AİHM Türkiye’yi mahkum etti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kanun hükmünde kararname (KHK) ile görevden alınan hakim ve savcılar için verdiği kararda ‘özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine’ hükmetti ve Türkiye’yi 2 milyon 135 bin avro tazminat ödemeye mahkum etti.Aralarında eski Yargıtay ve Danıştay üyelerinin de olduğu toplam 427 hakim ve savcı, ‘FETÖ/PDY’ üyesi oldukları gerekçesiyle, darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlere ilişkin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile görevden alınmıştı. KHK’lı hukukçuların gözaltı ve tutukluluk prosedürleri temelinde açtığı davalarla ilgili kararını bugün açıklayan AİHM, Türk hükümetinin, görevden alınan hakim ve savcıların ‘örgüt bağlantılı’ olmalarını ‘suçüstü hali’ gösteren tezini kabul etmeyerek, hak ihlali kararı verdi.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5’inci maddesinin 1’inci bendinin ihlaline hükmeden AİHM, davacıların her birine 5 bin avro manevi tazminat ve mahkeme masrafı ödenmesini kararlaştırdı. Karar gereği Ankara davacılara toplam 2 milyon 135 bin avro tazminat ödeyecek.Darbe girişimi sonrası görevlerinden uzaklaştırılan devlet memurlarına ilişkin AİHM gündeminde yaklaşık 5 bin dava başvurusu daha bulunuyor. Bunların yaklaşık 1200’ünü hakim ve savcılar tarafından açılan davalar oluşturuyor. Karara varılan 427 dosyadan 27’sini takip eden avukat Levent Mazılıgüney, Diken’e şöyle konuştu: “AİHM’in bu kararı emsal teşkil eder. Benim de 27 dosyam var açıklanan listede. Mutlaka emsal teşkil edecek ve bu daha da ağırlarının geleceğinin habercisi.”Davaları yakından takip eden avukat Mazılıgüney, Türkiye’nin hukuka aykırı kararları nedeniyle ekonomik anlamda zorlayacak meblağlarla karşı karşıya kalabileceğini belirterek şöyle devam etti: “98’inci paragraf var. O paragrafta AİHM şunu demek istiyor, çok sayıda başvuru var. Bu 427 başvuru sayısı çok fazla. 427 başvurunun her birini biz bireysel olarak incelersek bu çok fazla vakit alacak. Başvuruculara ve içtihat gelişimine de fayda sağlamayacak. Zaten biz bu konuları daha önce inceledik diyor.”AİHM’in daha önce Alparslan Altan, Erdal Tercan ve Hakan Baş’a ait dosyaları incelemişti. Altan ve Tercan, Anayasa Mahkemesi üyesiydi. Baş ise yüksek mahkeme üyesi olmayan bir hakimdi. AİHM üç isim için yaptığı incelemede hak ihlali kararı vererek Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etmişti.

‘İlk düğme yanlış iliklendi’

Mazılıgüney’in aktardığı bilgilere göre AİHM, başvurular arasında sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5’inci maddesinin 1’inci bendi bağlamında olanları inceledi. Avukata göre yüksek mahkeme, altından kalkamayacağı için diğer başvurularda inceleme yapmadı. Mazılıgüney şöyle konuştu: “Sadece 5-1 ile ilgili inceleme yaptığı için, toplu, bireyselleştirmediği bir karar aldığı için de tazminat miktarını düşük tutmuş. Bu demek değil ki kalan iddiaları incelemeyecek. Yargılamaların büyük çoğunluğu artık sona yaklaştı. Eğer tutuklama hukuksuzsa kalan işlemler de mutlaka hukuksuzdur. Çünkü ilk düğme yanlış iliklenmiştir. Kalan bütün işlemler de hukuksuzdur normalde durması gerekir. Bu hukuksuzluğun giderilmesi gerekir.”

‘Tazminat serüveni bitmiş değil’

Tazminat miktarının artabileceğini anlatan avukat, şöyle devam etti: “Bunlar yeniden gündeme geldiğinde, 5 bin avro kazanan başvurucular açısından da başka başka ihlal maddelerinden yeni tazminatlar olacak. Bu kişiler için de tazminat serüveni de bitmiş değil. Ve kalan maddelerden de olacak. Esasa ilişkin inceleme dediğimiz bu sadece ilk gözaltı ve tutuklamayla alakalı. Kalan iddialarımızın hiç biri yok burada.”

‘AYM de ihlal olduğunu kabul etti’

AİHM’in bu kararından sonra hukuk devletinde yapılması gerekenin, göreve iade edilme işlemleri olduğunun altını çizen Mazılıgüney şöyle devam etti: “Bu insanlar önce gözaltına ve açığa alındılar sonra tutuklanınca tutuklanmayı da gerekçe göstererek HSK ihraç etti. O ihraçlar da yargılamalarında gerekçe oldu. Biraz yumurta tavuk hikayesine döndü. Şu an deniyor ki ilk tutuklamadan itibaren bu konu haksızdı. Dolayısıyla bizim kendi göbeğimizi kendimizin kesmemiz lazım. AİHM kapılarında bu dosyaların sürünmemesi gerekli. Nitekim Anayasa Mahkemesi (AYM) de esasında hakim ve savcıların ilk tutuklamasıyla ilgili başlangıçta dayanaktan yoksun kararı veriyordu, reddediyordu. Fakat sonraki kararlarında AYM de ihlal kararı vermeye başladı. Standart 30 bin lira tazminat veriyor. Yani AYM bunun ihlal olduğunu kabul etmiş durumda. Bu da AİHM nezdinde biraz küçük düşmemek için.”

‘Sorumluluk hükümette’

Mazılıgüney AİHM kararından sonra ivedilikle atılması gereken atımların Adalet Bakanlığı’nın internet sayfasında yazılı olduğunu söyledi: “Bakanlıkta İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı (İNHAK) var. İNHAK’da kararların uygulanasıyla alakalı bir sayfa var. Burada bu ihlalin giderilmesi sorumluluğu hükümettedir. İhlalin giderilmesi ve yenilenmemesi için de gerekli mevzuat değişikliği kapsamı da olmak üzere bu sorumluluk hükümettedir. Adalet Bakanlığı’ndadır. Dolayısıyla bizlerinde hükümetten beklentisi ekstra bir şey değil. Kendi internet sayfasından duyurduğu bizim de altına imza attığımız AİHM’in 46’ıncı maddesinde belirtildiği gibi bu kararları icra etmesi bir an evvel.”

‘Adalet tesis edilmezse ekonomi de iyiye gitmez’

Mazılıgüney göre, Türkiye’nin yüklü tazminatlardan kurtulabilmesi için siyasi kararları bir kenara bırakarak hukukun gerekliliklerini yerine getirmesi gerekiyor: “Bunun amacı sadece yüklü tazminattan kurtulmak da değil adalet tesis etmediğimiz zaman ekonominin de iyi gitmesi mümkün değildir. Herhangi bir göstergenin iyiye gitme imkanı yoktur. 139 ülke arasında hukukun üstünlüğü endeksinde 117’inci sıradayız. 117’inci olan ülkeyi yabancı yatırımcılar da birinci sırada değil 117’nci sırada tercih eder. Hakeza ülke içindeki yerli yatırımcı da yurt dışına çıkmak için elinden geleni yapacaktır. Son günlerde yaşananlar da bu hukuksuzluğun sonuçlarıdır esasında.”