İnanın zorumuza gidiyor.. Hele son bir senedir özellikle gıda maddelerine yapılan zamlar, bunlar yetmiyormuş gibi, elektriğe, suya, doğalgaza ve benzine daha beterlerinin yapılması, gerçekten pes ettiriyor.. Türkiye’de yaşayan sade vatandaş, asgari ücretli ki, o bile kalmadı artık. Emeklisi, çiftçisi ve büyük kesim insanın alım gücü yüzde 50 den aşağıya düştü, ama kimsenin umurunda değil.. Ortada dünya kadar işsiz var.. Pandemi nedeniyle kapatan işyerleri var.. Oralarda çalışan binlerce, insanın on binlerce ailesine bakma yükümlülüğü var.. Daha bunlar yetmezmiş gibi, habire zam üstüne zam yapılıyor.. Ya Allah’tan korkun demeye yelteniyoruz, ama zaten Allah’tan korksalar bunu yazmazlar ki demek zorunda kalıyoruz.. BU ENERJİSA’NIN PLANLAMA MÜDÜRÜNÜN KULAĞINI BU HALK İÇİN ÇEKİN LÜTFEN Birşey daha var Enerjisa için söyleyeceklerim.. Ya beyler, elbette bakım yapacaksınız, başımızın üstünde.. Ama bunlar belirli zamanlar içerisinde olsa size ne zararı var.. Birde şehrin koskoca bölümünün sabahtan akşama kadar hem de tatil gününde elektriğini kesmek hangi kitapta yazıyor Allah aşkına söyleyin bize.. Bunun, bir cumartesi Pazar gününü bekleyen esnafı var, hasta olanı var, tedavi görmesi gerekeni var, en önemlisi insanların tek dinlenme gününde evlerinde elektriksiz ve susuz kalması var.. Arkadaşlar yine tekrarlıyorum, bu işin planlamasını kim yapıyorsa şöyle Gaziantep halkının hatırı için kulağını iyice çekin lütfen.. Zaten zamlardan anamızı ağlattınız, bari bakım işlerini insanları rezil etmeden yapmayı öğrenin arkadaşlar.. ZAMSIZ GÜNÜMÜZ YOK Gelelim yine zamcılara.. O kadar ki bu zamları yapanlara “yeter artık insafınız kurusun” deme noktasına geldik.. Ya beyler, bir ürüne her gün mü zam yapılır Allah aşkına. Bir vatandaş Marketten veya alışveriş yerlerinden bir gün önce aldığı gıda maddelerini ertesi gün niye aynı fiyattan alamıyor.. Peyniri uçtu zaten.. Kalite düşüyor, fiyat yükseliyor.. Yumurtası yine aynı.. Zeytinyağı- ayçiçeği hep fiyat koyuyor üstüne.. Diğerlerini söylememe gerek yok zaten.. Benzin deseniz dünyanın en pahalı benzini bizde.. Elektrik uçtu gitti kimse ne oluyor demiyor. Doğalgaz geçen sene yüzünü göstermişti, bu sene ondan daha pahalıya kullanacağız.. Kısacası hepimizin iflahını kesiyorlar.. Biz zamlı mal almaktan bıktık, onlar zam yapmaktan bıkmadı.. Yaşadığımız ülkede zamsız günümüz geçmiyor, işin özeti bu..

KARŞIYAKA’DAKİ BU CESARET NİYE ? Cumartesi günü akşam Karşıyaka Korutürk caddesinden korkunç bir olayı ucuz atlattık.. Vatandaşların dikkatli oluşu, sorumluluk gereği hemen 155’i araması sonucu harekete geçilmesi ve zamanında müdahaleyle 2012 yılında yaşanan benzeri bir patlamanın önüne geçilmiş olundu.. Zaman ayarlı olduğu ve üçü de ayrı saatlere ayarlandığı ileri sürülen bombaya müdahale edip etkisiz hale getiren bomba imha ekibini kutlarız..

İSTİHBARATTAN GİZLEMEYİ NASIL GERÇEKLEŞTİRMİŞLER

Ancak benim kafamı karıştıran birkaç soru var, bunların başında geleni Vilayet ve Emniyet konuyla ilgili ayrıntılı açıklama yapmıyor.. Haliyle bilgi kirliliği yaşanıyor. Topluma haber verirken resmi kaynaklardan yeterli bilgi alamadığımız için yanlış yapma ihtimalimiz fazla oluyor. Haberi duyuyoruz anında yazmak istiyoruz ama bilgi verecek yetkiliye ulaşamıyoruz. Daha sonra Ajanslardan gelecek bilgiyi bekliyoruz.. Bu yönde emniyetin veya vilayetin basını bilgilendirici bir hamlesi olması gerekir.. İkincisi ise 8 yıl önce yaşanan bomba olayından sonra, bu kez yine Karşıyaka’da, hemde karakola yakın yakın yerde olması elbette kafamızı karıştırıyor.. Bir veya birkaç kişi elinde çantayla geliyor ve onu bir aracın altına bırakıyor.. Peki o vatandaş tesadüfen görüp emniyete haber etmeseydi ne olacaktı ? Sonucunu söylemek bile istemiyorm.. Bu adamlar böyle bir eylemi emniyet istihbarattan bile gizleyecek noktaya getirmişse, bunun üzerinde ciddi bir şekilde durmak gerektiğini söylemek durumundayım. Kaldı ki 8 yıl önce emniyet bu kadar teknolojiyle donatılı değildi ve istihbarat zaafiyeti yaşanıyordu... Şu anda sinek uçsa haber alınacak noktaya geldiğimizi sanıyorum.. Biz yine de olay yerine hemen intikal edip, bombayı patlamadan imha eden arkadaşlarımızla, çevrede tedbirini alan tüm güvenlik güçlerine teşekkür ediyoruz..

KAHREDEN MESAJ

Bir mesaj geldi dün.. Hiç uzatmayacağım ve Gaziantep Servisciler Odası Başkanı Sevgili İsmet Özcan'ın tamamen ironik ama gerçeğinde perişanlığı sergileyen bu mesajı sizlerle paylaşacağım.. Bu ses aslında Gaziantep'te mağdur olan tüm esnaf için de geçerlidir.. Buyrun okuyalım: "Sayın Ökkeş Özekşi.. 8 aydır çalışmıyoruz hiçbir gelirimiz yok ama mutluyuz. Tatil yapıyoruz, bol bol geziyoruz, uyuyoruz. Yetkililer merak etmesin, geçen sezon 5 ay çalışmıştık o kazandığımız para daha bitmedi. 8 ay daha idare eder. Bizim kredimiz, kredi kartımız zaten yoktu. Çocuklarımız harçlık istemiyor, ev sahiplerimiz kira istemiyor. Elektrik, su, doğalgaz gibi bir derdimiz de yok. Kasap, market para almıyor bizden. Biz yatmaya alıştık böyle iyiyiz. Üstümüz olan herkes rahat olsun. Cumhurbaşkanımıza, Bakanlarımıza bizden bahsetmesin, kendilerini yormasın. Daha önce yazdıklarımızı söylediklerimizi unutsunlar. Biz aç değiliz, geçen sezon çok para kazanmıştık çok yemişiz şimdi rejime başladık. 8 ay daha rejim yapacağız. Benim gibi oda başkanlarımızın dile getirdiği esnaflarımızın tüm sorunlarını Birlik Başkanımız, Federasyon Başkanımız, Konfederasyon Başkanımız tarafından ciddiye alındı, onlar milletvekillerimize vekillerimiz de Cumhurbaşkanımıza iletti. Hiçbir problemimiz kalmadı. Herkes bir üstüne şov yapmaya devam etsin, esnafın keyfi yerinde. Allah’a şükür ekmek bulamıyoruz ama pasta yiyoruz." Saygılarımızla..

SAĞLIKTA BUNLARI GERÇEKTEN HAKETMİYORUZ.. Geçtiğimiz günlerde bir mail geldi postama.. Sağlık Bakanına da göndermiş ama benimle de paylaşmış.. Aslında bu konuda sürekli duyumlar alıyorum.. Elbette sağlıkçılarımızın durumlarını anlıyorum. Ve onların çektiklerini çok iyi bilen birisiyim.. Ama bir yandan da vatandaşımızın yaşadıklarını görmezden gelemem.. Hele böyle bir olayı mutlaka paylaşmalıyım.. Aslında Gaziantep sağlık teşkilatında bir makam kapma uğruna cemaat ve tarikat peşinde koşanların şimdilik vatandaş filan umurunda değil.. Öyleki, Menzil’in herşeye hakim olmasını istemeyen diğer cemaat ve tarikatlara mensup olanlar,” bizim de adamlarımız var, onlara da makam ve Ünvan vermelisiniz” diye sıkıştırıyor artık.. Şu anda Gaziantep Sağlık teşkilatının tam da böyle durumda olduğunu söylemeyen ve bilmeyen yok zaten.. Girin hastanelere ve sağlık müdürlüğüne, benim daha bilmediğim olaylara kısa sürede şahit olabilirsiniz.. Elbette burada olan liyakat sahibi sağlıkçılara oluyor.. Hepsi dağıtılıyor ve sıradan işlere veriliyor.. Onların yerleri ise kısa sürede dolduruluyor.. Neyse dönelim Yazar Mehmet Demir Atmalı adlı vatandaşımızın bana gönderdiği trajik gerçeğe.. Ki bu arkadaşımız aynı zamanda bir dönem MHP'den Milletvekili aday adayı olmuş bir kişi.. Sayın Özekşi, sonunda sizinle paylaşmak zorunda kaldım, çünkü bu şehirde bizlerin sorununa tek sahip çıkan ve dile getiren birisisiniz.. Ayrı ayrı yazmak istemedim, sadece Sağlık Bakanımıza yaptığım şikayeti size göndermeye karar verdim. Saygılarımla. Mehmet Demir Atmalı. Gaziantep “Sayın Bakanım, Gaziantepte ikamet etmekteyim. Yazarım, 25. Dönem MHP milletvekili adayı oldum. Yaklaşık bundan 10 gün önce hanımımın sağlık şikayetleri artınca, Mücahitler Hastanesine başvurduk. Covid testi yapılmasını istedik. Gece nöbetçi doktor, tomo ve kan tahlili istedi. Gece 24.00 e kadar orada sonucu bekledik. Sonuç negatif çıktı. Ben de Doktor beye, peki eğer virüs henüz burunda kuluçka döneminde ise, akciğere sıçramamışsa Covit olmadığını nasıl bileceğiz. Dr. Önce durakladı, sonra rahatsız olursa tekrar getirin dedi. Ben de, aslında siz en son yapacağınız işi en başta yapıyorsunuz, ilk önce sürüntü testi yapmalıydınız deyince sustu cevap vermedi. Ben de kendim için sürüntü testi istediğim halde duymazlıktan geldi. Ben sağlıkçılara olan saygımdan dolayı sustum ve işi efendiliğe vurdum eve döndük. Keşke de bağırıp çağırsaydım belki yapardı. Hanım rahat edemedi. Şikayetleri arttı. Bu arada 5 gün daha geçti. Bu defa 25 Aralık devlet hastanesine başvurduk. Hanımın Sürüntü testi ve akciğer filmi sonucu pozitif çıktı. İlaç yazdılar. Ben yine kendim için test istedim yapmadılar. Bizi evde 14 günlük karantinaya aldılar. Bu sefer benim şikayetlerim başladı. Kapıdaki numarayı aradım not bıraktım. Ersin Arslan devlet hastanesinden bir doktor beni aradı, şikayetlerimi dinledi, sen covit değilsin dedi. Ben çok dil döktüm. Rica ettim. Üşütme geliyor dedim. Bizi hem pozitif hasta ile eve hapsediyorsunuz, hem test yapmıyorsunuz. Şikayetin artarsa tekrar ara dedi kapattı. Hanımın 5. Günü ilaçları bitti, Özel Deva Hastanesine başvurduk. Çekilen Tomoda virüsün daha da yayıldığı görüldü. Kısacası Devlet hastanelerine gücümüz yetmedi. Vatandaşın beyanına inanmıyorlar. Git tekrar gel şeklinde eziyet ediyorlar. Telefondan teşhis koymaya çalışıyorlar. Ben de 10 günlük gecikme ile test istedim. Benim test de pozitif çıktı. Şimdi hanım özel deva hastanesinde yatıyor. Ben evde tedavi oluyorum. İnşallah iyileşiriz. Sayın Bakanım, devlet hastaneleri vatandaşa zorluk çıkarınca, hasta mecburen özel hastanelere başvuruyor. Makamınızdan iki talebim vardır: 1. Bir evde bir pozitif hasta var ise, o evde yaşayan herkese test yapılmalı. 2. Mutlaka önce sürüntü testi ve beraberinde akciğer tomosu çekilmelidir. Virüs burunda iken teşhis konulunca tedavisi daha kolay olur. Bir de Gaziantepte virüs çok yaygın diyorlar. Gaziantep’te virüsün yayılmasına neden olan istenilen testlerin zamanında yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Aksi halde sürü bağışıklığı olsun diye işin gevşek tutulduğuna dair halkta bir kanı oluşmuştur. Eşimin adı sorulduğunda telefonda ifade edebilirim. Bu yanlışların düzeltilmesi için gereğini arz ederim.. Yazar Mehmet Demir Atmalı.

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR