Ülkemizde yargı bağımsızlığı, dünden bugüne kadar tartışılmaktadır. Bu tartışma güncelliğini koruyarak devam etmektedir. Bu konudaki tartışma sürekli olduğu için, ülkemizin yargısı bağımsız mı, değil mi, bu konuyu, hukuk devleti, hukukun üstünlüğünü anlayışını esas almak suretiyle incelemek ve değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.Demokrasinin en temel ilkesi kuvvetler ayrımıdır. Anayasamızın başlangıç bölümünde, kuvvetler ayrımının, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanmasından ibaret ve bununla sınırlı bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu açıklanmıştır.Kuvvetler ayrımında üç erk bulunmaktadır. Bular, yasama, yürütme ve yargı erkleridir. Anayasamıza göre, bu erkler arasında bir üstünlük bulunmamalıdır. Bu erkler, görev ve yetkilerini kullanırken, yasaları, hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve AİHM. Kararlarını esas almalıdırlar. Yasalara, hukuka ve evrensel hukuk kurallarına bağlı olarak görev ve yetkilerini kullanmalıdırlar.Yargı bağımsızlığı, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, AİHS, AİHM kararları ve Anayasamızın 138. Maddesinde yer almaktadır.Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 10.maddesi : ‘Herkes, haklarının ve yükümlülüklerinin veya kendisine yöneltilen herhangi bir suçlamanın saptanmasında, tam bir eşitlikle davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkemece adil bir şekilde ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.’Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. Maddesinde, ‘Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.’BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin konuya ilişkin düzenlemeleri incelendiğinde, adil yargılanma hakkının ancak, yasayla kurulmuş; bağımsız ve tarafsız mahkemeler ile, dolayısıyla, hem yasama, hem de yürütmeden bağımsız, tarafsız ve objektif olması ile mümkün olduğunu belirtmektedir. Devam Edecek