Yeni Gaziantepte artık herşey farklı..Siyaseten kentin yönetiliş biçimi, toplumun genel beklentilerinden çok, kişilerin kendi tercihleriyle şekilleniyor.. O kişiler de çevresini kuşatanların büyülü sözlerinden etkilenip, Gaziantepin kaderini ilgilendiren kararlarda toplumun çok da benimsemediği projeleri hayata geçiriyor..

Yeni Gaziantepte artık 'bu yanlış' demek yok..Eleştirmek yok.. Doğruyu söylemek yok.. Şehrin sorunlarını dile getirmek yok.. Bu kent trafik ve ulaşımdaki kaosuyla, gürültüsüyle, yaşam biçimiyle Ortadoğu kasabasına dönüşüyor diye uyarmak yok..Görevlerini yerine getirmeyen sorumluları uyarmak yok.. Yalanları sorgulama yok.. Yetkililere yol göstermek yok.. Öneri yok, tavsiye yok.. Nasihat hiç yok..

Yeni Gaziantepte artık herşeye 'iyi' demek var..'Görme- Duyma- Konuşma' anlayışı var..Konuşursan da en anlaşılır dil olarak, arazi, arsa, konut ve rant diliyle konuşmak var.. Artık, YAZ MA- DÜŞÜN ME- GÖR ME saplantısı var.. Eğer yazarsa birileri, onu tetikçi kalemlere havale etmek var.. Şehirde bilgi sahibi olanların, hayat tecrübesiyle yoğrulanların, görüşlerini dile getirmek yerine sessiz kalma tercihleri var.. Şehri yönetenlerin veya şehrin sahibi geçinenlerin tüm yanlışlarına ses çıkarmayıp, hatta fikirleri istenildiğinde 'siz en iyisini bilirsiniz' demek var.. O kadar az 'YOK' ve o kadar çok 'VAR'lar var ki, işte buna yeni Gaziantep diyoruz

EVET.. Artık yeni Gaziantepte yaşamaya hazır olmalıyız.. Aslında bu yenilik uzun süreden beri hayata geçmişti.. Ve bu köşede sık sık farklı mesajlarla gündeme getirmiş, hepinizin dikkatine sunmuştum.. Tabii çabuk unutur oluşumuz yüzünden bazen hatırlatmada bulunmak gereğini hissediyorum..Bakın Yeni Gaziantep mesajlarımdan birkaç paragrafı sunuyorum sizlere:

1- Ne varki, yıllar geçtikçe Marka şehirde olması gereken tüm özellikler gerçekleşmedi.. Modern kent kimliğinden süratle uzaklaşan, karışık, kozmopolit, kimyası kaybettirilen, eğitim düzeyi aşağılarda, yabancı dili olanların parmakla sayılabileceği, herşeyin kişisel çıkarlara dayalı bir anlayışla dizayn edilmeye çalışıldığı bir kent haline getirildi güzelim Gaziantebimiz.. Kentin dinamiklerinin, gerçek Anteplilik ruhunu taşıyanların boşverimci bir pozisyon alması, şehrin geleceğinin karartılması yolundaki siyaseten izlenen politikalara karşı ses çıkarılmayışı, sivil toplum heyecanının yitirilmesi sonucu, Kurtuluş savaşı yaşamış, destan yazılmış bir şehre, bizzat evlatları tarafından ihanet edilmiştir..

2- Bana kim ortak akıl dese, kimler ortak akıldan bahsetse sadece tebessüm ediyorum.. Çünkü bu kentte ortak akıl, sadece bazı kesimlerin daha güçlenmesi, o bazı kesimlerin kent üzerindeki vesayetinin artması, gücünün daha etkin hale gelmesi yönünde hayatiyet buluyor.. Traji-komik olan ise, o bazı kişilerin Vesayet altına almaya çalıştığı Gaziantepin gerçek sorunlarıyla alakasının olmayışıdır.. Çok net konuşuyorum, çok küçük bir azınlığın dışında kimsenin Gaziantepi düşünme duyarlılığı kalmamıştır.. Varsa yoksa taşıyla, toprağıyla rant hazinesi olarak görülen ve vesayet altına alınmaya çalışılan Gaziantep üzerinden, siyasetçisiyle, baronları ve illegaliteye meyilli kesimlerince bu şehirde ortak çıkarlar elde etmenin mücadelesinin verilmesidir.. Gerisi laf-ı güzaftır.

3- Herşey gözler önünde oluyor ama halk olarak çaresiz gözlerle sadece seyrediyoruz.. Bakanlar, Milletvekilleri, Valiler, Belediye Başkanları, Kaymakamlar, Emniyet yetkilileri, Sanayi ve Ticaret Odaları, Siyasi partiler, Dernekler, STKlar, medya, yerel TVler ve tüm şehir.. Herkes sadece seyrediyor olup bitenleri.. Kimse elini taşın altına koymuyor.. Kimse tehlikeyi görmek istemiyor, veya ciddiye almıyor.. Varsa yoksa arsacılık, varsa yoksa yeşil alanları, eğitime ayrılan arsaları ele geçirip konut yapmak, varsa yoksa rant hesapları.. yani inanılmaz bir vurdumduymazlık, inanılmaz bir başıboşluk..

4- İnanın kimse farkında değil.. Gaziantep elden gidiyor, herkes seyrediyor.. Ve bu seyir halindeki Gaziantepin, Kurtuluş savaşından beri elde ettiği kahramanlık ünvanı, yavaş yavaş etkisini kaybediyor, umursayan yok. Son yıllarda tarihi ve kültürel yöndeki çıkışlarıyla Dünyaya duyurduğu sesi kısılmaya başlamış hala herkes arsa ve rant derdinde.. Yükselen ihracatıyla kent ve ülke ekonomisine sağladığı katkılarından dolayı parlayan Güneşin önünü olumsuz bulutlar kaplamış, herkes nasıl olsa açılır diye bekliyor.. Bankalar pusuya yatmış, en küçük bir olumsuzlukla düğmeye basacak, ama kimse oralı değil.. Şehirde terör sesleri geliyor, bunun işaretleri şimdilik bazı mahallelerde veriliyor ama herkesteki aymazlık devam ediyor.. Son 10 yılda kültür ve sanat etkinlikleriyle, Zeugma Müzesiyle, yemekleri, kebapları ve baklavalarıyla yerli yabancı turistlerin uğrak noktası haline getirilen kent, sırf Suriye politikası nedeniyle üzerine KIRMIZI işaret konulabilecek noktaya getirilmiş, inanın kimseler farkında değil..

VE BİR GAZİANTEPLİNİN YORUMU

Aslında eğer söz verilse, çok sayıda konuşacak, şehrin sorunlarını haykıracak kişiler varki Gaziantepte..Ama ne varki, sessiz çoğunluk da pes etmek üzere bu gidişattan.. Ama yine de sesini duyuracak, görüşlerini açıkçıklayacak cesarete sahip kişiler de çıkmıyor değil.. İşte bunlardan birisi, Müslüm Geçili.. Geçtiğimiz günlerde köşeme yorum göndermiş.. Bu konu vesiyeliyle Müslüm Geçilinin görüşlerini ve değerlendirmesini sizlerle paylaşmak istiyorum..

'Marka Şehir Gaziantep diye söyleniyordu daha birkaç sene önce. Oysa bugün gelinen noktaya baktığımızda ise, marka adına bir şey söylemek söz konusu bile değil. Son yıllarda şehrimiz de yaşananlar, meydana gelen olaylara göz attığımız da, neden marka dışı kaldığımızı sanırım çok rahat görebiliriz. Şimdi ki gündem konusunun ana başlığı; 'Gaziantep nereye gidiyor olmalı. Hakikaten de şehrimiz nereye gidiyor. Mevcut sorunlar, ortaya çıkan olaylar işlerin hiç de iyi olmadığını net biçimde yansıtmaktadır. Şehir de yaşayan insanlarımız artık karamsar bir görüş içerisinde. Ne zaman biriyle konuşsam, artık eski Gaziantepin olmadığını dile getiriyorlar. Huzurun adının bile kalmadığı şehrimiz, karanlıklar arasında ilerlemeye devam etmekte. Yazık! Nereden nereye geldik ve getirildik. Böylesine bir ortam da bizler nasıl olur da markadan söz edebiliriz. Huzurun olmadığı, yaşantının zorlaştığı bir şehir hangi markadan bahsedebilir? Marka şehir, bir nevi örnek alınan demektir. Oysa şehrimiz hangi konularda örnek alınacak durum da? Yaşam alanında sınıfta kalmış, trafik konusunda yerinde sayan, eğitim alanında diplerde gezen, huzur ortamında adı geçmeyen bir Gaziantep için 'marka diyemeyiz. Çok büyük ana sorunlarımız var. Yıllardır da devam etmekte. Ve de ne yazık ki bu sorunlara her geçen gün yenileri ekleniyor. Bunları önlemek ve çözmek adına ise atılan adımlar yetersiz kalmaya devam ediyor'

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR