2002den bu yana AKPli hükümetler tarafından uygulanan iç ve dış politikaların akılla izahı mümkün değilse, gafleti ve delaleti geçerek üçüncü bir seçenek üzerinde yoğunlaşmak daha realist bir yaklaşım olacaktır. Zira sadece Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ya da Doğu Akdeniz merkezli değil, dünyanın hiçbir coğrafyasında böylesine akıl ve mantık dışı devlet yönetme şeklinin ikinci bir örneği yoktur. 2002-2016 aralığı bu manada Türkiyenin karanlık yıllarıdır. İç ve dış konjoktürde Türk devleti sürekli olarak kendi ayağına kurşun sıkan pozisyonundadır.

PYDYİ MEŞRULAŞTIRMANIN YOLU : IŞİD BAHANESİ

Önce Suriye istikrarsızlaştırıldı. Suriyeyi istikrarsızlaştırmak demek aslında Türkiyenin istikrarsızlaştırılması anlamı taşıyordu. Tıpkı Irakta yaşama geçirilen Şii, Sünni ve Kürt bölgesi oldu bittisinde olduğu gibi Suriye iç savaşıyla başlayan üçe bölünmüşlük Esad güçleriyle Şii, IŞİD kontrolündeki Sünni bölgesi ve emperyalist bir proje olan Kürt bölgesi ile kaos giderek derinleşiyor.

Rusya ile Amerikanın anlaşmasıyla bir taraftan dar alanda sıkışan IŞİDin ortadan kaldırılması amaçlanırken, diğer taraftan Lazkiye limanına ulaşacak olan Batı Kürdistan ütopyası bir bölge realitesine dönüşmek üzere. IŞİDle bölgeye ölümü gösteren çok uluslu tiyatro, PYD ile yine aynı bölgeyi sıtmaya razı etme politikası uyguluyor.

Esadtan sonra elleri Türkmen kanına bulaşan bölgedeki üçüncü güç olan PYD, IŞİDle mücadele bahanesiyle aklanarak vatan kurtaran aslan rolünde meşrulaştırılıyor.

Türkiye PKKnın Suriye kolu olan PYDyi bir terör örgütü olarak görürken, sözde müttefiki ABDnin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby Washingtonda düzenlen basın toplantısında Türkiyenin PYDnin askerı kanadı olan YPGyi terörist olarak gördüğünü bildiklerini ancak ABDnin Türkiyenin kaygılarını anlamakla birlikte IŞİDle mücadelede başarı kazanan YPGyi terörist örgüt olarak görmediğini ve desteklemeye devam edeceğini yüksek perdeden açıklamıştı.

AMERİKAN PATENTLİ YENİ CEPHE : PYD

İpten, kazıktan kurtulmuş bir alay savaş suçlusu PYD saflarında Amerikan planlarına hizmet ediyordu, şimdilerde ise aynı katiller sürüsü Cizrede, Silopide ve Surda PKK üniformasıyla Türk ordusuna karşı savaş halinde. Başta Vietnam ve Irak olmak üzere Amerikan derin devletinin açık yada gizli planlarını gayri nizami savaş yöntemleriyle icra eden bu paralı askerlerin tamamı insanlığa karşı işlenmiş oldukça kabarık suç dosyalarına sahip.

Diyarbakır Surda yürütülen operasyonlarda güvenlik güçlerine ateş eden teröristler içinde tespit edilen yabancı keskin nişancıların PYDnin paralı askerleri olduğu ortaya çıkmıştı.

PYD özellikle IŞİDin Kobaniye saldırdığı dönemde, PKKnın Avrupa kanadı aracılığıyla, meskun mahal savaşı konusunda teknik bilgi ve beceriye sahip paralı askerlerden yararlanma yolunu seçti. Eski Yugoslavya ve Arnavut kökenli paralı askerlerin yanı sıra Suriye kökenli olup ABDde silah ve strateji eğitimi görmüş isimlere ulaşan PKK, onlarca paralı askerle anlaşma yaparak, bunların Suriyeye girmesini sağladı.

Daha önce Afrikadaki bölgesel çatışmalarda ve Libyada savaştıkları belirtilen bu paralı askerlerin, meskun mahal savaşında deneyimli olanlarının ve özellikle de keskin nişancıların, Kobaniden sonra PKKnın belirlediği strateji çerçevesinde Türkiyeye geçtikleri tespit edildi. Örgüt hendek ve barikat stratejisi oluşturup Sur, Cizre, Nusaybin ve Silopide fiili öz yönetim kurabilmek için güvenlik görevlilerini meskun mahal savaşına zorlayınca, PYDnin Türkiyeye geçmiş olan paralı askerlerinin de devreye girdikleri belirlendi. 2014 yılının sonlarına doğru, PYD içinde iki paralı İngiliz asker, YPG içinde çok sayıda Batılı asker bulunduğu açıklanmıştı. Britanya ordusunda görevliyken Afganistan işgalinde yer alan askerler, İngiliz basınına, PYD ile anlaşma yapıp Kobaniye geldiklerini söylemişlerdi. Londra Kürt Toplum Merkezi de o dönemde, 'Bazıları insani yardım gerekçeleriyle, bazıları da PYD ile cephede savaşmaya gidiyor' değerlendirmesini yapmıştı.

Kobanideki çatışmalarda Batılı paralı askerlerin kullanıldığı Türk istihbarat birimlerince de biliniyor. Ancak, PYD için çalışan askerlerin finansmanını kimin karşıladığı konusunda net bir bilgiye ulaşılamadı. Örgütün parasal kaynaklarında, PKKnın Avrupa kanadının önemli paya sahip olduğunu ifade eden istihbarat kaynakları, paralı askerlerin finansmanının yabancı istihbarat kaynaklarınca da sağlanmış olabileceğini vurguladılar. Batılı ülkelerin de 'IŞİD ile mücadele' gerekçesiyle PYDye kaynak sağlamış olabileceğini belirten istihbarat kaynakları, bu paralı askerlerin şimdi de PKK saflarında görevlendirilmiş olabileceğini belirtiyorlar.

SON HAÇLI MANEVRASI : SİLOPİ, CİZRE VE SUR

Şeyh Saitten, Abdullah Öcalana kadar uzanan Kürtçü-bölücülüğün emperyalist bir proje olduğunu ısrarla savunduk. Zira Kürt orijinli gibi görünen bütün kalkışmaların içinde mutlaka bir yabancı parmağı vardır.

Bu manada PKKnın etrafında toplananlar sadece emperyalizme hizmet etmektedir.

Anadoludaki bu kanlı ihanet süreci sadece Türklere karşı yapılmakla kalmayacak bu meşum sürecin artçı şokları bütün Ortadoğu halklarına fatura edilecektir.

Silopide, Surda ve Cizredeki yaşanan kanlı oyunun kodları iyi okunmalı ve Haçlı Birliğinin Türkiyeye karşı sahneye koyduğu bu son manevra tarihsel gerçeklikle kavranmalıdır.