Merhaba sevgili okurlar…
Yeni bir eğitim-öğretim maratonu için okul zilleri geçmiş dönemlerden devraldığı sorunlarla çalmaya başladı. Hatırlarsanız, bu köşede uzun uzadıya eğitim sorunlarımızdan bahsetmiştik sizlere…
2009-2. dönem öğretmen atamaları da gerçekleşti 15 Eylül itibariyle. Bu atamaların üzerinden Gaziantep'imizin eğitim-öğretim sorunlarına sıcağı sıcağına tekrar bakalım istedim:
Eğitim-öğretimin temel sacayaklarından biri öğretmenlerdir, biliyorsunuz. İlimizde Haziran 2009 verilerine göre 3560 öğretmen açığı bulunmakta. Bunlardan 352 tanesi sınıf öğretmeni, 3208 tanesi branş öğretmeni. Rakamların büyüklüğüne lütfen dikkat edin: 3560 tane öğretmen eksik…
Gelin görün ki son atama döneminde ilimize toplamda atanan öğretmen sayısı 90… 3470 öğretmen hâlâ eksik… Bu noktada sormak gerekiyor: Bu kadar öğretmen açığının olduğu bir ilde sağlıklı bir eğitim-öğretim yapılabilir mi? Gaziantep'in SBS ve ÖSS gibi branş dersleri konularının temel alındığı sınavlarda başarılı olma şansı var mı bu kadar eksikle?
Geçenlerde yine Gaziantep Üniversitesi bünyesinde ilimizin eğitim-öğretimle ilgili sorunlarına dair birtakım toplantılar yapıldı, çalışmalar planlandı. Ancak, eğitim-öğretimin temel uygulayıcı unsurlarından olan öğretmenlerin eksik oluşu bu tür çalışmalarda çok fazla yol alınamayacağının önemli göstergelerindendir.
Biliyorsunuz, iktidar partisi son yapılan hem genel hem yerel seçimlerde ezici bir üstünlük sağladı siyasi rakiplerine. 7 milletvekili çıkardı ve büyükşehir dâhil, 3 merkez ilçe belediyesini de kazandı, ilimizde. Bu kazanımlar, AKP merkezli siyasi yapının kâğıt üstünde önemli bir güç merkezi haline geldiğinin de önemli bir göstergesi hiç şüphesiz…
Ancak elde edilen güç ile o gücü kullanma potansiyeli/niyeti/becerisi (nasıl isterseniz öyle okuyun) arasında ters bir orantı bulunduğu da ortada… Çünkü eğitim-öğretim ilimizin başat sorunlarından biri olarak orta yerde durmakta hâlâ… Bu sorunları çözmek adına bu milletvekillerimiz ve belediyelerimiz ne gibi çalışmalar yapıyor acaba? Birçok çalışma yapılamazdı mıydı? Örneğin, Sayın Milli Eğitim Bakanı'yla grup halinde görüşülüp ilimizin eğitimle ilgili problemleri dillendirilemez miydi? Son öğretmen atamalarında ilimize daha fazla kontenjan sağlanması konusunda ısrarcı olamazlar mıydı? Hatta bu görüşmelere ilimizin belediye başkanlarını da dâhil ederek hem merkezde (Ankara'da) hem de ilimizde önemli bir kamuoyu oluşturamazlar mıydı?
İlimizin bu temel sorununa bir çözüm bulmak adına bu erk sahipleri tarafından herhangi bir adımın atılmaması eleştirilmesi gereken bir durumdur. Ramazan ayı boyunca fakir fukara diye nitelendirdikleri insanlarımızın evlerini ziyaret edip tabiri caizse Robin Hoodculuk oynayıp vicdanını rahatlatmaya çalışanlardan bir dileğimiz de şudur ki bu kentin eğitim-öğretim sorunlarına dair çözüm üretsinler…
Beklerdik ki Ramazan ayında birkaç iftarı da bu kentteki öğretmenlere, esnaflara, doktor ve hemşirelere ayırıp onların sorunlarını dinleyip sorunlarına çözüm bulmaya çalışsınlar. Ama nerde?.. İlimizin hayati konularında özellikle iktidar partisine mensup sayın milletvekillerimizin daha fazla sorumluluk/inisiyatif almalarının vakti çoktan gelmiştir. Bu kentin ticaret ve sanayi odaları zaten kendilerine sitemkârdır, teşvik yasasından dolayı. Dileğimiz odur ki sayısı 400 bine yaklaşan öğrencilerimizin eğitim-öğretime dair sorunlarının çözümü konusunda gerekli hassasiyeti göstermeleridir, Gaziantep seçmenleri olarak…
Evet, sevgili okurlar…
Yeni eğitim-öğretim yılına başlarken ilimizin öğretmen açığından yola çıkarak dikkatleri biraz bu yöne çekebiliriz umuduyla kaleme aldık bugünkü yazımızı. Sözümüz eleştirinin sınırlarına dâhildir… Kimseyle özel bir derdimiz/hesabımız yoktur…
Ve eleştirinin olmadığı bir yerde başarı da olmaz.
*Amerikalı ünlü yazar Ernest Hemingway'in İspanya iç savaşını anlattığı “Çanlar Kimin İçin Çalıyor?” adlı güzel romanından uyarlanmıştır başlığımız.