Geçmişin güzelliklerini anımsarken, hani adı kulağına değmiş derler ya, kentimizin geçmişteki önemli simalarını, mekânlarını, yapılarını “İlkokulum Dayı Ahmet Ağa” bahçesinde bizim Saffet'le çay yudumlarken anımsadım…
“Çakı çakmak ayna tarak” diye bağırarak geçimini sağlayanlar, Tuzlucacı Zengin Ağa, tenekeci Tabaat Sahibi Kadir Ağa, Üzerlikçi Arap, Doktor Mecit ve Hamit, Eczacılar Tevfik Doğan, Asaf Erkılıç ve Sinemacı Nakip Ali, Foto Maksut ve Kemal, araştırmacılar, Av. Cemil Cahil Güzelbey, Av. Hulusi Yetkin, Her Yeri Mamet, daha niceleri… Yaptıkları zanaat ve yaşamlarıyla simlerini unutulmaz kılanlar…
Halkın isim koyarak yaşayan mekânlar da az değildir… Demirli Gane, Zincirli cami, Kemikli Bedesten, Bayram yeri, Gadı Kasteli, Uzun Çarşı, Elmacı Pazarı, Öğretmen okulu, Lise, Baş karakol, Küçük Sigorta, Kalyon Kavşağı, Yüksek Bina, Eski Otogar, Beğendik… Ve Yeşil Su…
Gaziantep'te bulunduğu bölgeye adını veren mekânlardan birisi… Müdavimlerinin ise yıllar yılı asla terk etmediği kentin merkezinde bir yeşil alan, bir çay bahçesi, ilk yıllarında ise bir bölümü Kara Kedi pastanesi…
Şehitler anıtı ile bitişik olan bu yer 1960 tan sonra düzenlenerek, rengârenk ışıklı havuzu ile sıcak yaz günlerinde Gazianteplinin akşamları ailece serinlenip dinlendiği bir park… Havuzunda suya renk veren “yeşil ışıktan dolayı” adı yeşilsu oldu ve günümüze kadar böyle geldi…
Lise yıllarımızda biz öğrencilere gündüzleri ders çalışma olanağı veren sakin ve sessiz bir kütüphaneydi… İşletmeci olarak el değiştirmiş olmasına rağmen yıllardır fonksiyonunu hiç kaybetmedi… Bahçesinde bulunan iki adet asırlık çınar ise hala “tescilsiz ama” işletmecileri tarafından korunarak bakımlı bir şekilde bir yüz yıl daha yaşamak üzere büyümeğe devam ediyor… Neden yeşil su? Derseniz… “Ondan korkmaya başladım, başına bir şey gelmesinden endişeliyim…” Gaziantep'i bir çırpıda anlatabilmek asla mümkün değil ama Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde Gaziantep için yazdıklarının son satırları kentimizin özünü anlatmağa yeter sanırım… Cennet bağlarına örnek öyle bahçeleri vardır ki, yalancı ve ölümlü dünyaya özgü “İremler” sayılırlar… Bunların içinde, en bakımlısı, en zengin ve donanmışı Musuloğlu Bahçesidir... Kısacası bu kenti anlatmaya, ne dil ne de kalem yeter… Dünya yüzünden geniş bir ili, göz alıcı büyük yapıları her yerden aranan eşyası, birçok mezraları, bolluk ve verimliliği bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası “Şehr-i Anteb-ı Cihan” “Dünyanın Gözbebeği Kenttir…” Gaziantep'imize bizde gözümüz gibi bakmaya devam edeceğiz… Dünün sözü: “çevre bilinci sözde değil, özde olmalıdır…” (benden) Bu gazete ve her gazeteyi “okuduktan sonra” lütfen okunacak bir yere bırakın… Hiç bir yazının “son kullanma tarihi yoktur…”
[email protected]