Irak'ın ABD tarafından işgal edilmesiyle birlikte ortaya çıkan siyasal tabloya göre; Kürtler emperyalizmin kontrolünde altın çağını yaşarken, Araplar, Şii ve Sünni fitnesiyle çatışmaya sürüklenmiş, Türkmenler ise tümden yok sayılmıştı.

Başta Kerkük olmak üzere bütün Türkmen şehirleri yeraltı zenginliklerinden dolayı peşmergelerin işgaline uğramış, Amerikan destekli sindirme ve baskı politikaları Türkmeneli coğrafyasını kaosa sürüklemiştir.

Kerkük'teki Barzani kontrolündeki Emniyet güçlerine komuta etmek üzere Dohuk'tan Kerkük'e gönderilen Tuğgeneral Serhat Kadir'in Araplara ve Türkmenlere doğrudan ve dolaylı yollardan yaptığı baskı ise karşı tepkiyi tetiklemişti.

İlçe ve Nahiyeler Polis Müdürü olan Serhat Kadir'i hedef alan bombalı saldırı ve sonrasında yaşanan silahlı çatışmada Serhat Kadir sırtından ve ayağından yaralanmış, 3 Şubat 2013 tarihli aynı saldırıda KDP'nin Asayiş Karargahıda hedef alınmıştı.

Peki bu günlere nasıl gelindi? İşgal güçleriyle birlikte Kerkük'e giren peşmergeler ilk iş olarak tapu dairesiyle, nüfus idaresini yakmış ve Kerkük'ü Kürtleştirerek tartışmalı topraklar haline getirmişti.

Türkmenleri Şii ve Sünni ayrımıyla bir mezhep savaşına sürüklemek isteyen Barzani bu yolla Türkmenlerin gücünü kırmaya çalışıyor. Ancak bu sinsi plana çatışmayla değil, tam tersi bir davranışla kendi içinde birleşerek cevap veren Türkmenler, kendi iç savunma birliklerini güçlendiriyor.

Ankara'dan ziyade Bağdat'la iyi ve dostane ilişkiler geliştiren Türkmenler, Nuri El-Maliki hükümetinin girişimiyle Irak Parlamentosunda 3.asli unsur olarak tanındılar.

Kürt hegemonyasına karşı Maliki hükümetinin oluşturduğu Dicle Ordusu'nun Komutan Yardımcılığına Türkmen generallerden Muayyad Nurettin'in getirilmesinin yanında Türkmeneli şehirlerine yatırım kararının alınması bir diğer gelişme.

Altınköprü, Telafer ve Kerkük gibi şehirlerin kamu hizmetleriyle güçlendirilmesi ve ekonomik kalkınma hamleleri için 250 milyon dolarlık bir bütçe ayrıldı.

Selehaddin vilayetine bağlı Tuzhurmatu ve Musul'a bağlı Telafer ilçelerinin vilayet yapılması için gerekli olan alt yapı çalışmasına ilaveten Barzaniye doğru silahlı güçlerin saldırılarına karşı "Türkmen silahlı Gücü"nün oluşturulması önerisi Maliki Hükümeti tarafından kabul edildi.

AKP'nin Irak coğrafyasında izleyeceği Milli bir Türkmen politikası yok. Tümden Amerikan planına angaje olan AKP hükümeti ABD'nin emri gereği Kürtleri parlatırken Türkmenleri ise Barzani'nin boyunduruğuna terk ediyor.

Geçmişte yaşanan zulüm ve katliamlardan dolayı Bağdat'la olan ilişkilere temkinli yaklaşan Türkmenler, Ankara'ya ise hiç güvenmiyor.

AKP'nin Türkmenleri Barzani'yle birlikte hareket etmeye zorlaması ve Türkmenleri parçalayarak bir bölümün Barzaniye yaklaştırılması girişimi ters tepti. Oyunu gören Türkmenler AKP ve Barzani politikalarına karşı birleşerek istikballeri adına Ankara'dan uzaklaşarak Bağdat'a yaklaşmaya başladı.

İşte AKP hükümetinin izlediği gayri milli politikaların bir sonucu olarak Ortadoğu'da başardıklarından bir kesit.