Çocuğunuza güvenmek elbette güzel şeydir. Ama çocuğunuzu kontrol etmek daha da güzeldir. İnternet hayatımızı kolaylaştırıyor. Uzağı yakın ediyor. Aradığımız ne varsa bulup bize sunuyor. Peki, sadece bu kadar mı?

Kentleşmenin ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte okul çağındaki çocuk ve ergenlerin bir kısmında intihar, cinayet, uyuşturucu, tecavüz, porno ve satanizm gibi alışkanlıklar edinmesi ve benzeri sorunları ülkemizde daha çok işitir ve görürü olduk. Bu tür toplumsal hastalıklar ortaya çıktıktan sonra tedavi edilmesi psikologların ilgi alanına girse de bu hastalıklar ilerlemeden alınacak koruyucu önlemler eğitimcileri ve aileleri ilgilendiriyor. Biz ise tehlikeleri uyarmak ve yazmak düşüyor. Hikayemizin odağında ise temiz ve bir o kadar da çaresiz bir aile var.

Sapkın bir internet sitesinin darmadağın ettiği bir aile.

Onları dinledikçe ben de elimde olmadan paramparça oluyorum. Sağlıklı aile ortamı, bireylerin yaşamında belirleyici unsurlardan belki de en önemlisi. Her yazımızda olduğu gibi aile içi iletişimin ne derece hayati bir öneme sahip olduğunu anlatmaya gayret ediyorum. Bir yerlerde bir şeyler yanlış gittiğinde devam geliyor.

Baba işi gereği sabah evden çıkıyor, bazen gece geç saatlere kadar mesaiye kalıyordu. Eğitim gören çocuklarının derslerine yardımcı olmak için eve internet bağlatmıştı. İnternet kızın odasındaydı. Evin en büyüğü olan kız çocuğu henüz 13 yaşındaydı. Annesi kızının ev ödevlerine çalışıyor gerekçesiyle internetle haşır neşir olmasına fazla ses çıkartmıyordu. Arada bir kızını kontrol etmek amacıyla odasına giriyor, göz ucuyla ekrana baktığında kızının test çözdüğünü görüyordu. İçinden 'kızımız ne güzel ders çalışıyor diyerek mutlu oluyordu. Baba geç saatlerde eve geldiğinden çocukları uyurken buluyordu.

Aylar sonra anne, kızında birtakım huy değişikliğini fark etmeye başladı. Kız çocuğu tutarsız, asabi, gergin, agresif ve gözleri boş bakan bir hale gelmeye başlamıştı. Durumu eşine anlattı. Baba nihayet bu duruma fazla dayanamadı ve kızını karşısına alıp konuşmaya başladı. Kızı internette tabiri caizse satanist sitelere üye olmuş.

O sapkın sitelerde ruh sağlığı bozuk gençlerle tanıştığını anlattığında babası tepki gösterince 'baba sen karışma, seni de annemi de öldürürler diyerek duyduğu endişeyi anlatır. Aynı gece saat 01 sıralarında kızı babasında telefonu ister ve bir şahısla görüşür. Telefonda şahsın erkek sesi olduğunu duyunca kızının kiminle konuştuğunu sorar. Kızı baba bunlar satanist, size de bana da zarar verirler. Hepimizi öldürürler. Diyerek odadan ayrılır. Eşi bir süre sonra kocasına kızımıza bir telefon geldi. Birazdan evden ayrılacak.

Baba derhal Polis imdat telefonu olan 155i arar. Kızının odasına girdiği anda ' baba konuştuğum gruplardan geldiler. Beni bekliyorlar. Gitmem lazım diyerek cevap verir. Baba ve anne dışarı çıktıklarında ikisi erkek biri kadın olmak üzere 3 kişi aileyi görür görmez kaçmaya başlarlar. Polisler bir müddet sonra kaçan şahısları ele geçirir ve olay adliyeye taşınır.

Mahkemede ifade verirken, masum kız çocuğunun satanist sitelerde beyni öyle bir yıkanmıştır ki, ne acıdır ki, babasını bile öldürme düşüncesine bile girmiştir. Satanizm internet sayesinde son yıllarda intihar, vahşet, şiddet ile gündeme geliyor. Bu sapkın akım bazı insanlara inanılmaz gibi gelse de yaşama bakışları, savundukları fikirler kan ve vahşetten başka bir şey değil.

Çünkü satanizmin kaynağı, sadece bazı gençlerin ruhsal dengesizlikleri değil, onları bu dengesizliklere sürükleyen satanizmin sapkın düşüncelerdir. Bu felsefe insanı bir hayvan türü olarak gören ve 'doğa acımasızdır, sen de acımasız olmalısın mesajını veren satanizmin sapkın düşünceleridir. Bu vesileyle, evde internet çocuk odasından kaldırılmalı. Kapalı kapılar arkasında internet olmaz. Olmamalı. Olursa denetim ve kontrol imkansız hale gelir. İnternetin yeri evin salonudur.