Gaziantep’te özellikle ceza yazılan kavşaklarda Ambulanslar kırmızı ışıklarda geçmeye korkan vatandaşlar yüzünden yavaşlıyor.. Önünü açmak için uyarıyor ama kimseyi harekete geçiremiyor. Bunun nedeni kırmızı ışıkta ceza yazılır korkusu.. Son dönemlerde bu yönde sosyal medyada artan şikayetlerin başvuru adresi oldum.. Sadece bu değil şehirde yaşanan tüm olumsuzluklarda vatandaşlar bana yazıyor.. Bizde bu misyon gereği paylaşıyoruz. Sağolsun duyarlı kurum ve kuruluşlar bize sessiz kalmıyor ve hemen harekete geçiyor..İşte bunlardan birisi Gaziantep Emniyet Müdürü Faruk Karaduman oldu ve bizi Trafik Şube Müdürü Aydın Şahin ile buluşturdu.. Bunları gazetemizde okuyacaksınız.. Mesele aslında büyütülecek gibi değil, çünkü yanlış bir algı hakim.. Ben bile o algıya kapılanlardanım tabii.. 1-Kavşaklarda ambulansın önünde olan araçlar EDS tarafından tespit ediliyor ve ceza yazılmıyor. Yani bana ceza yazılacak korkusu olmasın.. 2- Velev ki arada karışıklığa yol açıldı ve size ceza makbuzu geldi. Doğrudan Trafik Şube Müdürlüğüne başvurduğunda cezanız siliniyor. 3- Ambulansın geçişini fırsat bilip arkadan kırmızı ışık ihlalleri yapanlara ceza yazılıyor. 4- Ambulans şerit değiştirdiğinde önündeki araçlara yine ceza yazılmıyor, bunu bilmenizi istiyoruz..HER KAVŞAĞA GEÇİCİ BİR SÜRE AFİŞ ASMAKTA FAYDA VARBuradan hareketle Emniyet Müdürü Sayın Faruk Karaduman’a bir önerim olacak. Trafiğin yoğun olduğu kavşaklara geçici bir süre afiş asmakta fayda var. Sürücülere ambulanslara yol vermeleri ve bunun için öndeki araçlara ceza yazılmayacağını belirten kısa bir bildiri gibi.. İnanın çok etkisi olacak ve şehirdeki tüm sürücülerin ceza yazılıyor endişesi kaybolacak. Aslında bununla birlikte böyle kavşaklarda sürücülere korna veya dönüşlerde kurullara uyulması konusunda da ders niteliğinde afişler asılabilir.. Örneğin sola dönecekler yolun en sağına, sağa döneceklerde en solunda durmamayı öğrenirler.. Maalesef bunların sürücü kurslarında yeterince üzerinde durulmuyor.. Park etme kültürünün olmadığı gibi. Biz duyarlı oldukları için Sayın Emniyet Müdürü Faruk Karaduman’a, Aydın Şahin ve EDS sorumlusu Nurullah beye teşekkür ediyoruz..EĞİTİMDE DEĞİŞEN ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMEN PROFİLİMİZMeseleye şu kar tatilinden gireceğim. Biliyorsunuz yılbaşından bir gün sonra yağan kar yüzünden öğrenciler ve eğitimciler yoğun bir talep sonrası Twitter konusunda hayli aktif olan Gaziantep Valisi Davut Gül’den bir günlük tatili kopardılar. Aksilik bu ya, tatil gecesi kar durdu ve ertesi gün "tatil yapmaya ne gerek vardı" tartışması başlatıldı.. Bir gün önce yarım günlük eğitim için tatil yapmamakta direnen Sayın Vali’nin ertesi gün yine tatil yapmayacağını açıklamasına rağmen 1 saat sonra tatil ilan etmesi, öğrencilere ve eğitimcilere bayram havası yaşattı. Öğrencilerden etkilendiğini söyleyen Sayın Vali’ye özellikle tatil kararı sonrası gelen mesajları üzülerek ve endişeyle izledim..Çünkü öyle bir nesil yetişiyor ki, “okumak eğitim görmek, derse çalışmak anlamsız. Bir diploma alalım yeter” diyen bir anlayış giderek çoğalıyor... Tembel ve bilginin gerek olmadığı bir toplum hali.. Sonrasında çalışmadan üretmeden yaşamak.. Kolay yoldan para kazanma hesabı, Makyavelist bir düşünceyle her yolu mübah sayma anlayışı.. Derslere girmeyi zul, sınavlarda kopya çekmeyi marifet sayan, ailesinin siyasi ve ekonomik gücüne güvenip sorumsuzca davranan, kafasını bozan öğretmene dayak attıran, tehdit ettiren, okul müdürlerine göz dağı verdirten bir nesil olma işaretleri.. ÖĞRENCİYİ VELİNİMET SAYAN EĞİTİMCİ ANLAYIŞIÖzel okullarda ve üniversitelerde durum daha vahim. Her öğrenciden yılda 30-40 bin lira alan okul yöneticileri, öğrencilerini velinimetleri gibi görüyor.. Onlara birşeyler öğretmek, çabalamak, çırpınmak gibi bir dertleri yok adeta.. Özel üniversitelerin dekanları, rektörleri televizyonlarda reklamcılık yapar hale dönüştürüldü.. Sanki özel eşya pazarlamacıları gibi çırpınıp duruyorlar.. Hal böyle olunca,öğrenciyi kızdırıp velisinin tepkisini çekmemek için inanılmaz bir çaba sarfediyorlar.. Disiplin, kurallar, sevgi, saygı hepsi sıfır noktada.. Özel aracıyla, şoförüyle okulun bahçesinin içine girenlere kadar değişti eğitimimiz.. Elbette bunların dışında kalan okullar ve yöneticiler var.. Çırpınan eğitimciler var.. Ama sayıları o kadar az ki.. Özeller böyle de Milli eğitim camiası umut verici mi ? Maalesef orasını da kaybediyoruz.. Ne yazık ki, o kadar acınası hali var ki, inanın herşey siyasete, bazı cemaatler ve grupların hakimiyetine geçmiş durumda..KURTLAR VADİSİ VE MAFYA DİZİLERİ GENÇLERİİşte bu anlayışla, çalışmadan, gayret göstermeden, disiplini yaşamadan, sevgiyi saygıyı öğrenmeden büyüyen gençler yetiştiriyoruz.. Daha işin sigarası, uyuşturucusu, mafyacılık oyunu, Kurtlar vadisi ve mafya dizileri özentisi gençleri saymıyorum bile.. Eskiden böylemiydi eğitimimiz.. Kopya çekerken yakalanan öğrencilerin kimsenin yüzüne bakamadığı bir dönemi yaşadık.. Öğretmenlerimizden ahlaklı genç olmayı, topluma yararlı insan olmayı, hatta tuvalette nasıl oturacağımıza kadar terbiye dersleri alırdık biz.. Çocuklarıma sandviç- tost gibi yiyecekleri kimsenin görmeyeceği şekilde bir köşede yemelerini öğütlerdim hep. Çünkü bunları yiyemeyen, alacak paraları olmayan çocuklara haksızlık olacağını söylerdim hep.. Öyle yetiştirdik çocuklarımızı.. Şimdi aynı hassasiyeti torunumda görünce sevindim inanın.. Tatil günü bana “Dede ya, havada kar yok, yağış yok, okula gitseydik keşke” dedi.. Elbette bunun tam tersi, tatil yaptı diye Valiye övgüler yağdıran öğrenci ve öğretmenler görüyorum..İŞTE EN BARİZ SONUCUSadece ilk, orta ve lise çağlarında değil, Üniversitelerde de bu anlayışın hüküm sürdüğüne şahit oluyoruz.. Nitekim Ankara’da Hukuk öğrencisi İsmail Özel elinde silahıyla, bıçağıyla, altında audi arabasıyla Çankaya Üniversitesine geliyor ve kendisini Kopya çekerken yakalayan Hukuk Akademisyenlerinden Ceren Damar Şenel’i gözünü kırpmadan öldürebiliyor.. Bunda tek suçlu asla İsmail Özel olamaz elbette.. Aileleri kadar eğitim gördükleri okullar ve Üniversitelerin de kabahatleri vardır.. Şımartıyorlar çocuklarını, veriyorlar arabaları altlarına, sokuyorlar silahlarını bellerine, koyuyorlar asgari ücretlinin bir ayda alamadığı parayı bir günde ceplerine ve sokağa salıyorlar.. Bir suç işlediğinde sahip çıkıyorlar, siyasileri devreye sokuyorlar, rüşvet dahil her türlü haltı yiyorlar ve çocuklarını hapse girmekten kurtarıyorlar. İşte bu güzelim akademisyeni öldüren öğrencisi katil İsmail Özel tam bu profilde.. Ki onun gibi yüzlerce binlerce öğrenci var okullarda Üniversitelerde.. Şimdi bundan sonra hangi öğretmen, hangi yöneticiden, hangi akademisyen, dekan ve profesörden disiplin bekleyebilirsiniz.. Öğrencisi kopya çekince müdahale etmesini istersiniz.. Çok zor durumdayız gerçekten..BU YAZI HERŞEYİ ÖZETLİYOR ASLINDA Bakın Barış Özer kaynaklı bir yazı geçti elime.. Ceren Damar’ı öldüren adamı tanıyorum diyerek bunları yazmış.. Bu aslında sadece o gence yazılmamış, yukarıda bahsettiğim ailelerince ve özel okullarda her şeylerine göz yumulan hatır için sınıf geçirtilen çocuklara yazılmış..CEREN DAMAR'I ÖLDÜREN ADAMI TANIYORUMBirkaç yıl önce bizim ellerimizdeydi.
İlkokula başladığında,
Öğretmeni okuma yazmayı sökemese bile sınıf atlatmak zorunda kaldı.
Sonrasında her türlü olumsuz hareketine karşı onu hoş gördü, hatalarını görmezden geldi.
Çünkü ailesi zengindi, bir lafı ile ilkokul öğretmenini işinden edebilirlerdi.
Her ne istediyse sahip oldu.
Zorbalıkları hep görmezden gelindi.
Çünkü “psikolojisi bozulmasın”dı.Ortaokulda hiçbir ödevini yapmadı çünkü ev ödevleri yasaktı.
Ödev veren öğretmen suçluydu.
Tek bir kitap okumadı.
Doğru düzgün yazmayı bile bilmiyordu.
Arkadaşlarını döver, bu davranışı hiç cezalandırılmazdı.
Bu yüzden kaba kuvvetle ön plana çıktı.
Öğretmenleri çok zorluk çekti, çok mücadele etti ancak sistem arkasındaydı. Mecburen mezun oldu.Lisede geç saatlere kadar TV'de mafya dizileri izledi. Haberlerde ülkeyi yönetenlerin küfürlerini, kanalların yalanlarını izledi. Ülkenin bir kısmının hain ve terörist olduğunu öğrendi.
Okumanın, bilginin, zerafetin gereksizliğini kavradı.
Çünkü bunlar hem güçsüzlük hem hainlik belirtisiydi.
Lise sona gelmesine rağmen istediği her şeyi elde etti.
Üniversiteyi bile parayla satın aldı.
Bunun için hiç emek sarfetmesi gerekmediği öğrendi dolayısıyla emeğin değerini öğrenemedi.
Ailesinden sevgi niyetine para gördü. Arkadaşlarından saygı niyetine korku gördü. Bunları değer bildi. Bunlarla kendini iyi hissetti.Sonra bir gün bir silah eksikliğini hissetti.
Silah almayı denedi. Ne kadar kolay olduğunu görünce kendi bile şaşırdı. O silahla günlerce okula girip çıktı.Kadınlarla hiç düzgün bir ilişkisi olmadı. Çünkü sevgi diye bildiği şeyler aslında yalandı. İçindeki ilkel insan uyanmıştı.
Kendinden başkasını sevmesi mümkün değildi.
Dünya kendi etrafında dönüyordu.
Bu yüzden kopya çekti.
Bu yüzden silahla hocasının yanına daldı.
Bu yüzden öldürdü.
Savunmasında zerrece pişmanlık belirtisi olmaması bu yüzden.
Cezaevine götürülürken gururla bakması bu yüzden.
O bu toplumun güçlü erkeğiydi.
Kendini ispat etmişti işte.Ceren Damar'ı öldüren genci tanıyorum.
Birkaç yıl önce bizim ellerimizdeydi.
Hala bizim ellerimizde.
Onlarcası,
Yüzlercesi,
Binlercesi.HEPİNİZE İYİ HAFTALAR