Sonda söylenecek sözü başta söyleyerek başlayalım bugün: Kırkıncı yılını kutlayan, birinci ligde yirminci yılını tamamlayan bir futbol takımının bu zamana kadar somut bir başarısının olmamasının hesabını birilerinin vermesi gerekiyor. Kendilerini “onursal başkan” ilan ettirenler, “futbolun profesörü” olduğunu dile getirip bayramlık ağzını açarak önce yerel basına, sonra hızını alamayıp ulusal basına küfredenlerin bu kente hesap vermesi gerekmez mi? Kendisiyle ilgili ulusal basında “Oku Başkan Oku...” diye manşet atılan, “Bu Kaçıncı Yalan?” ve son olarak da “Oturan Boğa” diye hakkında köşe yazıları yayımlanan bir yönetimin gitme vakti çoktan gelip geçmiş demektir. Nasıl ki zamanında takıma sahip çıkmak adına başkanlığa aday olmanız erdemli bir hareketse başarısızlığın bu kadar aşikâr olduğu, şike iddialarının mahkemelere düştüğü bir ortamda bırakıp gitmek erdemdir, Sayın İbrahim Kızıl yönetimi… Gelin yönetim kurulunuzun değerli üyelerini toplayıp önümüzdeki mayıs ayı için kongre kararı alın… Emin olun, giderken bu kent “emeğinize sağlık” diyerek uğurlayacaktır bu süreçte sizleri. Aksi takdirde bu istikrarsızlık/başarısızlık tablosu devam ederse tasvip etmeyeceğimiz bir biçimde bırakıp gitmek zorunda kalabilirsiniz. Beş sezondur takımı yöneten Sayın İbrahim Kızıl ve kadrosu her başarısızlıkta “adetten olduğu üzere” teknik direktörü değiştirdi. Ancak görünen o ki teknik direktörleri değiştirmek pek sonuç vermedi bunca zamandır. Beş yıl da küçümsenecek bir zaman dilimi değildir. Zamanında bir yol haritası hazırlanıp işe başlanılsaydı belki daha farklı olabilirdi. Haritasız yola çıkmak, kaybolmayı peşinen kabullenmektir zaten… Yıllardır “Bu şehir şampiyonluğa hazır değil.” saçmalığıyla bizleri uyutup FB/BJK kongrelerinde cirit attınız. Bu şehrin tek markası olan Gaziantepspor sayesinde milyon dolarlarla yaptıramayacağınız reklamı, bu sayede de yapmış oldunuz. Zamanında takımımız, malum onursal başkanımız döneminde meşhur 4-3'lük FB maçından sonra şike söylentilerinin ortasında kalmıştı. Bugün de üç beş çocuğa sahip çıkamayıp yine takımımızı aynı rezalete meze yapanlar, lütfen çekin gidin… Beş sezondur, hep aynı teranelerle/boş laflarla bizleri uyutanlar somut bir başarıdan bahsedin Allah aşkına? Haklı değilsek de haklı değilsiniz deyin… Koca yirmi yılda kaç defa şampiyon olduk, kaç defa şampiyonluğa oynadık, kaç defa UEFA'ya katıldık, Türkiye kupasında kaç defa çeyrek, yarı final, final oynadık; hatta kupayı kaç defa aldık? İlkokul, ortaokul ve liseyi hasbelkader bitirip beş senedir ÖSS'ye giren; ama üniversiteyi bir türlü kazanamayan bir öğrencinin başarısı ne kadarsa sizinki de o kadar beyler… Taraftar, bir yönetimin aynasıdır ve aynalar yalan söylemez… Bir hafta önce ligin şampiyon adaylarından Beşiktaş'a sahayı dar eden, futbol adına yapılabilecek güzelliklerin neredeyse tamamını sergileyen bir takımın beş altı gün sonra ligin küme düşme adaylarından olduğu iddia edilen bir takımdan üç gol yemesi hangi akılla, mantıkla izah edilebilir? Yeşilçam'ın unutulmaz komedilerinden “Tosun Paşa” filminin meşhur repliklerindendi: “Seni kim paşa yaptı?” Aynı soruyu bu hafta Kasımpaşa'ya sorsak alacağımız cevap belli… Kasımpaşa ne de olsa başbakanımızın mahallesi/takımı… Genel ve yerel seçimlerde Başbakan Erdoğan'a kıyak geçen şehrimiz; varsın bir kez de futbol sahalarında kıyak geçsin. Bu durumun Mr. Jose'nin memleket havasına yabancı olmasıyla da ilgisi yok artık. Tolunay Kafkas'ın dediği gibi: “Yerli hoca, yabancı hoca diye bir şey yoktur; iyi hoca, kötü hoca diye bir şey vardır.” Tabii geçen hafta “büyük müşteriye görücüye çıkma maçı”ydı. BJK velinimetimiz oldu kaç sezondur. Eminim, kendilerini beğendirmişlerdir. Birkaçının adı zaten bir iki sezondur anılır olmuştu BJK'yle. Beşiktaşlılar, yaşlı Alman panzerlerine yol verip bizim mahallenin çocuğu Murat Ceylan ile Bursa delikanlısı Serdar Kurtuluş'la orta sahayı gençleştirebilirler gelecek sezon için… Haftanın sorusu: 2-0'dan 3-2'ye şampiyonluğun en büyük adaylarında olan FB'den hem de Kadıköy'de maç çeviren Bursaspor ile düşme hattındaki Kasımpaşa'dan 2-0'dan 3-0'a yol alan; hatta kaleci Mahmut sayesinde daha farklı yenilmekten kurtulan Gaziantepspor arasındaki fark nedir?