Yazın gelişiyle sadece havanın harareti değil, gündemin harareti de artıyor. Aylar öncesinden Kürt sorunun çözümüne dair somut adımlar atılmadığında yine silahların devreye gireceğini, ana babaların gözyaşlarının dinmeyeceğini söylemiştik. Son olarak yanı başımızda İskenderun?da meydana gelen olayla önümüzdeki günlerin bizlere neler getireceğini de görmek mümkün. ?Açılım? sözcüğü etrafında uçuşan sözlerden somut bir şey çıkmayacağını, AKP iktidarının inandırıcılığını yitirdiğini görmemek için kör olmak ya da art niyetli olmak gerekiyor, bu saatten sonra? Ergenekon operasyonunda olduğu gibi konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan birçok kişiyi cezaevine tıkanlar, Kürt açılımı deyip arkasından benzer bir durumu KCK operasyonu üzerinden Kürt legal hareketine de dayattılar ve sonuç itibariyle içlerinde belediye başkanları ve meclis üyelerinin de bulunduğu 1538 kişi cezaevine kondu. Devamında gelişen tepki eylemleriyle de üç binden fazla çocuk (18 yaşından küçük) TMK gereği cezaevlerinde? Muğla Üniversitesi?ndeki olaylarda polis kurşunuyla ölen Batmanlı 18 yaşındaki genci unutmamak gerekiyor. Diğer taraftan Van?daki General Muğlalı Kışlası çevresindeki askeri mühimmatla oynarken meydana gelen patlamada ölen ve yaralanan çocuklarla ilgili hiçbir soruşturmanın açılmaması da düşündürücü? Diğer yandan Roman açılımı denilip Türkiye Romanlarının tabiri caizse vatanı/başkenti sayılan Sulukule?yi ortadan kaldırıp rant çevrelerine peşkeş çektiler. Manisa ve ilçelerindeki olayları da hatırlatmak isterim. Üstüne üstelik Ermeni açılımı başlatıp sonra da ?yüz bin Ermeni?yi sürerim? tehdidini savurmakla demokrasiden, açılımdan AKP iktidarının ne anladığını somut uygulamalarıyla görmüş olduk. Ergenekon operasyonu üzerinden anladığımız, en somut biçimiyle AKP iktidarını demokratik olmayan yollardan devletin de geniş imkânlarını kullanarak ortadan kaldırmaktı. Ancak hem iç hem dış dinamiklerin yoğun baskısı sonucu bu operasyonlar deşifre oldu ve amacına ulaşamadı. Şimdilerde aynı anlayışın, yani AKP iktidarını dizginlemeye çalışanların bunu ana muhalefet partisi CHP üzerinden yapmaya çalıştıklarına tanıklık ediyoruz. Beş büyük seçimi kaybetmiş, iktidar kaygısı da pek taşımayan Deniz Baykal CHP?sine çeki düzen vermeye çalışıyorlar, AKP?yi dize getirebilmek kaygısıyla? Açık olan şu ki AKP operasyonunu yüzüne gözüne bulaştıranlar, aynı hatayı CHP?yi yeniden dizayn ederken yapmak istemiyorlar. Bir yaman çelişki olarak orta yerde duran bir gerçeği de paylaşmak gerek bu noktada: Ülkenin batısında AKP?ye karşı mücadele edenler, ülkenin doğusunda aynı AKP?yi destekleyerek Kürt legal hareketini yani BDP?yi dizginlemeye çalıyorlar. AKP batıda iktidar partisi muamelesi görürken, doğuda ana muhalefet partisi muamelesi görüyor. Belli ki bu yaz oldukça sıcak geçecek? Hem mevsimin hem de siyasetin/gündemin sıcağı bizleri oldukça meşgul edecek. Sorunları çözmekten aciz iktidarlar ile var olan sorunlara dair 1970 model Kemalist çözüm modelleri sunan ana muhalefet partisinin tek alternatif olmadığını, üçüncü bir yolun kesinlikle var olduğunu bilmek gerekiyor. ?Ya yolu açmak ya da yeni bir yol bulmak gerekiyor?, büyük Kartaca komutanı Hannibal?ın dediği gibi... Çünkü yeni bir ülke bulamayız; ama yeni bir yol elbette bulabiliriz? Haftanın kitap önerisi Milliyet gazetesi başyazarı Hasan Cemal?in Doğan Kitap?tan çıkan ?Türkiye?nin Asker Sorunu? adlı güncel kitabı? Bugünlerde yaşadıklarımızı daha iyi anlayabilmek adına önemli bir kitap?