The Banker, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'yı Avrupa'da ve dünyada ''Yılın Merkez Bankası Başkanı'' seçti. Küresel finans piyasaları tarafından yakından takip edilen The Banker Dergisi, ''Yılın Merkez Bankası Başkanı'' ödüllerinin 2012'de ekonomik türbülansında ülkelerinin ekonomilerini başarıyla yöneten yetkililere verildiğini vurguladı. The Banker, Erdem Başçı'nın ''Dünyada ve Avrupa'da Yılın Merkez Bankası Başkanı'' olarak seçilmesine gerekçe olarak şu ifadeleri kullandı: ''Uluslararası Para Fonu (IMF), ABD ve Avrupa'daki çok düşük faiz oranları ve bunun sonucu olarak gelişmekte olan piyasa varlıklarına akın eden sermaye nedeniyle, uzun yıllardır muhalefet ettiği sermaye kontrolleriyle ilgili duruşunu 2012 yılı Aralık ayında değiştirdi. 2011 yılında Çin'den sonra dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi olan ve bunu kambiyo kontrolü olmaksızın başaran Türkiye bu sıcak paranın geldiği önemli istikametlerden biri oldu. Bu durum Türk Lirası üzerinde değerlenme baskısı oluşturuyordu ama Erdem Başçı, IMF'nin bu çarpıcı politika değişikliği karşısında para politikasında bir değişikliğe gitmeye gerek görmedi. Çünkü Erdem Başçı, (Özenle tasarlanmış makro ihtiyati politika araçları uygulandığı zaman, sermaye kontrollerine başvurmadan sermaye akımlarında istikrar sağlanabileceğini) söylüyordu. Başçı'nın böyle düşünmesinin nedeni Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) dalgalı döviz kuru rejimini muhafaza ederken sıcak para girişlerini yumuşatmak için tasarlanan yenilikçi politikaları, diğer gelişmekte olan ülkelerden önce uygulaması olabilir. 2010 yılı sonundan itibaren, Türk lirasındaki değerlenme baskısını engellemek için yapılan bir dizi faiz indiriminin tasarımı ve icra edilmesinin merkezinde de Erdem Başçı bulunuyordu. TCMB bu dönemde politika faizinin yanında bir de faiz koridoru uygulamasına başladı. Bu durum güçlü sermaye akımlarının daha düşük getiri sağlamasına yol açtı ve böylece getiri arayışında olan yabancı paranın Türkiye'ye gelmesini yavaşlattı. Yıllık kredi artışı yüzde 30'dan fazla olduğu için düşük faiz oranlarından korunmak ve aşırı ısınmayı önlemek amacıyla bir çeşit parasal sıkılaştırma yapılması gerekliydi. Bu sıkılaştırma yüksek zorunlu karşılık oranları ile sağlandı. Bankalar faiz artış sinyaline daha alışkın olduklarından bu durumu önce yadırgadılar, ama TCMB ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun ortak çalışması sinyalin doğru anlaşılmasını sağladı."