birez da geç geder darabasını galdırır, düvenini açar, sifdahını begler. Bi çoğu yolda ya bi dınnaglı egmegnen bi bardag sıcag südünü içmiş, ya kelleciye urgamış kellepaçasının içine dınnaglıy dorguyarag kellepaçasını yimiş, mismillah deyp işinin başına geçip çolug çocôn ırızgını gazanmıya bagmagdadır…

Belki de, Antepli demeg, hafda sonuna gadar aslanlar kimi çalışıp hafda sonu gazandênı bi gözel yiyen demegdir…İsdisnalar gaydey bozmaz !

Bônkü sahreciler de artıg Allah ne verdiyse; balcan kablarını, lahmacınlarını, çiy küfdelerini, cardlaglarını, dolmalarını, simidaşlarını filan yimiş, dası dara toplamış, avradlar küfde lençelerini aharın suyunda, - aşam evde arı sılı mis kimi eyice yumag üzere - çalhalamış, atlı arabasıynan gelen arabasına, gamyonnan gelen gamyonuna, tragdörnen gelenler tragdörlerine kilimlerini serip çolug çocug minderlerinin üsdüne gurulmuş, artıg evlerine dönmey begleyler...

Yoharda sôlemedig amma, sahreci herifler, arahılarındahı son yudumları, gafaları hoş, yudumleylar… Avradlarının: 'Kele herif, yeter artıg, yeter içdêz… uşaglar sizi begley taman…Hemin serinlig de çögdü…' filan demelerine heç aldırış edmeden onlar galdıgları yerden haneglerine devam ediyler…Neden dersêz, Antep erkêglerinde avrad sözü dinniyene az raslanır, bu az raslananlara da 'avrad azlı denir. Avrad azlı olan erkê, anası bênmez…Amma gız anası gaynanalar da beylesi avrad azlı damadları yere göve sığdırmaz…Annadêz mı? Evli olmuyanlar bunu birez zor annnar…

Haggeten de serin bi yel esiy. Es de goç yiğidin bargına es! dey, uzaglarda gafey eyice bulmuş bi başga arahıcı … Avrad gısmı bundan ne anneyçı? Onlar lênçey mençey, topleyg heriflerini begleyler naylon arabalarında beygirin osurônu gohuley gohuley…

Beygir de guyrônu salley saley at sineglerini govuy…