Bunu ancak yaşınız 65e geldiğinde veya geçtiğinde,duraklarda sizi gören dolmuş şoförlerinin durmayıp geçtiğinde anlarsınız.. Tabii birde es kaza duran şoförlerin bakışlarından, davranışlarından, hatta bazılarının sarfettiği saygısızca sözlerle karşılaştığınızda anlarsınız.. Tek kusurunuz Büyükşehir Belediyesinin sizlere vermiş olduğu serbest biniş kartına sahip olmak..

Sakın bu konuyu küçümsemeyin.. Hepinizin babası - anası ve akrabaları var. Bir anda kendinizi onların yerine koyun lütfen.. Hadi durumu iyi olanların toplu taşıma araçlarıyla işleri olmayabilir.. Ama esnafı, emekli memur veya gerçekten muhtaç çok sayıda vatandaşın otobüs duraklarında bu aşağılanmayı yaşadıklarını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu işi kim çözecekse çözsün, çünkü ayıp oluyor artık. O şoförlerin duraklarda bekleyen 65 yaş ve üstü insanlara davranışlarını affetmiyoruz.. Bunun için büyükşehir belediyesi yetkilileri biran önce harekete geçmeli ve düzenleme getirmelidir. Yada o serbest kartları iptal etmelidir. Çünkü o kartlar olmazsa, hiç değilse 65 yaş ve üstü insanlar küçümsenmekten, azar işitmekten kurtulmuş olacaklardır..

GÖÇ ALIRKEN YAPILAN YANLIŞ SURİYELİLER İÇİN DE YAPILDI

Bu köşeyi devamlı takip eden okurlar, şehirle ilgili olduğu kadar, özellikle bir zamanlar Gaziantepspor için yaptığım tüm uyarıları ve son olarak Suriyeliler konusunda başından beri neler yazdığımı, ne gibi uyarılar yaptığımı hatırlarlar.. Biliyorsunuz, yaklaşık 3 yıl önceden itibaren Suriyeli vatandaşlar ülkelerinden kaçarak şehrimize ve çevre illere geldi veya getirildi.. Doğru yanlış Suriyeliler için herşey yapıldı.. Nihayetinde bu ülke politikasıydı ve Gaziantepi yönetenler de talimatları yerine getirmekle mükellefti. Bunun için koordinasyon Vali bile atandı biliyorsunuz.. Aslında yardım ve destek adına herşey yapıldı. Ama unutulan tek şey, elini kolunu sallayarak gelen Suriyelilerin bir süre sonra kentte sorun olmaya başlayacağı ve onlara karşı çözümler üretme konusu oldu.. Adeta herkesin eli kolu bağlandı, ağzı dili tutuldu ve seyirci kalındı. Hatta göz yumuldu çok şeylere. Gelen araçlar kontrol altına alınamadı. Şehir trafiğinin alt üst olacağı düşünülmedi. Veya düşünüldüyse bile yukardan gelen talimatlar nedeniyle seyirci kalındı..

Ve şimdi şehrin çeşitli bölgelerinde çıkan olaylar ve tepkiler nedeniyle Gaziantep Valisi, Suriyelileri protesto etme yasağı koymak zorunda kaldı.. Bu çözüm müdür, bana sorarsanız kesinlikle değildir.. Çünkü kararı alanlar ile yasağı koyanlar, hergün Suriyelilerle yaşamak zorunda kalan ve düzenleri bozulan insanların neler çektiğini bilmek için onlarla görüşmek zorundadır.. Zaten sorun da burada yatıyor.. Durumu bir esnaf gözüyle ele aldığınızda çok daha iyi anlarsınız. Kunduracılar Odası Başkanı aylardır feryat ediyor ve ayakkabı sektöründe haksız rekabete dikkat çekiyor. Haksız değil ki.. Suriyeli bir vatandaş bir iş yeri açıyor, ne izin kağıdı, ne ruhsatı ne belgesi var. Kimse gelip denetlemiyor da.. Ama tam tersi Gaziantepli esnaf sıkı kontrol altında tutuluyor. Zabıtası geliyor, vergi memuru geliyor, esnaf odaları denetliyor.. Yani nefes aldırmıyorlar esnafa..Bu işe esnaf odaları birliği başkanı Ömer Küsbeoğlunun şu ana kadar ses çıkarmayışı da dikkat çekici.. Ömer Küsbeoğlu esnafının hakkını korumayacak da kim koruyacak. İşte bu çifte standart şehirde ciddi manada huzursuzluğa yol açıyor.. Onun için Şimdiki görüntü son derece hassas dengelerin olduğu bir görüntü. Umarım bir yanlışlık yapılmaz.. Çünkü misafiri korumak elbette önemli, ama ev sahiplerini de üzmemek ve haklarını sağlamak adına bazı girişimlerin olması gerekiyor. Umarım bu söylediklerim dikkate alınır…

2 YIL ÖNCEKİ YAZDIKLARIMI

TEKRAR OKUMAK İSTERMİSİNİZ ?

Bence değer.. Şimdi sizlere acı da olsa bu şehrin biraz da ihmal edilişinin yakın tarihli bir belgesini sunmak istiyorum.. Yaklaşık 2 yıl önce Gaziantepin 15-20 yıllık geçmişine gitmiş, özellikle doğudan aldığı göçün kentin dokusunu etkilediğini, kent kültürünün korunması ve o vatandaşlarımıza daha düzenli bir yaşam sunma adına kimsenin birşey yapmadığını kısa şekilde özetlemiştim.. İşte o günlerde yani 2012 yılında Gaziantepin, Suriyeliler açısından çok sıkıntılar yaşayabileceği konusunda görüş belirtmiş, kentimizin göç konusunda yaşadıkları birçok gelişmeleri özetlemiş, örnekler vermiştim..

Bu yazının 2012 yılının Eylül ayında yazıldığını unutmayarak lütfen şimdiki durumla karşılaştırarak okumanızı istiyorum.. Böylece son günlerde bana Suriyeliler ile ilgili niye görüş belirtmiyorsun diyenler, tıpkı bir zamanlar Gaziantepspor için yazdıklarıma nasıl kulak tıkayıp gözlerini yumanların, bu konuda da kafalarını kuma gömdüklerini bir kez daha anlamış olacaklardır.. Ki şimdi gelinen durumla karşılaştırdığınızda, Gaziantepin nasıl kendi kaderine bırakıldığını bir kez daha görmüş olursunuz..

23 Eylül 2012

GAZİANTEPİN KİMYASI İYİCE BOZULDU

Bu kentin yerlileri olarak artık eski Antepin olmadığı zaten görüyoruz..Üzerinde titrediğimiz tek şey, ne kadar göç alırsa alsın, kent yaşamının bozulmamasıydı.. Bu kentin tarihi ve kültürel kimliği üzerinde oynanılmamasıydı.. Maalesef galiba o tren kaçırıldı..Gaziantep artık bambaşka bir kent haline dönüştürüldü..Göçle gelenler etnik ayrımcılık yapmaya, kendilerini sayılarla ifade etmeye ve güç gösterisinde bulunmaya başladı. Hatta bazıları bunu tehdit aracı olarak kullanmaya eğilimine girdi..

Şehrin belirli semtlerinde Gettolar oluşturma teşebbüsleri amacına ulaştı. Gaziantepi irdelediğinizde, birçok semt ve bölgenin, aynı şehirlerden ve ilçelerden göçle gelen insanlar tarafından Getto haline dönüştürüldüğüne şahit olursunuz.. Buna maalesef ilk başlarda seyirci kalındı, sonra siyasetçiler tarafından göz yumuldu dahası teşvik edildi.. Oysa bu kişiler şehrin değişik bölgelerine yerleştirilebilseydi, kent kültürüyle hareket etmek zorunda kalacaklardı.. Maalesef yapılmadı. Antepe kapağı atanlar en kısa zamanda kendi evlerinin çevresinde yakınlarını ve tanıdıklarını getirdi.. Varoşlarda başlayan bu gelişme, Gazikent bölgesinde müthiş bir yoğunluğa götürüldü.. Cinderesi, Vatan, Kahvelipınar, Bozoklar, Üçoklar, Beydilli, Güneş, Narlıtepe ve Ocaklar mahalleleri göçle gelenlerin en çok tercih ettikleri bölgeler oldu..

Bu yığılmalara kentte sorumlu olan herkes seyirci kaldı. Göçen bu insanlar kendi hallerine bırakıldı.. Onlar da nereden gelmişlerse, oranın kültürüyle yaşamaya başladı.. Belediyeler oy uğruna, yasa dışı imar uygulamalarına göz yumdu.. Özellikle Siyaseten oy deposu olarak bakılan bu insanların yaptıkları her türlü yasa dışı işleri hoş görülmeye, hatta kapatılmaya başlandı.

BARİ SURİYEDEN GELENLERE DİKKAT EDELİM

Doğudan göç edenlere seyirci kalan, o insanları kendi hallerine bırakarak kent kültürünün havasını yaşatamayan, kentte yaşamanın gerekleri konusunda bilgilendirip bu konularda destek vermeyen siyasi erk ve kentin yöneticileri, bu hatalarını bari Suriyeden gelenlere yapmasalar..

Şu bir gerçek ki, artık Suriyeden gelenler kolay kolay ülkelerine geri dönmeyecekler.. Yani hepimiz onlarla birlikte yaşamaya alışmalıyız..

Genel olarak değerlendirdiğimizde, Gaziantepe gelen Suriyelileri 3e ayırmak gerekir..

1- Parasız pulsuz olanlar.. 2- Siyasi nedenlerle kaçıp gelenler ve ne yaptıkları, ne yapacakları bilinmeyenler.. 3- Parası olan ve şehirde ev satın alarak veya kiralayarak ikamet etmeye başlayan, hatta şirket kurup ticarete atılanlar..

Bunlar ne olursa olsun tespit edilmeli.. Vilayet, Belediyeler, hatta odalar hareket geçmeli.. Elbette Emniyete de görev düşüyor.. Onlar da Mahalle muhtarlarıyla temas kurup kimlerin Suriyeden gelerek ikamet ettiğini öğrenmeli.. Bunların çocuklarının okul işleri daha ayrı bir olay.. Üniversite konusu kısmen de olsa çözülmüş gibi.. Her ne kadar bazıları tepki gösterse de, Suriyede Üniversiteye giden öğrencilerin doğrudan Gaziantepte üniversiteye başlaması için hükümetin aldığı kararı olumlu buluyorum..

Demem odur ki, Gaziantep artık farklı bir şehirdir..Göçle geleniyle, Suriyeden kaçanlarıyla, Türkü, Kürdü, Süryanisi, Alevisiyle bu şehirde hep birlikte yaşamak zorundayız..Tek endişemiz, kentin huzurunu bozanlara, ırkçılık yapmaya çalışanlara, ayrımcılığa kalkışanlara siyasilerin göz yummaya kalkışıp onları sahiplenmeye çalışmaları..İşte o zaman bu şehirde huzurun Hsini bile bulamazsınız..'

VATANDAŞLARI KULAK VER, GERÇEKLERİ ÖĞREN

Ben oldum olası, vatandaşların söylediklerini dikkate alırım. Empati yapar, bazı siyasetçiler gibi onları dinledikten sonra boşvermem.. Elimden gelen tek şey, bu gazetenin sütunlarını onlara açmaktır. Bazen öyle şeyler geliyor ki, şikayetleri bir kenara bırakın, söyledikleri o kadar mantıklı ve doğru şeyler ki, inanın bende şaşırıyorum.. Ama bir yandan da gurur duyuyorum tabii.. Bakın sizinle bu hafta 3 vatandaşımızın göndermiş olduğu mailleri paylaşacağım.. Hepsinin de birbirinden değerli görüş ve fikirleri var. Yaşadıkları, gördükleri ve önerdikleri var.. Sonuncusunda doğrusu hiç aklımıza gelmeyen Oğuzelinin üvey evlet muammelesi gördüğünün belgesi var. Ve en önemlisi bunlardan alınacak çok önemli dersler var.. Ben lafı daha fazla uzatmıyor ve Sayın Ökkaş Ereke, Müslüm Geçici ve Teyfik Doğan kardeşlerimize sizlerin aracılığı ile teşekkür ediyorum.. Umarım hepsi karşılık bulacaktır yazdıklarına ve söylediklerine..

ÖKKAŞ EREK: ŞAKA DEĞİL VEREM OLDUM

Sayın Özekşi merhaba.. Sizinle nedense hep sorunları paylaşıyoruz. Zaten aslına bakarsanız Gaziantep ile ilgili sorunları yazacak bir tek siz kaldınız galiba bu şehirde.. Size, güzel ve övücü şeyleri de yazmak istiyorum ama Gaziantepte yaşayan bir vatandaş olarak maalesef o şansı bulamıyorum.. Şimdi size yazacaklarım hem şehrimiz açısından, hemde benim başıma gelenler ile yaşadıklarım açısından herkesi ilgilendiren olaylar zinciri. Eğer köşenizde yayınlarsanız beni memnun etme bir yana, bu Gaziantepimiz açısından çok iyi olur kanaatindeyim.

Canım ağabeyim geçenlerde Çiftehehanda bir kaplıcaya hem tatil, hem sağlık adına gittim maalesef hastalanarak geri döndüm. Özel bir Hastaneye müracaatımda şahsıma konulan teşhis nedir bilirmisin ağabey VEREM evet yanlış duymadın V E R E M. Doğru bende şaşırdım ve afalladım ve Dr. hanıma sordum neden diye, o da bana Suriyelilerin Türkiyeye gelmeye başlayınca hastalığın çok hızlı bir şekilde artmaya başladığını söyledi.
Aklıma hemen bu yıl HACCA giderken bizlere SAĞLIK Müdürlüğü tarafından Aşı yapıldığı geldi. VEREMin yanlış teşhis olduğunu ıspatlamaya çalışıyorum ama nafile.. Asıl bomba neymiş biliyormusunuz, Biz HACCA giderken yaptıkları aşı Çocuk Felci ve memenjit aşısıymış. Ne alaka ise.
Belki bilmeyenler vardır, 1960 larda Almanyaya Türk işçiler gittiğinde Almanlar bizim Türkleri Aşı yapmadan ülkeye sokmadılar. Demekki biz hala Avrupanın 50 - 60 yıl gerisindeyiz. Bu gün Türkiye yol geçen hanı gibi . Kaçan geliyor arayan soran yok. Radar cezası, kırmızı ışık cezası, ehliyet var mı yokmu belli değil. Verem mi, kanser mi, kızamık mı veya başka başka hastalık varmı bilen yok.. Gıda iş yerleri açılıyor denetim varmı, iş yeri açma çalıştırma veya kürşat izin belgesi varmı soran yok.

ŞEHREKÜSTÜ VEREM DİSPANSERİNE GİDİP GÖRMENİZ LAZIM

Sayın Özekşi. Artık VEREMi kabullendik ve ŞEHREKÜSTÜ VEREM SAVAŞ DİSPANSERİne müracaat etmeye gittik. Abi muhakkak görmen lazım, burada AKCİĞER FİLMİ çekilen makina tam bir müzelik.. Test yapan bayan girişte sol tarafta bulunan 50 x 70 büyüklüğünde bir masada. Hastalar ayakta öyle test yapılıyor. Bina desen tam bir virane Dr. odası desen yok ki öyle bir yer.. Ama mecbursun çünki VEREMlisin..Tedavin burada, bütün aileyi topladık oğlan, gelin, kız, damat ve torunlar gitttik.

Sayın Özekşi, o kadar imkansızlığa rağmen inanın ilgi, alaka yönünden çok etkilendik. Buradaki imkanlar dahilinde o personellerin doktorundan hizmetlisine verdikleri hizmet, gerçekten takdire şayan ve göz yaşartacak derecede inanın buna.

Gelelim son söyleyeceklerime.. Bu iş böyleyse ne yapacağız, birinci önceliğim Suriyeli vatandaşlardan mümkün mertebe uzak olacağız.. Bol oksijenli yerlerde gezeceğiz. Ama şaka gibi, bol oksijen diye gittiğim her yerde maalesef bol miktarda Suriyeli mevcut.. Size tek tek gezerek tespit ederim arzu ederseniz.
Bakın bir örnek vereyim; en sakin yer Erikçe Ormanıdır, oraya gittim. Orada da kendi kaderine terk edilmiş bir orman gördüm. Sanki bir cam yansıması veya bir ufak kıvılcım sıçraması beklenirmişcesine sonu ne olacağı merak edilirmişcesine bir orman haline döndürülmüş burası.. Bırak oksijen almayı o yüz yıllık ağaçlara oksijen lazım. Canım ağabeyim bu yazdıklarımı ağzıma maske takarak sana VEREM bulaştırmadan hepsini gösterebilirim. Sizlere Sağlıklı mutlu huzurlu nice yıllar ve İyi çalışmalar dilerim. ÖKKAŞ EREK

MÜSLÜM GEÇİLİ: OTOBÜS DURAKLARI İÇİN SÖYLEYECEKLERİM VAR

Ökkeş Bey uzun süredir üzerinde durduğum ve her Gaziantepe gidişimde otobüs duraklarında acaba bir değişiklik olmuş mu diyerek dikkatlice bakarım. Çünkü otobüs durakları, toplu taşıma ile yolculuk yapan insanlar için çok önemli. Benim gibi bir çok insan Gaziantepin otobüs duraklarında ki yetersizliğinden şikayetçi olduklarını düşünüyorum. Bugün şehrimiz de ki otobüs duraklarına baktığımız da, bilgi ekranlarının olmadığından şikayet ederiz. Gaziantep gibi metropol lanse edilen şehrimize yakışmıyor açıkçası. Belediyemiz yıllardır otobüs duraklarını neden yeterli düzeye getiremezler merak konusu!

Otobüs duraklarında bilgilendirme panosu, toplu taşım araçlarının güzergah planı ve bu durağa en yakın taksi durağı ile önemli telefon numaraları bulunmalıdır.

Lakin bu gibi özelliğe sahip kaç tane durak var şehrimiz de merak ediyorum. Ayrıca İstanbul da ki otobüs ve duraklarının marifetinden bahsetmek istiyorum. Bugün İstanbullular hangi otobüs hangi duraktan geçer? Otobüsüm kaçta gelir? Hangi yolu kullanayım? Trafik yoğunluğu nasıl? gibi sorular günlük hayatta İstanbulluların en çok sorduğu sorulardandır, şüphesiz. Artık İstanbullular bu soruların cevaplarını, akıllı duraklardan öğrenebiliyorlar. Kullanılan teknolojiler ve modern görünümüyle dünya metropolüne yakışan bu duraklar hakkında duyacaklarınıza çok şaşıracaksınız. İstanbulun bu yenilikçi, teknolojik ulaşım sistemi İSBAK tarafından geliştiriliyor. En berbat model olarak görülen İkarus otobüslerine bile takılmaya başlanan yeni LCD ekranlarda hangi durağa geldiğinizi ve hangi durakları geçtiğinizi görebiliyorsunuz. Bu ekranlarda İstanbul anlık trafik bilgisini ve duyurular da dahil birçok bilgiyi görebiliyorsunuz. Tabi bu ekranların gelir sağlaması da düşünülmüş. Ekranlar reklam aracı olarak da kullanılıyor. Bu kapsamda ekranlarda reklam gösterimi de yapılıyor. Ses entegrasyonuyla da birlikte, yolculuk sırasında 'acaba hangi durakta inecektim' korkunuz da artık kalmıyor. Yani hem ekrandan, hem de sesli olarak yolculuk boyunca bilgilendiriliyorsunuz. Bütün bunlar duraklara takılan GPS sistemi dahilinde gerçekleşiyor. Bugün ülkemizin bazı illeri akıllı otobüs durakları yapmaya çalışırken, Gaziantepin bu konuda herhangi bir olumlu adım atamaması inanın büyük bir eksiklik. Kendi bilgim ve düşüncelerim ile birlikte, biraz da yapmış olduğum araştırmalar sonucu bir otobüs durağının nasıl olması gerektiğine dair bilgi ve paylaşımımı aktarmak istiyorum. Gaziantep Büyükşehir Belediyesinden bir görevli köşenizi takip ediyor ise lütfen bu mektubumun çıktısını alarak Sn. Fatma Şahine sunmasını isterim.

- Duraklarda bilgilendirme levhası bulunmalıdır.

-Duraklarda özürlüler için oturma bankı ve bankın uygun yerlerinde tutamacı (tutunma barları) olmalıdır.

- Otobüs duraklarında toplu taşım vasıtaları haricindeki taşıtların durmalarını veya park etmelerini önlemek için, düşey veya kaplama üstü işaretlemeler olmalıdır.

- Otobüs durakları büyük otobüsler için de ayrı dizayn edilmeli. Bu otobüsleri hesaba katarak durakların uzunluğu belirlenmeli.

- Otobüs duraklarının yoğunluk bölgelerine göre büyüklükte olmalı. Oturulacak bankların fazla olması, insanların dinlenmesi için önemlidir.

- Her durakta, o durağın hangi toplu taşım aracına ait olduğu, aracın güzergah numarası ile güzergah ve durağın adını belirten okunaklı levha ile yanıp sönen ışık olmalıdır.

- Kapalı durakta göz hizasında ve dokunsal okuma yüksekliğinde bilgilendirme panosu bulunmalıdır. Bu pano üzerinde, iri puntolu harfler, kabartmalı şehir haritası, güzergah planı, toplu taşım aracı tarifesi gibi bilgiler bulunmalıdır.

- Duraktaki bilgilendirme panosunda, toplu taşım araçlarının güzergah planı ve bu durağa en yakın taksi durağı ile önemli telefon numaraları bulunmalıdır.

- Durakta bulunan şehir haritası renkli olarak bölgelere ayrılmış olmalı, haritada ana caddeler, önemli kamu binaları, ticaret merkezleri, sportif alanlar, cami, hastane ve posta hane gibi binalar gösterilmeli ve ayrıca haritanın yanında kabartmalı yazı ile lejandı bulunmalıdır.

- Duraktan birden fazla toplu taşım aracı geçiyorsa, bunların güzergahları ayrı ayrı güzergah planında gösterilmelidir.

- Duraktaki güzergah planında durağın yeri, okla gösterilmelidir. Güzergah üzerindeki diğer toplu taşım güzergahları ile aktarma yapılabilecek duraklar varsa bu duraklar da güzergah planında gösterilmelidir.

- Duraklarda; otobüs, hafif raylı sistem veya metro gibi toplu taşım araçlarından hangisine ait duraksa, onun sembolü bulunmalı; birden fazla çeşit toplu taşım araçları geçiyorsa, o toplu taşım araçlarının sembolleri de bulunmalıdır.

- Özürlüler dahil tüm yayaların otobüs duraklarına kolay, engelsiz ve bağımsız erişebilmeleri sağlanmalıdır.

- Bu durakların yeri basit, kolay anlaşılabilir ve belli uzaklıktan görülebilir olmalıdır.

- Otobüs durakları TS 11783e uygun olmalı ve duraklarda diğer vasıtaların geçebilmeleri için yeterli trafik şeridi bırakılmalıdır.

- Duraklarda eğer şeffaf/saydam malzeme kullanılmış ise, görme özürlü yayalara tehlike oluşturmaması için, bu yüzeylerin 150 cm yukarısına 14-16 cm kalınlıkta parlak, renkli, yansıtıcılı bir şerit yapıştırılmalıdır.

- Özürlülerin toplu taşım araçlarına engelsiz ve başkalarına ihtiyaç duymadan inip binebilmeleri için otobüsün alt basamağı ile kaldırım aynı seviyede bulunmalı veya otomatik rampalı girişler olmalıdır.

- Özürlülerin, duraklarda otobüse rahat inip binebilmeleri için, durak döşemesi, taşıt yolundan 20 cm rampa ile yükseltilmeli ve 30 cm döşemeye sahip otobüse kolay giriş sağlanmalıdır. Saygılarımla Müslüm GEÇİLİ

TEYFİK DOĞAN: OĞUZELİ İLÇESİ NİYE YOK SAYILIYOR ?

Ökkeş bey merhaba.. Bildiğiniz gibi 30 Mart seçimlerinden sonra yeni yasaya göre büyükşehir belediyesinin hizmet ve sorumluluk sahaları tüm ilçeler ve tüm köyler olarak genişletilmiştir. Yani Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 500 köy ve 9 ilçenin problemlerinden ve oralara her türlü hizmeti adalet çerçevesinde yapmakla sorumludur. Dün Büyükşehir belediyesinin Mübarek Ramazan ayı dolayısı ile düzenleyeceği Ramazan programlarını tanıtan ekteki broşür elime geçti. Bu broşürde hangi gün hangi ilçe ve alanda hangi programın yapılacağı tanıtılıyor. Buna göre Gaziantep teki bütün ilçelerde bu programlardan yapılıyor, hatta Nizip te İslahiye de ikişer gün, Araban, Yavuzeli, Karkamış, Nurdağında birer gece, Şahinbey ve Şehitkamilde çok daha fazla düzenleniyor. Fakat her ne hikmetse sadece Oğuzeli ilçesinde, yani AKPnin kazanamadığı bu şirin ilçemizde bu etkinlikler yapılmıyor. İnsanın aklına bin bir türlü şey geliyor Ökkeş bey. Bir Gaziantep sevdalısı olarak sizden aşağıdaki kafamızı kurcalayan soruların halkımıza ve sorumlularına iletilmesidir.

1-Acaba bu ilçemizde seçimi MHP kazandığı için mi Büyükşehir belediyesinden görmesi gereken hizmeti alamıyor ?

2-Bu şekilde Oğuzeli Belediyesi ve MHP li başkanının Oğuzeli halkı gözünde diğer ilçelere göre daha başarısız gözükmesi mi istenmekte ?

3- Oğuzeli halkına siz akp yi seçmezseniz hizmetleri eksik yaparız denerek gelecek seçimler için mesajmı veriliyor ?

4-Bir sonraki seçimlere kadar Yasadan kaynaklı Oğuzelinde Büyükşehir belediyesinin yapması gereken hizmetler sorumluluklar bu şekilde yapılmayacakmı ?

5-Adalet ve kalkınma partisindeki adalet bu mudur ?

6-Gaziantep Büyükşehir belediyesi hizmet yaparken Toplam bütçesini ilçelerdeki nüfusa göre oranlayıp hangi ilçeye nekadar bütçe düşüyorsa o paraları o ilçelere harcaması gerekmezmi ?

7- Dünyanın bir çok ülkesindeki belediyelerle kardeş şehir antlaşmaları yapıp onlara çeşitli jestler yaparken Oğuzeli ilçesini ve Gaziantep teki AKPden farklı bir partinin MHP nin kazandığı Oğuzeli ilçesi vede herkesimin beğendiği başkan Mehmet Sait bey kardeş olarak görülemezmi ? TEYFİK DOĞAN

Hepinize iyi haftalar