Türkiye'de bu zamana kadar yapılan yerel ve genel seçimlerde iktidar partisi adayları her halükarda korunup kollanmışlardır.YSK'ya yapılan itirazlarda takdir hakkı siyasal erk'e göre tecelli ettirilmiş, ibre sürekli güçlüden ya da gücü elinde bulundurandan yana olmuştur.Bu konuda istisnai durumlarda yok değildir. 18 Nisan 1999 yılında yapılan genel seçimlerin Gaziantep ayağı bu manada Türk demokrasi tarihinin kara bir lekesi olarak tarihe ve belleklere kazınmıştır.Siyasetle ilgilenenler ya da memleketin geleceği ve selametiyle ilgili olarak kaygılananlar, neme lazımcı olmayanlar ve sorumluluk sahibi olanlar, cemiyetteki genel gidişatı sürekli olarak izler ve içtimai hayatı gözlerinin takip mesafesinde tutarlar.Saydığımız özellikleri birebir taşıyan bu kesim 18 Nisan 1999 yılında Gaziantep Adliyesi'nde nelerin olup, bittiğiyle ilgili oldukça kapsamlı ve çarpıcı bilgilere sahiptir.Amacımız filmi geriye sarıp, hafızamızı tazeleyerek Gaziantep'in unutmadığı bu müessif olayı bilmeyenlerin ya da bildikleri halde susmayı tercih eden kesimlerin gözlerine yeniden sokarak, vicdan muhasebesinde onları iştirak ettikleri suçla başbaşa bırakmaktır.18 Nisan 1999'la 31 Mart 2019 tarihleri arasında tam 20 yıl var.Yapılan genel seçim sonucu DSP Gaziantep'ten 3 milletvekili çıkartmış, MHP ise ancak 2 milletvekili ile yetinmek zorunlu kalmıştı.Türkiye genelinde yayın yapan yazılı ve görsel basın seçim sonucunu bütün Türkiye'ye bu istikamette servis etmişti.Ancak Gaziantep Adliyesi'nde dönen kata-külli ve açık beyan oy hırsızlığı ve resmi evraklarda yapılan tahrifatla DSP'nin 3. milletvekili kaybettirilmiş, kazanılmış yetki ve hak gasp edilerek MHP hanesine 3. milletvekiliği yazdırılmıştır.1999 yılında erken seçim kararı alınan Türkiye koşullarındaki DSP'nin konumu koalisyon hükümetinin en büyük ortağı olması, Gaziantep özelinde ise 2 bakanla kabinede temsil şansı bulmuş olmasıydı.Ancak Türkiye geneli ve Gaziantep özelinde depolanmış bu güce karşın sonuç kazanılmış 3. milletvekilliğinin kaybettirilmesidir."Oyların kimin verdiği değil, onları kimin saydığı önemlidir" diyen Şeytani Stalinist, zeka, esin ve ilham verdiği siyasal çeteleri harekete geçirmekte pek mahirdir.Halkın verdiği yetki ve hak MHP'nin iyi organize olmuş ve siyasetin Ali Babaları tarafından çalınarak, hakkın ve hukukun ucundan, kıyısından dahi geçmeyen 3. sıra adayına peşkeş çekilmiştir.Bu milletvekilliği hırsızlığının maddi alt yapısına su taşıyanlar ise DSP içindeki hazımsız kadrolarla, "Ben milletvekili olamadım, o da olmasın" anlayışının benliklerini ele geçirdiği kıskanç ve rövanşist intikam çeteleriydi.Kısacası MHP'nin önüne yuvarlanan gollük pas DSP'den gelmiş, yereldeki sığ siyaset dalkavukları ile genel merkez kliğinin gücü 3. sıra milletvekili adayına ancak yetmişti.Bunları neden yazdık ve tekrar etme gereği duyduk. 20 yıldan bu yana bir türlü kabuk bağlamayan ve kanamaya devam eden bu yaranın benzer izdüşümlerinin 20 yıl sonra da yaşanmaya devam ediyor olması.Aradan geçen bunca zamana karşın 20 yıllık bir zaman aralığında çehrelerini hiç bir koşulda anımsamayacağımız kişilerin vicdanlarını acıtan bu suçun psikolojik baskısıyla itiraflarda bulunmaları. Allah katında işlenen bu suça katıldıklarından dolayı yaşadıkları pişmanlığın büyüklüğünü kendi ifadeleriyle anlatmaya çalışarak, helallik istemeleri.Bunlara ilaveten her iki taraftaki adayları mukayese etme şansı bulduktan sonra "Biz kimi, kime karşı desteklemişiz. Allah bizi affetsin" serzenişleri, şüphesiz ki yaraya tuz basmıyor, kimseye fayda sağlamıyor.Ancak onlarda, tarihte biliyor ki, "Galiptir bu yolda mağlup"Bize yapılanlar, başkalarına yapılmasın. Emeğe ve kazanılmış haklara saygı duyulsun. Unutulmasın ki, her koşulda ve her zeminde fütursuzca ve hayasızca sömürdükleri yaradanın da bir diğer adı hak.Bu bağlamda; kimsenin hakkı kimsede kalmaz. Mazlumun adı ister İmamoğlu, ister Abuşoğlu olsun. "Ufaklarda ve bizzat kendilerinde ayetlerimizi onlara göstereceğiz" diyen kitab-ı mukaddes bu konuda müjdecidir.Kimse kaygı etmesin. Kısa çubuk, uzun çubuktan hakkını alacaktır.