Neden orta ikiden anılara başladım ki? Aslında anlatmak istediğim orta ikide yazdığım bir kompozisyonlar “ yazarlık!” yaşantımın başlamasıydı anlatmak istediğim….Öğretmenimiz dışarıdan gelen,yani Ticaret Lisesinin Kadrosunda olmayan bir edebiyat öğretmeni hanımefendiydi. Sanırım Gaziantep’in tanınmış ailelerindendi. Şu anda adına – ne yazık ki anımsayamadım!-“Mahallenizi tanıtınız!” başlıkli bir kompozisyon ödevi vermişti. Öğrencilerin en9 sevmediği bir ödevdi kompozisyon. Okumayı sevmediğimiz için yazmayı da sevmiyorduk herhalde ! Ben seviyordum.Hiç unutmam şöyle başlayan bir kompozisyon yazmıştım: ““ Keçehane yokuşundan inipte, tabakhaneye doğru yaklaşınca ,buralarda oturan bizler için,ipek de yabancısı olmadığımız ağır bir koku ,buralara ender gelen insanların burunlarının direğini kırar. Köpek pisliği kokusunu zırnık kokusu,zırnık kokusunu çiğ hayvan derisi etinin kendine özgü kokusu birbirine katılarak burun deliğini kırdıktan sonra insanı öğürmeye zorlar.Tabakhanede ıslak peştamallarıyla debbağlar, ellerinde iki ucu da tutamaklı kocaman bıçaklarıyla ıslık,y.er yer etli hayvan derilerini kazırlar,etli kısımlardan çıkan kıllı etleri bir yanda biriktirir ve ondan kıllı kıkırdaklı simit aşı yaparak sabah mesailerine başlarlar….”Kompozisyon böyle devam ediyordu. Öğretmen bana sınıfın ortasında okuttu. Arkadaşlarıma örnek gösterdi…Ve beni asıl etkileyen şu sözleri söyledi:” Arkadaşınız çalışırsa ilerde iyi bir yazar olabilir!”.Gönlüm pırpırladı.Ben şair olmayı düşünüyordum. Demek yazar da olabilirdim. Güç kazandım,okumalarımı daha da çoğalttım…O zamanlar okula gitmekte mırın kırın eden çocukları ebeveynler korkuturlardı;”İt boku toplamaya gidersin yoksa…!””O zamanlar bu da bir zenaattı. Küçüklü , büyüklü insanlar sırtlarına bağladıkları uyduruk kaydırık,. Eğri büğrü gaz tenekelerine, ellerinde bir ucu sivriltilmiş bir değnek “it boku” toplarlardı., Yolda, sağda solda gördükleri kurumuş it pisliklerini o deyneklerini saplar ve arkalarındaki tenekeye elerini de deydirmeden bırakırlardı,tenekelerin kıyılarına deyneklerini sürerek…Debbağlama işinde işe yarıyormuş…Şimdilerde bu maddelerin yerini kimyasal bişeyler almıştır diye düşünüyorum. Bazen :İnsanoğlunun pisliği bir işe yaramıyor ama havyarların dışkısı insanlarınkinden daha değerli derdi. İtinki debbağlamada,keçinnki, koyununki öküzün, ineğinki…gübrelemede yararlı işlerde kullanılıyor.O zamanlar şöyle bir deyim sık sık kullanılırdı: “ Bok dök bokoğılu boka muhtaç olma!”Genç bir adam anımsıyorum. Fiyakalı simsiyah gür saçlarıyla bu işi yapardı. Sonra da duyardık akşamları gayet şık giyinir ve sazdan ,bardan çıkmazmış….