Gaziantep Kulübü tarafından organize edilen ve “Alleben Toplantıları” adı verilen bir etkinliğe katıldım. Türkiye'nin yakın geçmişi ve bölge politikalarıyla ilgili olarak davet edilen konferansçı Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu.

Ülke siyasetini günü birlik takip edenler bu isme oldukça aşinadır. Zira Babüroğlu askerliğin de getirmiş olduğu birikimle olayların ve denge politikalarının oldukça yakınında.

Babüroğlu’nun hitap ettiği kesimin çıtanın üzerinde bir yerde olması, daha orijinal şeyler duymak isteyen elitistler açısından vasati bir duyum sayılabilir. Çünkü ülkenin ve bölgenin bugün geldiği noktayı ve istikbalde sürükleneceği akıbeti hemen herkes biliyor. Mevcutların bir genel tekrarı yada bilinenlerin üzerinden bir daha geçilmesi olarak gördüğüm konferans amacına ulaşmışmıdır bilinmez.

Ancak geniş yığınlar, bu duruma nasıl geldik, gelinen noktanın müsebbibleri kimlerdir ve Türkiye’yi ateşin içinden çıkartıp almanın formülü nedir sorularının cevabına kilitlenmiştir.

Konferans bitiminde gerçekleştirilen soru-cevap faslı da havanda su döven, “bende bu salonda varım” tarzında sorular olunca beklenen sarsıcı ve rüya halini uyanık olma haline çevirecek etki oluşmadı.

Ancak Kamil Gereççi’nin gelinen mevcut durumla ilgili olarak “Atatürk’ün Gençliğe Hitabı”na vurgu yapması salondaki en doğru hamle oldu.

Diğer taraftan Halit Ziya Biçer’le, Akten Kutlar Köylüoğlu’nun toplantıdaki bastonlu halinin beni bir hayli üzdüğünü söyleyebilirim.

“Alleben Toplantıları”nın “hiç yoktan iyidir” hedefinin ötesinde bir menzilinin olması gerektiği kanaatindeyim.