Sahi biz toplum olarak ne ara bu kadar bozulduk!
Hangi din, hangi gelenek görenek, örf adet bize bu kadar fırsatçı, bu kadar bencil, bu kadar aç gözlü olmayı öğütledi.
Hangi cemaat, hangi tarikat, hangi dernek, vakıf, cemiyet bu kadar egoist, kendi işkembesinden başkasını düşünmeyen toplum olmamızı için mücadele amacına ulaştı.
Rivayete göre Hz. Muhammed, kendisine “Geçimimizi helal yoldan temin için ne gibi işler yapalım?” diye soranlara “Ticaret yapın çünkü rızkın onda dokuzu ticarettedir” diye yol göstermiştir.,
Ticarete rızkı yüklemiş ama terazinin ayarını da keyfe bırakmamıştır, mizan terazisini örnek göstererek hakka riayet ne kadar hassas olunması gerektiğine dikkat çekmiştir.
Yani merak etmemek elde değil, teraziye kar marjına dahi dikkat kesilen bir dinin mensupları ne olduda bu kadar umarsız, bu kadar duyarsız oldular.
Daha dün Corona karşısında çaresiz kalan insanoğlu, sanki herşey bitmiş gibi ne oldu da tüm olumsuz senaryoları unuttu hemen alışveriş derdine düştü.
Komşusu açken kendisine tok yatmayı günah sayan bir toplum ne olduda yüz binlerce TL faizler ödeyerek birdenbire lüks evler, arabalar almak için sıraya girdi.
Hani insanlık büyük risk altında idi CORONA bütün insanlık için büyük tehdidi, hani her türlü olumsuzluğa rağmen virüsle mücadele etmek adına evde kalacaktık.
Ne oldu ki evden çıkınca herkes bankalara koştu.
Şahsen pandemi sürecinde en önemli yanlışlardan birinin insanlara kamu bankaları aracılığı ile düşük faizle kredi kullandırılmaya çalışılması idi.
Alım gücü düşen bir halka elindeki son parayı da almak için yeniden borçlandırmak günü kurtarmaktan başka bir şey değil.
Böyle bir felaket karşısında devletlerin, dev ekonomilerin ayakta durmasını, uzun süre direnmesini beklemek elbette saflık olur ama dışarıdan bakıldığında alınan önlemlerle sadece durumu idare ediyor görünüyoruz.
O kadar kontrolsüz ve kolay borçlanıyoruz ki ne Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Berat ALBAYRAK ve ekibinin iyi niyetleri ve ekonomik darboğazı açmak için yapmış oldukları jestler suistimallerin önüne geçemiyor.
İnsan ekonomisi de devlet ekonomisinden farksız, dağ dağ üstüne oluyor da borç borç üstüne olmuyor.
Devlet olarak serbest piyasa ekonomisi deyip geçiştiriyoruz ama fırsatçılığın önüne geçmeliyiz.
Onlarca iş koluna can simidi olan inşaat sektörünün önü tıkanmasın, yapılan daireler satılsın, vatandaş düşük faizle borçlansın diye faiz indirimi yapılıyor, hoop bakıyorsunuz fırsatçı ev sahibi, uyanık müteahhit evlere %30 zam yapmış
Otomotiv sektörü canlansın, çok araba satılsın vatandaş araç sahibi olsun devlette ÖTV'den , KDV'den , mazottan, benzinden , alıştan satıştan kazansın diye faiz indirimi yapılır hoop araba fiyatları ikiye katlanır.
Kim yapıyor bunu sektörü elinde tutan karteller ve uyanık vatandaş peki nereye kadar?
Borçlanarak sadece günü yada birkaç ayı kurtarmış oluyoruz ötesi yok.
Gelelim sadede benim derdime,
Elinde ki 30 bin tl nakit ile 500 bin liralık ev almak için banka banka gezen kardeşim o 470 bini nasıl ödeyeceksin?
Maaşına konuta, arabaya gelen zam oranında bir zam mı geldi, alım gücün arttıda mı borçlanmaktan korkmuyorsun?
Ev almayı , araba almayı bu kadar önemseyen bizler evine ekmek götürmekten aciz milyonlarca insanı hep birlikte nasıl görmezden gelebiliriz aklım almıyor.
Daha dün can derdin de iken bugün çılgınlar gibi borçlanıyoruz. Kısa vade de karşılığı olmayan bir parayı satın alarak emeklilik ikramiyemizi dahi ipotek altına alıyoruz.
Hadi müteahhit elinde kalan beton yığınlarını elden çıkartmak için uğraştı didindi, faizleri düşürttü.
Ve her zaman olduğu gibi de başarılı oldu servetine servet kattı peki vatandaş olarak biz ne olacağız.
200 e aldığınız evi 300 e sattınız diye zengin mi olacağız.
Değerli okurlar gerçekten toplum olarak tanınmayacak bir haldeyiz.
Hem dinin kabul etmediği, hem de vicdanın razı olmadığı şeyler yapıyoruz.
Öncelikle haram bildiğimiz şeyleri meşrulaştırıyor, haksız kazancı kendimize hak sayıyor ardından dinden , diyanetten haktan hukuktan bahsediyoruz.
İslam dini fırsatçılığı reddeder, haksız kazancı haram sayar, Allah aşkına söyleyin haram paranın bereketi olur mu.
Sabah 10 lira dediğimiz bir malı hiçbir değişik olmadığı halde akşam 15 lira yapıyor, sonrada bunu meşru bir ticari kazanç olarak keyif süren din kardeşim o kazanç haram değil mi.
Nasıl çoluk çocuğuna helal rızık diye yedireceksin.
Birde ben hatırlatmış olayım; “Dinimiz zekâtı, sadakayı, infakı, paylaşmayı ve yardımlaşmayı emreder. " Fırsatçılığı haksız kazancı haram sayar...