Kürt kökenli ama doğuştan ülkücü bir arkadaşım yanımızda bulunan bir okul müdürüne soruyor.

-Suriyeli bir çocuk var. Hangi okulda eğitim daha iyi. Hangi okula kaydedelim.

Yanıt;

-Suriyeliler hangi okula başvurursa okul müdürü geri döndüremez. Kayıt mecburiyeti var.

Türkiye’de doğup büyüyen Türk çocukları için böyle bir şans yok. Devlet ve sistem hangi okula atıyorsa o okuldan eğitim almaya mecbur.

Burada bir yanlış görüyor musunuz? Suriyeli çocuklar Türk veya Türkiyeli çocuklardan daha fazla haklara sahip, saha üstün tutulmuyor mu?

Arkadaşımın kaydını yaptırmak istediği çocuk Suriyeli bir Kürt ailenin çocuğu. Biz burada onu en iyi şekilde eğitip yetiştireceğiz. Suriye’ye gittiğinde PYD saflarında bize karşı savacak…

Bu durum ve benzerleri hakkında okurlarım düşünüp kararlarını versinler.

Resmi ağızlardan yapılan açıklamalara göre Türkiye bu güne kadar Suriyeli göçmenler için 30 milyar dolar harcadı.

Yıllar önceydi. IMF’den borç para alıyorduk. Borç dedimse faizi tıkır tıkır işliyordu. Nerdeyse aldığımız para kadar da faiz ödüyorduk.

Borç işlerinde daha acı ve daha vahim durumlar da söz konusuydu.

IMF memur ve işçi maaşlarını kendisi tespit ediyordu.

Devlet yatırımlarının nerede ve nasıl yapılacağına IMF karar veriyordu.

Enflasyonu IMF düzenliyordu.

Ülkemizin demokratik düzenini IMF planlıyordu.

Bunlardan başka IMF’nin burnunu sokmadığı hiçbir alan kalmıyordu.

Ekonomik sıkıntı çeken devlet de IMF’nin bütün istek ve arzularını yerine getiriyordu.

Ne için? Kredi anlaşması yapılan bir milyar doların serbest bırakılması için.

AKP iktidarı devletin bütün kitlerini ve uygun olan mal varlıklarını yabancılara satarak IMF borçlarını kapattı.

IMF ile yaşanan bu onur kırıcı durumları ve sıkıntıları çabucak unuttuk.

Balık hafızalı bir milletiz.

Son birkaç yılda Suriyelilere 30 milyar dolar harcadık. Onları kendi halkımızdan üstün tuttuk. Avantadan yaşamaları için ne gerekiyorsa yaptık.

Onlar da haklı olarak şımardılar. Savaş zamanı vatanını terk eden, öz ülkesine sahip çıkmayan bu insanları vatandaşlığa almaya başladık.

Dünya devletleri arasındaki bütün ilişkiler, savaşlar ve barışlar ilgili devletlerin sadece çıkarına dayalıdır. Devletlerarası dostluk olmaz. Çıkar ilişkileri olur.

Şahsen düşünüyorum ve Suriyeliler konusunda nasıl bir çıkarımız olduğunu bulamıyorum. Üstelik el bebek gül bebek beslediğimiz bu insanların yakınları Suriye sınırımız boyunca bir Kürt devleti kurmakla meşguller.

Barzani eşkıyası ile PKK/PYD unsurları ülkemizin önemli iki coğrafyasını Irak’ın kuzeyindeki eşkıya devletine katmaktan açıkça söz etmekteler. Barzani eşkıyasının televizyonu hava raporu verirken Doğu ve Güneydoğu bölgemizi sınırları içinde göstermekte.

Suriyelilere verdiğimiz hizmet yeni Kürt oluşumuna dolaylı olarak katkılar sağlamakta.

Avrupa’nın tamamı bir araya gelerek Suriyeli göçmenleri Avrupa’ya göndermememiz için 3 milyar yüro ödemeyi taahhüt ettiler. Yani yaklaşık 12 milyar TL.

Biz neden tek başımıza 30 milyar TL harcıyoruz? Bu sorunun yanıtını bilen var mı?

Suriye Türkiye’nin kuyusunu kazmaya çalışırken biz de onlara kazma kürek parası veriyoruz. Adamlar ülkemizde refah içinde yaşıyorlar. Para biriktirip Suriye’deki yakınlarına aktarıyorlar. Araba alıp Suriye’deki yakınlarına gönderiyorlar.

Devletlerin bütün hesapları kâr/zarar üzerinedir.
Biz bilinçli olarak zarardan yana tavır koyuyoruz.

Aklınızı sevsinler…