Bu söz bana ait değil, hemen belirteyim.. Bizim mesleğin en zor yanı işte bu durumlardır.. Yazmasanız mesleğinize ve çizginize ihanet etmiş sayılırsınız. Üstelik vicdanınız elvermez, yazsanız bu kez farklı yorumlanabilir..Neyseki bizi bilenler niyetimizin ne olduğunu, kamu vicdanıyla hareket ettiğimizi, yazdıklarımızın hiç etki altında kalmadan kaleme alındığına şahittirler..Bu hafta sizlere çok hassas iki konudan bahsedeceğim.. Birincisi Cahit Nakıboğlu’nun oğlu Emre’den gelen bir mail.. Ki en önemli cümlesinden birisi, “Ökkeş Bey, biz ne yapmışız ki bu kadar sahipsiz kaldık Antep insanları ne zaman bu kadar vicdansız oldular, niye Antepin önde gelenleri eski dostlarını görmezden geliyorlar” oldu.. İkincisi ise daha farklı.. GTO eski Meclis Başkanı Ali Yener’in inanılmaz mücadelesi sonucu yaşanan gelişmeler ve mahkemeden çıkan karar..İkisi de çok çarpıcı olan bu konuyu sizlerle paylaşıyorum.. Önce Cahit Nakıboğlu’nun oğlu Emre’den gelen mail..

CAHİT NAKIBOĞLU’NUN OĞLU EMRE’Yİ TANIRMISINIZ

Önce bilmeyenleriniz olabilir diye hatırlatayım Emre Nakıboğlu’nu.. Türkiye bu isimle Halil Mazıcıoğlu'nun kızı Hilal ile hayatını birleştirdiğinde, nikah şahitliklerini Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, Bülent Arınç ve Fatma Şahin’in yaptığı gün tanışmıştır.. Eğitimini Amerika'da görmüştür.. O dönem Başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın nikâh töreninde geline evlenme cüzdanını verirken, "Ama her nikahta söylediğim şeyi söyleyeceğim. Emre onu anladı, unutmak yok. En az 3 çocuk istiyorum. Ama, Cahit Bey, '3 artı 2 olsun' diyor. Ancak, bu konuda karar verecek olan gelindir. Çünkü, eziyetini, sıkıntısını çekecek, çocukları büyütecek olan gelin" demiş, gelin Hilal de “5 olur” deyince salon kahkalara boğulmuştu. O nikahta Sayın Erdoğan Emre için şunları da söylemişti:“Siz kaliteli bir ailesiniz ama şunu unutmayın, her şeyden önce bu neslin çoğalması lazım. Biz can güvenliği için varız, mal güvenliği için varız, neslin korunması için varız, nesil tüketiliyor. Biz bu nesli çoğaltacağız. Kayınpedere gidip fabrikalarında çalışalım diye bir derdin içine girme. Bütün birikimini, değerlerini yarınlar için önemli nesle adayın, önemli olan bu konuda bizim beklentilerimiz çok. Ben böyle aileleri gördüğümde, şahadet ettiğimde, şahit olduğumda umutlarım artıyor ama bazen de bakıyorsun 'bir tane, iki tane yeter' diyenler var. 2037'de yaşlı bir Türkiye'ye hazırlar. En az 3 olursa biz bugünkü Türkiye'yi koruruz. Üçün üzerine çıktığımız zaman genç dinamik bir Türkiye'yi hazırlarız."

YÜZDE 80 MALULİYETLE CAHİT NAKIBOĞLU HAPİSTE, YÜZDE 45 MALULİYET İLE AHMET TÜRK DIŞARDA

Evet.. Dönelim konumuza.. Aradan geçen zaman içerisinde çok şeyler değişti..Mal mülk ne varsa gitti. Baba Cahit Nakıboğlu ve oğlu Taner Nakıboğlu şu anda FETÖ’den dolayı tutuklu bulunuyor. Suçludur, suçsuzdur buna elbette yargı karar verecek.. FETÖ’cü olup da dışarda kalanlar için zaten toplum vicdanı kararını çoktan verdi.. Söz konusu Cahit Nakıboğlu olunca, işler değişiyor. Çünkü bir zamanların sanayi devinin patronu olan bu insanın hastalığı herkesçe biliniyor.. Sorunu çok.. Sürekli fenalaşıyor ve tutukluluk halini evde geçirmek için yaptığı tüm başvurular reddediliyor..İşte bu ortamda oğlu Emre Nakıboğlu bana mail göndermiş. Ayrıca babasına ait Üniversite hastanesinin verdiği raporu da göndermiş tabii.. Burada not düşerek “Babamın son aldığı raporda %80 maluliyet verildi ancak cezaevinde kalabilir dendi . Duruşu ve tarafı çok net belli olan Ahmet Türk ise şu anda %45 maluliyet ile tutuksuz yargılanmaktadır. Biz eşitlik istiyoruz şu veya bu demiyoruz”dedi. Haliyle bende O rapordaki çelişkileri sağlık uzmanlarına bırakıyorum tabii.. DIŞARISI BİZİM İÇİN CEZAEVİNE DÖNMÜŞ DURUMDAKarşılık verdim ve “bu yazdıklarını haftaya bakış köşesinde yazmamın mahzuru var mı” dedim. Hemen yazdı ve “Evet Ökkeş bey babamın rahatsızlandığı yönünde haberler çıkınca hapishaneye avukatımızı gönderdik ve bilginin doğruluğunu teyitleyince artık can havliyle size yazmak istedim. Bir kusurum olduysa affedin. Sizden başka Antepte doğruları yazan başka bir gazeteci görmedim, bu nedenle bunu sizinle paylaşmak istedim. İnanın zaten çok zor günler geçiriyoruz insan düşünce bir başına kalıyormuş bu sıkıntıların yanında bir de babamın resmen can cekiştiğini görünce dışarısı bizim için bir cezaevine dönmüş durumda . Paylaşırsanız sevinirim”diye yanıtladı. O zaman yayınlamanın mahzuru olmadığına karar verdim. Buyrun birlikte okuyalım:

KALP DAMARLARI TIKALI FELÇ RİSKİ VARMerhaba Ökkeş bey hayırlı cumalar, ben Emre Nakıboğlu , Cahit Nakıboğlunun oğluyum, biliyorsun ki geçen hafta pazartesi babam rahatsızlandı ve hastaneye götürüldü. Salı günü sabah anjiyo yapıldı aynı gün akşam üstü saat 6 da tekrar cezaevine götürüldü. Anjiyo raporuna göre kalp te bir damar %100 diğeri %70 ve diğer ikiside %50 tıkalı çıkmış. Aynı zamanda beyine giden ana damar karotiste %90 tıkalı, yüksek felç ve kalp krizi riski var. Ancak her hangi bir müdahale yapılmadı. Bu hafta çarşamba günü babam cezaevinde tekrar rahatsızlanmış ve düşmüş. Dişi kırılmış, dudağı patlamış, tansiyonu 3-5 düşmüş acil müdahale ekibi cezaevinden hastaneye kaldırmak istemiş ancak asker bulunmadığı için yaklaşık bir saat bekletilmiş. Öyleki ambulans ekibi düzgün müdahale etmese şuanda babamın cenazesini kaldırıyorduk .

BİZ BUNLARI HAK EDECEK NE YAPTIKÖkkeş Bey, biz ne yapmışız ki bu kadar sahipsiz kaldık Antep insanları ne zaman bu kadar vicdansız oldular, niye Antepin önde gelenleri eski dostlarını görmezden geliyorlar . Babamın cezaevinde ölmesi mi isteniyor? Birileri kendi düzenlerinin bozulacağından mı korkuyorlar. Yoksa neden sahip çıkmasınlar ki diye düşünüyorum artık inanın. Biz bunları hak edecek hiç birşey yapmadık . Bir Antep sanayisinden sadece Naksan ve Nakıboğlu ailesi günah keçisi ilan edildi . Lütfen sesimizi duyarmısınız insaniyet namına bile olsa babamı göz göre hiç birşey yapmadan kaybetmek istemiyoruz . Nolur sesimizi duyun . Saygılarımla NOT: Özellikle bilmenizi isterim.. Nakıboğlu ailesinden veya Naksan’dan tek kuruş menfaat, özel olarak tek bir ilan veya bilgisayarlar, hatta daire- arsa almamış, çıkar elde etmemiş birisi olarak, tam aksine o zamanlar etraflarında pervane gibi dönüp, nemalananların şimdi ortalıktan kaybolmaları gerçeğini özellikle bilmenizi isterim..

ALİ YENER’İN ONUR MÜCADELESİNE ALKIŞVerdiği inanılmaz onur mücadelesini, bir zamanlar kendi verdiğim mücadeleye benzetirim hep.. 2007 yılında saldırıya uğradıktan sonra çeşitli ihanetleri yaşayıp iğne ile kuyu kazarak saldırganları ortaya çıkartıp mahkum ettirmiştim o yıllarda.. Ne ihanetlerdi, ne kalleşliklerdi asla unutamam..Bu nedenle Ali Yener’in suçsuzluğuna olduğu kadar, iftira ile ihanetlere uğradığına inanan birisi olarak yaşanan son gelişmeyi, kendi yaşadıklarımla özdeş tutarım.. Biliyorsunuz önce iftira atıldı ve 15 Temmuz gecesi attığı ticari bir anlaşmaya yönelik bir Twit yüzünden, darbeye destek verdi denilerek tutuklanıp cezaevine gönderildi. Bu kalleşliği hazırlayanlar, Milletvekili Şamil Tayyar’ı da kandırarak, miting meydanında Ali Yener’in hedef gösterilmesini sağlamışlardı.. Ama O Ali Yener ve arkasındaki gizli kahraman eşi Melike hanım, yılmadı pes etmedi ve önce üzerine atılı Fetö iftirasından aklandı. Arkasından ciddi bir tezgahla, kendisini GTO’nun bağlı bulunduğu meslek komitesinin toplantılarına katılmadığı iddia edilerek düşürdüler.. Hemen akabilinde Odanın Meclis Başkanlığını da düşürdüler. Eeee… birşeyi unutmuşlardı bu tezgahı düzenleyip senaryoyu uygulamaya koyanlar...
BUNU HESAP EDEMEMİŞLER
Çünkü Ali Yener pes etmeyen bir tipti.. Tabii bunda haklılık payı olmasa bir köşeye geçer, herşeyi sineye çekerdi.. Ama işin içinde kalleşlik olunca bunu ortaya çıkartmak için sonuna kadar mücadele edecekti, tıpkı benim saldırı sonrası yaptığım gibi.. Sonunda başvurduğu mahkemeye tüm delilleri sundu. Katılmadığı denilen toplantının gerçekte yapılmadığını ortaya çıkardı. Komiteden düşürülmemesi gerektiğini, yargı da karar verdi ve görevine iadesini istedi.. Tabii şimdi gözler Ticaret Odasında.. Yargı kararını uygulamak zorundalar. Aksi halinde usulsüzler yapanı destekliyor gözükecek ve tarihe öyle geçecekler.. Kaldı ki Oda tarihinin şanlı ve itibarlı sayfaları son yıllarda zaten can sıkıcı olaylarla kirletilmeye çalışıldı. Hiç değilse bu konuda kararlı olunmalı ve haksızlık yapılan eski meclis başkanları hakkında verilen mahkeme kararını uygulama koymalıdır.. Bekleyecek göreceğiz tabii.. Mevcut yönetimin işi elbette zor.. Ama ortada yargı kararı var, kimse kendilerine uyguladınız diyerek suçlama getiremez zaten.. Sayın Ali Yener’i verdiği bu onurlu mücadeleden dolayı bir kez daha kutluyor, maddi olarak çok ağır bedeller ödediği bu olaylarda, manevi olarak elde etiği kazancın değerini bu şehirde yaşayanların bilmesi, bence önemli bir kazançtır..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR