PKK’lı avukatların bir tek amacı vardı. PKK’lı milletvekillerinin tutukluluk hallerinin kaldırılması ve bırakmak zorunda kaldıkları yerden devam etmelerinin sağlanması.

Nitekim öyle oldu. Meşum ellerin bastığı düğme, hukuka takla üzerine takla attırdı ve PKK’lılar özgürlüklerine kavuştular.

Habur’daki rezalet nasıl hukuku ayak altı etmişse, KCK tutuklusu vekillerin salıverilmesindeki yargı tadilatı ve supersonic yöntem de tarihe not düşülecek cinstendir.

Aylar önce PKK’lı vekilleri cezaevinde tutmayı gerektirecek koşulların ve nedenlerin ortadan kalktığını, bu nedenle salıverilmeleri gerektiğini söylemiştim.

Beni bu öngörüye sevkeden neden şuydu;

Mademki Abdullah Öcalan bir anlamda Tayyip Erdoğan’ın koalisyon ortağı olmuştur. Her türlü iştişare posta güvercinleri vasıtasıyla Ankara - İmralı hattının iradesindedir, o vakit PKK’lı vekilleri cezaevinde tutmanın bir esprisi kalmamıştır.

Bu saptama siyasal bir öngörü olduğu kadar hukuka uygunluk açısından da önemlidir. Zira Ankara kendi siyasal ve yönetsel idaresine İmralı’yı ve Kandil’i ortak etmiş, devletin egemenliği terör örgütüyle paylaşılmıştır.

Bu hukuk garabeti PKK’lı Kürt Milletvekilleri için tekrar güneşin doğudan doğmasını sağlarken, vatan savunmasına hayatını koyan askerler, Türk aydınları ve siyasetçileri için Batı’da batan güneş ısrarla pozisyonunu korumaktadır.

Engin Alan’ın cezaevinde yazdığı 11 Ekim 2013 tarihli o anlamlı mektup yaşanan siyasal ve hukuksal süreçle daha fazla anlam kazanmıştır.

"Generallik, milletvekilliği benim için Türk kimliğimden sonra gelen ve çok da önemli olmayan unvanlardır. Bu nedenle milletvekilliğim hemen düşürülebilir. Hiç de umurumda olmaz. Ancak, benim milletvekilliğim düşürülürken, şu iki şey de birlikte yapılırsa daha şık olur.

1. Başta devletimin polisini tokatlayan olmak üzere, bölücü Kürt milletvekillerinin TBMM ve Yargıtay'da bekletilen dosyaları bir daha gün yüzüne çıkmayacak şekilde kaybedilmelidir.

2. Engin Alan yok edildiğine göre KCK’lı 5 bölücü milletvekili derhal tahliye edilip Meclis’e getirilerek göreve başlatılmalıdır.

Bize gelince hayatımızın altı toprak, üstü sevdadır. Toprak vatan, sevdamız Türklüktür. Gerisi teferruattır. Vatan, Millet, Devlet sağolsun."

Evet, aklın yolu bir. Engin Alan’la ortak öngürümüz haklılığımızı bir kere daha teyit etmiştir. Çünkü biz Tayyip Erdoğan’ı da, Abullah Öcalan’ı da tanıyoruz.

PKK’yı ve BDP’yi kurdurtan güçle, AKP’yi kurdurtan gücün aynı güç olduğunu biliyoruz. Bir bölücü ve gerici diktatoryasına dönüşen yönetim sürecinin kodlarını çözdük. Atacakları adımları yıllar öncesinden haber verecek öngörümüz kendiliğinden oluştu. Bir tarafta hainler ve işbirlikçiler, diğer tarafta kahramanlar.

Taşların bağlandığı, köpeklerin salındığı bu namüsait süreci tarih iştahla yazacak.

Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın..