Rejim ve Cumhuriyet Devleti Kuruluş süreci dahil, tarihin hiç bir döneminde bu kadar örgütlü ve şiddetli saldırılara uğramamıştı. Devleti kuran anti-emperyalist ve anti-feodal siyasi duruşun ve başlangıç ilkelerinin üzerinde adeta tepinme yarışına girişilmesi bir tesadüf değil.
AKP iktidarıyla başlayan geriye gidiş süreci, anarya giden ?devlet arabası? nı sevr paçavrasına kadar götürmüştür.
Bölücülerle işbirliği yapan sözde bilim adamları ve siyaset dehaları için varsada yoksada Sevr. Bununla birlikte dışardan gelen ecnebi bilim adamları Lozan?dan bahsetmek gereği bile duymuyorlar.
?Barış Girişimi? adı altında bölücü propaganda yapan gruba ev sahipliği yapan Bilgi Üniversitesi adeta cumhuriyete küfrün havalarda uçuştuğu birer kin kusma seansına dönüştü.
Türkiye?de Ermenice, Kürtçe ve Arapça eğitimden dem vurarak, Sevr?deki Kürdistan?ın Lozan?da yok sayılmasına kadar İngiliz siyasetini Türkiye?ye tatbik etme yolund yeni stratejiler geliştiren Prof. Tove Skutnabb Kangas?dan, Barış için Afrika?yı örnek gösteren Petrus Mayer?e Türkiye?ye Moambik modelini sunan Prof. Dr. Caroll Benson?a kadar, insanı iğrendiren bir tablo oluştu.
Türkiye gibi çağdaş bir ülkeye ve uzun ve tarihsel bir demokrasi geleneğine sahip Türklere sunulan örneklere bir bakın.
Başta Mozambik olmak üzere diğer Afrika Ülkeleri ve ön Asya ülkelerinden Vietnam, yani halen kabile devleti olmaktan ileri gidemeyen, İngiliz ve Fransız kolonisi olarak yaşam mücadelesi veren, emperyalizmin küçük ve etkisiz uyduları.
İsimlerinin başında Prof. ya da Dr. olması onlara Türkiye?ye yol haritası çizmi hakkını vermiyor. erken menopozun azdırdığı bu kız kurularının ülkelerine ait derin devletin ve gizli servisin elemanı oldukları aşikar.
AB-ABD gizli servisinin Türkiye?deki işbirlikçilerle ve bölücülerle kurduğu ittifak köprüleri Türkleri pekte enterese etmiyor.
Sadece azınlıkların ve kürtçü bölücülüğün kıçının terazilendiği bu süreçte ?yahu, bu coğrafyada yaşayan Türk adlı bir millet var. Bunlar ne istiyor, ne düşünüyor? diyen yok.
Cem Boyner?i kucaklayan, Leyla Zana?yı alnından öpen 85 yaşındaki İshak Alaton?un lakırtıları pek ala gündem için önem arzedebiliyor.
Musevi asıllı Alaton, Soros?un Türkiye kolunu temsil ediyor. Bu manada öngörülen yeni yapılanmada, siyon yıldızını Türkiye?de parlatmak isteyen evangelistlerle, dinkvari ermeniler, Şeyh Sait kalıntıları, Yeni Ali Kemaller ve yeni Damat Feritler bu gayri milli blok için kollarını sıvamış durumda.
Bu manada ben, Abdullah Öcalan?a katılıyorum. Artık sözün bittiği yerdeyiz. 13 Haziran sabahı meşum bir elin basacağı düğmeyle Türkiye bir daha geri dönüşü olmayan bir noktaya start alacaktır.
Öcalan?dan şurada ayrılıyorum. Anadolu Türkler tarafından yeniden fethedilecek devrededir, son vuruş için nedenler oluşmuştur. Fethin nelere tekamül ettiğinin ayırdında olmayanlar kendilerini ve zehirli ihanetlerini yeniden gözden geçirmelidirler diye düşünüyorum.