Birleşmiş Milletler rakamlarına göre günümüzde 244 milyon kişi uluslararası, 763 milyon kişi ise kendi ülkeleri içerisinde yaşadığı toprakları terk ederek kırsaldan kentlere göç ediyor. Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök Dünya Gıda Günü’nde, yöresel ürünlerimizin unutulmasının gıda güvencesini ve kırsal kalkınmayı olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor.

“Yöresel ürünlerimizin unutulması, onun yerine yurt dışından ithal ettiğimiz ürünlerin ve işlenmiş, bol gıda katkı maddeli doğal olmayan paketli gıdaların egemenlik kurmasına neden oluyor” diyen Gastronomi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök, sofralarımızdan kırsala ait lezzetlerin uzaklaştığını ifade ediyor: “Kırsallara ait süt ve süt ürünlerimiz, endemik bitkilerimiz, yöresel mantarlarımız, et ve et ürünlerimiz, tahıl ve bakliyatlarımız zamanla üretilmemeye, dolayısıyla unutulup sofralarımıza girmemeye başladı. Bunları yetiştiren kırsalda yaşayan insanlarımızın sayısı göç nedeniyle azaldığı için artık yöresel ürün bulmak çok zorlaştı. Onların ürettiği ürünler olmazsa yöresel mutfaklarımız da zamanla unutulmaya mahkümdür. Örneğin manda sütünden peynir, yoğurt, tereyağını bulmak neredeyse imkansız hale geldi.”

“KENDİ YÖRESEL ÜRÜNLERİMİZ YERİNE KİNOA VE CHIA GİBİ YABANCI ÜRÜNLER MÖNÜYE EKLENİYOR”

Kıymetini bilmediğimiz yöresel ürünlerimizin başka ülkeler tarafından sahiplenildiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Gök, buna örnek olarak firiği gösteriyor. “Şehirlerde çoğumuz bilmeyiz bu besleyici ve lezzetli ürünü. Hiç bir restoranın menüsünde neredeyse yoktur. Çünkü pek çok aşçımız kinoa, chia ve diğer yabancı yöresel ürünleri menüsüne eklemekle meşgul. Kendi yöresel lezzetlerinin menüye konması için zaman harcamaya değer bulmuyor ya da araştırılmadığı için bilmiyor. Önüne hazır gelen, tanıtımı çok iyi yapılan ürünleri tercih ediyor. Sonuç olarak kırsalda üretilmeyen, mutfaklarda talep görmeyen yöresel ürünler tükenmeye ya da başka ülkeler tarafından keşfedilen besinler bizlere pazarlanarak ülkemizde var olmaya mahküm kalıyor.

ANADOLU TOPRAKLARINDAN ÇIKAN FİRİĞİN LİF MİKTARI, KAHVERENGİ PİRİNÇTEN DÖRT KAT FAZLA

Firik ülkemizde Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaygın olarak yüzyıllardır kullanılır. Hatay bölgesinde, Gordion’da bulunan Tümülüs kazılarında Firikli aşın izlerine rastlandığı belirtiliyor. Firik yüksek lif oranı ve düşük karbonhidrat oranıyla çok besleyici prebiyotik bir yöresel ürünümüzdür. Sahip olduğu lif miktarı kahverengi pirinçten dört kat daha fazladır.

Yöresel yemek kültürümüzün bir parçası olan firik, dünyada bazı ülkeler tarafından keşfedildikten sonra tüketimi artmaya başladı. Firik lezzetli olmasının yanında dünyanın en besleyici tahılları arasında ilk sıralarda yer almaya aday oldu.
Popüleritesi gün geçtikçe artan firik buğdayın olgunlaşıp kurumadan önceki safhasında buğday başakları henüz yeşilken tarlada yakılarak kurutulmasıyla elde edilen bir üründür. İsli ve fındığımsı aromalı firik çok lezzetlidir. Bazen isli bulgur olarak anılır. Pilavlık bulgurla karıştırılarak etli pilavı, dolması, çorbası ve daha pek çok farklı yemeği yapılan firik, yemeklere lezzet katar.