Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Hüseyin Köse, yerel ölçekte gazetecilik yapmanın büyük cesaret gerektirdiğini söyledi. Gazetemizi ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkanı Ökkeş Özekşi ile gazeteciliği konuşan Köse, mezun olan öğrenciler ve mevcut gazetecilerle ilgili önemli konulara temas etti.

Yerel ölçekteki gazeteciliğin büyük sorunları da beraberinde getirdiği belirten Köse, "Çünkü bu şehirde yaşıyorsunuz. Buradaki kurum ve kuruluşlarla, siyasi partilerle ve derneklerle hatta olayın taraflarıyla doğrudan yüz yüze iletişim içerisindesiniz. Doğruları cesaretle söyleyebilmek gerçekten büyük bedelleri ödemeyi gerektiriyor" dedi.

MESLEĞİN ÖZERK OLMASI GEREKİR

Şehirde gazeteciliğin kimi zaman yalnızlaştıracağını, hatta mesleği icra edemeyecek noktaya kadar sorunların doğuracağını vurgulayan Hüseyin Köse, "Bu cesareti de sanki kaybettik. Bence olaylarla ilgilenmek, olayların üzerine gitmek 5n 1k kuralıyla değil, aynı zamanda sorunları çözünceye kadar bastırmak gerekir. Bunun içinde gerçekten o mesleğin özerk olması, çok az bağımlı olması lazım. Bu bağımlı yapıyı sorgulamadan gazetecilik mesleği içerisindeki eğitimin kalitesini sorgulamak bana çok önemsiz bir şeymiş gibi geliyor. Siz en mükemmel gazeteci figürü bile yaratsanız, akademilerde bu böyle olmuyor" şeklinde konuştu.

YAPISAL BOZULMA VAR

Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Hüseyin Köse, gazeteciliğin sorumluluk içerisinde, kamu yararı ya da ticari kaygıları biraz daha geri planda yapmayla başlayacağını söyledi. Çalışan gazeteleri bir kenara koyduğunu belirten Köse, "Ama mesleğin kendisinde, yapısal olarak bir bozulma var. Bu yapısal bozulma aynı zamanda çağa hükmeden liberal zihniyetin damgasını taşıyor. Gazeteciliği çok üstün bir idealiniz varsa, onun uğruna yaparsınız, zenginseniz, paranızı koyarsınız ve bütün hayatınızı bu mesleğe verirsiniz yaparsanız. Ama günümüz koşullarında bu tür realist düşüncelere yer yok"

İYİ ANALİZ ETMEK LAZIM

Gazetelerin yapılarının çok iyi analiz edilmesi gerektiğini anlatan Köse şunları söyledi: "Biz teorik bilgi ve pratik bilgiyi örtüştüremiyoruz. Gazeteciliğin fiili hayattaki karşılığını ya da bunun bedelini çok iyi ödeyen yerel gazeteciler bir iletişim akedemisyeninden çok daha fazla şey biliyor. Mesela ben Fransa'da kaldım. Fransa'da hoca ders anlatıyor haber toplamak diye bir ders. Hoca gitmiş aynı zamanda haberi yayım sürecini anlatıyor. Ders anlatırken gidip bir gazeteyi ziyaret ediyor orada çalışanları gözlemliyor ve öyle aktarıyor. Çok az iletişim akademisyeni var bir gazetenin mutfağını ziyaret eden. Bu bir itirafsa buna bende dahilim. Yıllardır ben bir gazeteyi ziyaret edip onlardan gazetenin sorunları neler, iletişim mezunlarından ne bekliyorsunuz yada nasıl bir performans bekliyorsunuz ya da ne kadarını alabiliyorsunuz, bu sorunları karşılıklı çözelim işbirliği yapalım demiyoruz. Çok az insan bunları yapıyor. Hepimiz bu yapı içerisinde bir takım sorumluluklar üstleniyoruz ve bunları yerine getiremiyoruz"

SAYI ÇOK FAZLA

İletişim fakültelerinin sayısından da dert yanan Köse, "Birde o kadar çok sayısı arttı ki buna da değinmek lazım. İletişim fakültesi mezunu sayısı gereğinden fazla. Ben zannetmiyorum bu kadar çok gazeteciye ihtiyacımız olduğunu. 80 küsür iletişim fakültesi var. Her bölgeye bir iletişim fakültesi ideal sayıyı indirip kaliteyi yükseltmek lazım. Gazetecilik mesleği Türkiyedeki meslek hiyerarşisi içerisinde çok fazla yer almıyor . Mesela öğretmen misin, doktor musun, eczacı mısın ? Üç yada dört meslek grubu dışında gazeteciliğin toplumunda karşılığı yok. Genel olarak kamusal bilgiden yoksun mahrum bırakılan bir adamın anlamlı gazeteci olmasını bekleyemeyiz. Bunu da sorgulamak lazım. İnsanın kendi yaptığı mesleğe olan inancını kaybetmesi kötü birşey . Ama şimdi mezun etiğiniz insanların 3'ü 5'i yüzlerce kişi içerisinde 4-5 yılda bir yerlere gelmesinden ister istemez bu karamsarlığı insanda büyütüyor."

İYİ ÖĞRETİLMİYOR

Köse konuşmasını şöyle tamamladı: "Gazetecilik mesleği iyi gazeteciler tarafından öğretilmiyor. Akademilerden mezun olan insanlar işin teorisini biliyorlar, çok yapısal çözümlemeler yapabiliyorlar. Ama gerçekten bu mesleğin sahada olmak o bedeli ödemek emek vermeyi gerektiren bir uğraşı çokta sürdüren kişiler değiller o nedenle de çok ciddi birşey bu. Biz gazeteciliği nasıl tanımlıyoruz; bir temas ve mesafe sanatıdır gazetecilik. Temas edeceğiz sorunlu bölgelere, olaylarla, mesafeli olacağız güç merkezleriyle; ekonomik, siyasal gibi güç merkezleriyle de mesafemizi koruyacağız. Biz de şöyle bir şey var; bizim insan algılamamız, siyaseti kavrayışımız farklılığı gerçekten lanetli bir şeymiş gibi görüşümüzde" LEYLA ÖZEKŞİ POLAT