Ülkemizde, yargılama sonucu verilen bir çok karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine açılan davaların bir çoğunda ülkemiz aleyhine kararlar verilmekte; yapılan soruşturma, kovuşturma ve yargılamalarda, yargılamanın adil olmadığı ve hak ihlalleri bulunması nedeniyle ülkemiz aleyhine büyük miktarlarda maddi ve manevi tazminatlar hükmedilmektedir.

Bu tazminatları da Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ödemekteyiz. Zira, Avrupa Konseyi üyesi olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymaya kabul ve taahhüt ettiğimizden ve bu konuda yapılan sözleşmeyi imzaladığımızdan, hükmedilen tazminatları ödeme zorunluluğumuz bulunmaktadır. Zaten Anayasamızın 138.maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46.maddesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kararlarına uymayı zorunlu kılmıştır. Ödenen bu tazminatlarda bütün ülke vatandaşının hakkı olduğu gibi tüyü bitmemiş yetimin hakkı da vardır. Açıkçası kul hakkı bulunmaktadır. Bu vebalden kurtulmak için, soruşturma, kovuşturma, yargılamanın adil yargılama hakkına uygun olarak gerçekleştirilmesi hak ihlalleri konusunda duyarlı olunması, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları göz önünde bulundurmak suretiyle karar verilmesi ve neticeten verilen kararların, usul ve esas yönünden yasa ve hukuka uygun olması gerekir.

Yargı Bağımsızlığı konusunda yasalarımızı, kurum ve kurallarıyla eksiksiz işleyen bir demokratik sistemle uyumlu hale getirmekte yetmez. Zira, soruşturma yapan, iddianame tanzim edip dava açan savcının, dava açıldıktan sonra yargılama yapan ve karar veren, hakimin, adil yargılamanın olmazsa olmazı olan savunmanın temsilcisi avukatın, hukuk nosyonu ve formasyonu, meslek bilgi ve ehliyetiyle temayüz etmiş olmalıdır. Hakim, savcı ve avukat bu niteliklere haiz değilse, verilecek kararlarda hak ve adalet beklemek hayal olur. Bir çok hakim, savcı biliyorum. Kapılarının üstünde hakim savcı yazısı yazılmazsa kimse bunların savcı ve hakim olduğuna inanmaz. İçlerinde meslek bilgi ve ehliyeti olan hukuk nosyonu ve formasyonu kazanmış bulunan, yasa ve hukuka uygun karar vermek için çalışan çaba gösterenler, saygı duyulan, seçkin, eli öpülesi hakim ve savcılarımız elbette vardır. Ancak bu nitelikleri haiz olanlar hakim ve savcılarımız azınlıkta kalmaktadır.