Aylardır köşe yazılarımızda, sosyal medya platformunda, çiftlik ziyaretlerimizde ve işimizle alakalı her ortamda uyardım ve uyarmaya devam ediyorum, edeceğim. Kuraklık, girdi maliyetlerinin artması, kredi ve borç yükü, ürünlerin değerinde satılamaması gibi bir çok sorun çığ gibi büyüyerek çiftçinin ve hayvancılık yapan yetiştiricini üzerine gelmekte. Bir kez daha açıklamak istedim neler olduğunu. Belki bir faydası olur diye...İşim gereği güzel cennet ülkemizin her karışını gezmekte ve burada hayvancılık yapan işletmelere profesyonel olarak danışmanlık yapmaktayım. Hayvansal üretimin tüm aşamalarının içinde aktif olarak görev almaktayım. Bu nedenle de çiftçinin, hayvancının neler yaşadığına bire bir tanığım.Aylardır yazıyoruz, çiziyoruz. KURAKLIK VAR DİYE! Önlem alalım diye. Güneydoğu Anadolu'da Arpa hasatı başladı ama arpa YOK!!! Susuz tarlalarda dönümden 60 - 200 kg arası çok cılız, dane ufak, nişasta az, hektolitre düşük arpa alınıyor. Hatta bazı tarlalara biçer döver girmiyor. Çünkü biçilse bile elde edilecek ürün masrafı bile kurtarmıyor. Sulu tarlalarda ise geçen yılın susuz tarlasından alınan rekolte ancak alınıyor. Arpa şu anda 2500 - 2600 TL / TON fiyata gelmiş durumda. Bir litre süt 2.80 - 3.00 TL çiftlikten soğuk olarak alınıyor. İçinden yağı alınıyor, % 3.0 yağlı olarak ve hatta bazen de yarım yağlı olarak markette bize 6.00 TL ile 7.50 TL arasına satılıyor. Bir kg karkas yağsız kesim dana 44 - 45 TL güncel durumda. Bir besi danasının sadece günlük rasyon maliyeti ortalama 25 TL. Hesap ediyoruz, çarpıyoruz, bölüyoruz "Nasıl para kazanırız?" biz anlayamıyoruz.Veteriner hekim arkadaşlarla konuşuyorum. Klinisyen arkadaşlarla. Hiç bu kadar borca işe gitmemiştik. Kimse para ödemiyor. İş var ama para veren yok diyorlar. Yem katkı maddesi ve dezenfektan satan arkadaşlarla konuşuyoruz. Son 2 ayda işlerimiz % 66 azaldı. Müşteri bizimle ilgilenmiyor. Müşteri hayvan yemi alamıyor ki yem katkı ürünü, dezenfektan alsın diye dert yanıyorlar.Çiftçi mazot, gübre, kredi borcu, elektrik parası, vergi vb altında ezilip gitmiş durumda. Gelecek yıl ne ekecek, ne biçecek kafası çok karışık.Tam da bu sırada eski bürokrat ve bakanlarımız sahada çiftçinin ve hayvancının derdini dinlemek için geziyorlar. Biraz geç kalmadık mı beyler. Bu dakikadan sonra neyi telafi edeceksiniz? Aylardır hiç bir şey yapmadan sinema filmi gibi izlediniz. Neden bir önlem almadınız? Neden bizim sesimize kulak vermediniz. Ziraat mühendisi, çiftçi ve hayvancı yoksa; ekmek, makarna, un, et, süt, yumurta YOK! Aç kalırız aç. Kimse de bize yardım etmez. Lütfen bir an önce gözümüzün önüne bakalım ve acil, kalıcı önlemler alalım. Sahada gezerek bu işlere çare bulunmuyor maalesef.