Cumartesi akşamı tüm Türkiye nefesimizi tuttuk İstanbul'da yapılması için adayı olduğumuz 2020 Olimpiyatlarına ev sahibi olmaya odaklandık. Olimpiyatları düzenlemek için bundan önce de 4 defa aday olmuş hepsinde kaybetmiştik. Ancak hiçbirinde bu kadar umutlu bu kadar istekli olmamıştık. Geçim ve kaygısı içinde olan halkın çok fazla umurunda olmasa da yukarıda İktidarından ana muhalefetine, diğer muhalefet partilerinden STK'lara, sanayicisinden bürokratına herkes ciddi bir istek ve gayretle uğraştı. Maalesef sadece istemekle olmuyor, yapılan seçimler sonrasında Japonya'nın başkenti TOKYO Olimpiyatları yapmağa hak kazandı. Olimpiyat düzenlemek çok ciddi, zahmetli bir o kadarda masraflı bir iş neden onca sıkıntı içinde büyük paralar vaad ederek olimpiyat yapmağa aday oluyoruz derseniz, Olimpiyat demek reklam demek, iyi bir organisazyonla kazasız belasız tamamlamak rüştünü ispat etmek, gücünü, kudretini tüm dünyaya göstermek demek, bir ülkenin gelişmiş, medeni, zengin bir topluma sahip olduğunun göstergesi demek. Şimdiye kadar orta çapta birçok organizasyona ev sahipliği yaptık. Organizasyon açısından hepsinin de hakkında geldik. Ancak en son yaptığımız 19 yaş altı dünya futbol şampiyonası en bariz örneğidir seyirci bulamadık. Bizim ülke olarak en önemli eksiğimiz birileri istiyor diye bir şeyler yapma gayretine düşüyoruz. Halbuki vatandaşımızın insanımızın eksiklerini tamamlasak, yaptığımız tesisleri o sporu yapacak çocuklarla, gençlerle doldursak daha anlamlı olacak. 75 milyonluk bir ülke olarak olimpiyatlara her dalda sporcu ile katılamıyor iyi sonuçlar alamıyor alanlarımızda dobingli çıkıyorsa bu iş olmaz. Bakın başarılı sporcularımızın %90'ı bir sonraki müsabakalardan men edilmiş durumda. Biz spora kestirmeden köşeyi döneceğimiz bir sektör gözüyle bakmaya devam edersek ne olimpiyatlara ev sahipliği yapabiliriz ne de başarılı dünyaya mal olmuş sporcular yetiştirebiliriz. Jamaika neresidir, hangi kıtadadır nüfusu kaçtır, başkenti neresidir bilmeyiz ama HUSEYİN BOLT spor haberi izleyen herkes tanır. Naim Süleymanoğlu, Halil Mutlu gibi sporcular yetiştirmek zorundayız aksi taktirde hiçbir ülkenin talip olmadığı organizasyonlar düzenlemeye devam ederiz. Yukarıda saydıklarımız ülke olarak eksiklerimiz , tamamlamamız bizim açımızdan,geleceğimiz açısından önemli. Olimpiyat komitesi ülkeleri belirlerken belki saydıklarımıza çok fazla dikkat etmiyor ancak dobing konusuna hiç müsamaha göstermiyor, İspanyanın ilk turda elenmesinin sebebi kesinlikle bizden daha çok dobingle başlarının dertte olmasındandır. 2020 olimpiyatlarını kazansak ekonomik, sosyal ve siyasal olarak büyük bir başarıya imza atmış olacaktık, ama olmadı. Canımız sağ olsun. Buna Suriye, Terör, iç siyaset, ekonomik ve coğrafi şartları bahane gösterebiliriz ,ancak hiçbir önemi yok artık. Belki kazansaydık üzerinden siyaset yapılacaktı, birileri biz başardık diyecekti , ancak kaybedilmesi kesinlikle siyasi malzeme yapılmamalı çünkü eksikliklerde hepimizin payı var. spor ve olimpiyat politikalarımızı gözden geçirip düzeltmeliyiz. Birileri istiyor diye değil insanımızın ihtiyacı olduğu için. Olimpiyatları alamasak bile o ruha yaraşır tesisler yapmak zorundayız. genç nüfus ortada potansiyel varken her dalda başarılı olacak sporcular yetiştirmek zorundayız. En önemlisi de,olimpiyatlar düzenlendiğinde statları spor salonlarını dolduracak ekonomik özgürlüğü olan, refah seviyesi yüksek, sosyal ve kültürel eksiklikleri giderilmiş, geçim kaygısı olmayan, savaş korkusu taşımayan, tutuklanma, hapse girme, jop, biber gazı yeme endişesi bulunmayan bir toplum meydana getirmeliyiz. "Not: Bu yazıyı yazdığım sırada Sn. Spor Bakanın bir bakana yakışmayacak üslupla "TÜRKİYE' DE KINA KALMAMIŞ" sözlerini öğrendim, yazının içeriğine halel gelmemesi adına ilişmiyorum. Zaten Sn. Ökkeş ÖZEKŞİ " Haftaya Bakış"ta gereken cevabı vermiş. İlavem herkes kendine yakışan ifadeleri kullansın ancak ülkeyi yönetenlerimiz biraz daha dikkatli olsunlar..."