*Yargı, polis, maliye sopa olarak kullanılıyor

*Bu iklim Türk insanını nefessiz hale getirdi

*Yargıyı siyasallaştıran, bu seçimler olmuştur

*Türkiye'de yargıda bile mahallecilik oynanıyor

YARGI İŞGAL ALTINDA

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, 1 Düşünce Grubunun davetlisi olarak geldiği şehrimizde yargının çok zor durumda olduğunu ve işgal edildiğini ileri sürdü.

Kılıç, siyaset kurumlarının toplumda ciddi sorunların doğmasına sebep olduğunu belirterek, "Siyaset kurumları marketlerinde sattıkları değerlerle, bu ülkeyi kutuplaşma, gerilim, ayrışma ve birbirleriyle konuşmama, uzlaşmamaya sürükledi. Bu gerilim politikaları öfkeli bir toplumu yarattı. Ey siyasetçiler Allah aşkına yeter artık. Bu iklim Türk insanını bunalttı, nefessiz hale getirdi. Nefes almak istiyoruz. Bu toplumu biraz rahat bırakın. Bu toplum kendine gelsin, çok yoruldu. Bir türlü normalleşemiyoruz. Yargı işgal altındadır. Yargının işgal altında olmasının tek nedeni siyasilerin hedeflerini gerçekleştirmek için yargıyı bir sopa olarak kullanmasıdır. Yargı, polis, maliye sopa olarak kullanılıyor" dedi.

Yargıda seçimlerin kaldırılması gerektiğini de savunan Kılıç, "Yargıyı siyasallaştıran, bu hale getiren bu seçimler olmuştur. Bu seçimlerin acilen kaldırılması lazım" diye konuştu.

BİNDAL:ADALET ÖNEMLİ

Konferansın açılışında konuşan Nizamettin Bindal, insanlığın tarih boyunca adaletin olmadığı, sağlanamadığı dönemlerde zulüm, kaosla karşı karşıya kaldığını belirtti. Bindal, "Her dönemde düşünürler adalet ilgili hassas güzel sözlele ifade etmişlerdir. 1 saat adalet 1 yıl ibadet etmekte hayırdır diyen bir Peygamberden geliyoruz. Sizler gibi doğruluktan hak ve hukuktan yana olan büyüklerimizin daima yanında olacağız" dedi.

YILDIRIM:BU ÖDÜLÜ EŞİMDE HAKEDİYOR

Her yıl geleneksel hale gelen Onur ödülü, konferans önce Av. Mehmet Yıldırım'a verildi. Yıldırım'a Kuran-ı Kerim, Türk Bayrağı ve kılıç hediye edildi. Yıldırım, böyle bir inceliği yapanlara teşekkür ederek, "İnsanların onurlandırılması güzel bir şey. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Acıları, güzel günleri birlikte yaşadık. Bu ödülü onunla paylaşıyorum. Beni böyle bir ödülle onurlandığınız için varolun, sağolun" dedi.

KARDA MIYIZ, ZARARDA MIYIZ?

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, 1 Düşünce Grubu, tarafından düzenlenen "Türkiye'de Anayasal Adalet" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Grand Otel'de yapılan toplantıya büyük ilgi olurken, Haşim Kılıç, konuşmasının başında, insan onurunun önemine değinerek, "Anayasalarda özellikle Avrupa anayasalarında insanlık onuru diye bir kavram var. Bu kavram anayasaların can damarıdır, değişmez değiştirilemez. Şehitkamillerin, Şahinbeylerin altın harflerle insanlık onurunu tarihe yazdırdığı bir ilde, sizin gibi onurlu insanlarla biraraya gelmekten dolayı mutluyum. Bence insan onuru için yaşar, onun dışında her şey boştur. Ülkemizin oldukça fazla sorunu var. Bunlarla ilgili bir bilanço çıkartmak durumundayız. Karda mıyız, zararda mıyız, yoksa iflas mı ettik bunu ortaya koymak durumundayız. Bu dünyaya bir imtihan için geldik. Devletin, adaleti ve insan onurunu korumak birinci görevidir" dedi.

REJİM KRİZİYLE BOĞUŞUYORUZ

Siyaset kurumlarının maalesef toplumda ciddi sorunların doğmasına sebep olduğunu, öfkeli bir topluma yol açtıklarını belirten Kılıç, "Siyaset kurumlarının hepsinin marketleri var. Bugün siyasi kurumlarımız, marketlerinde sattığı değerlerle, bu ülkeyi kutuplaşma, gerilim, ayrışma ve birbirleriyle konuşmama, uzlaşmamaya sürükledi. Bu markette bu mallar satıldığı sürece biz bu dertlerden kurtulamayacağız, sorunlarımızı çözemeyeceğiz. Bu gerilim politikaları sonuçta öfkeli bir toplumu yarattı. Bu öfkeli toplum arkasından ideolojik bir yapıya büründü. İnsanda öfke kültürünü geliştirdi. Siyasetin dışında toplumların çok masum sorunları vardır ancak bunları konuşacak zamanı bulamıyoruz. Cumuriyet kurulduğu günden bu yana rejim kriziyle boğuşuyoruz. Hergün bir rejim değiştiriyoruz, böyle mi olmalıydı? Batılı toplumlar çevre, sağlık, sorunlarını konuşurken biz hala rejim sorunumuzu halledemedik" diye konuştu.

TOPLUMU BİRAZ RAHAT BIRAKIN

Türk toplumunun en büyük meşguliyetinin, oyuncağının televizyonlar olduğunu, birkaç kanal dışında bütün kanalların siyasetle ilgili ne varsa hepsini önümüze döktüklerini dile getiren Kılıç, "Birde son dakika alışkanlığı çıktı. Artık son dakika nesli yetişiyor. Son günlerde son dakikaları görünce, bomba haberi diye sarsılıyoruz. Bu iklim Türk insanını bunalttı, nefessiz hale getirdi. Biz bu hayattan ve bu iklimden kurtulmak istiyoruz. Nefes almak istiyoruz. Ey siyasetçiler Allah aşkına yeter artık. Bu toplumu biraz rahat bırakın. Bırakın nefes alsın. Bu toplum kendine gelsin, çok yoruldu bu toplum. Artık normalleşmemiz gereken bir dönem geldide geçiyor bile. Bir türlü normalleşemiyoruz. Bu iklimin gelişmesinde en büyük pay siyaset kurumlarımızındır" dedi.

YARGI İŞGAL ALTINDA

2 sene önceki Mart seçimiyle birlikte 4 tane seçim geçirdiğimizi hatırlatan Kılıç, hiç bir toplumun siyasi tansiyona bu kadar dayanamayacağına değinerek, "Biz çok dayanıklı bir toplummuşuz. Siyaset acımasızca kullanılıyor. Siyasi rant oldukça büyük ve toptancı bir rant kapısı. Bu rantla kendi siyasi geleceğimizi, hedeflerimizi şekillendirmeye çalışıyoruz. Yargı, polis, önemli. Siyaset ancak bunların ele geçirilmesiyle başarı elde edebileceğini ve kendi rakiplerini bunlarla çok çabuk diskalifiye edeceğini biliyor. Ondan dolayı yargı işgal altındadır. Yargının işgal altında olmasının tek nedeni siyasilerin hedeflerini gerçekleştirmek için yargıyı bir sopa olarak kullanmasıdır. Yargı, polis, maliye sopa olarak kullanılıyor. Bir hukuk devletinde bunları mı yaşamamız lazımdı? Hukuk devletinde hiç bir şeyden endişe duymadan yaşanmalı, güvercin ürkekliği içinde yaşanmamalıdır. O zaman hukuk devleti yoktur. Bu ülkenin en büyük sorunu ifade özgürlüğüdür. Türkiye şu anda susma hakkını kullanıyor. Hadi konuşunda görelim" dedi.

YARGIDA SEÇİM SİSTEMİ ORTADAN KALDIRILMALI

2010 yılının Türkiye'nin makas değiştirdiği bir yıl olduğunu söyleyen Kılıç, "2010'da yapılan Anayasa değişikliğinde yargının yeni şekli yargının bağımsızlık günü olarak nitelendirilmişti. Ama maalesef öyle olmadı. Daha önce bir başkasının işgalinde olan yargı 2010'dan sonra bir başkasının işgaline girdi. Yargıyı tarafsız, bağımsız, hakemlik yapacak bir konuma getirebilirsek, ayağa kalkabiliriz. Yargının ayağa kalkmadığı bir ülkede hiçbir şey olmaz. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oluşumundan ümitliydik. Ancak arkasından yeni bir vesayetle karşı karşıya kaldık. İdeolojik bir yargı değil, işgal edilmiş bir yargı değil, hakem bir yargı istiyorsak bunun bir tek yolu vardır bu yargıdaki seçimlerin kaldırılmasıdır. Bu yargıyı siyasallaştıran bu yargıyı bu hale getiren bu seçimler olmuştur. Bu seçimlerin acilen kaldırılması lazım. Örnek veriyorum, şimdi genel kurmay başkamızı subaylar seçse ne olur. Ya da diyanet başkanını imamlara seçtirseniz nasıl olur? O nedenle yargıda seçim sisteminin ortadan kaldırılması lazım " diye konuştu.

İNTİKAM ALMAYA BAŞLADILAR

Türkiye'de yasama, yüretme, yargı için subjektif alan ayrıldığını, sorunların da bu alanda çıktığını belirten Kılıç, "Türkiye'de mahallecilik oynanıyor. Benim mahalle, senin mahalle. Herkes kendi mahallesinde konuşuyor, dertleriyle sorunlarıyla ilgileniyor. Oysa devletin içindeki insanların mahallesi olmaz. Onların bir tek mahallesi vardır oda Türkiye Cumhuriyeti sınırlarıdır. Biz bu mahalle anlayışından kurtulmak zorundayız. Geçmişte çok kötü deneyimler yaşadık. 141,142,146,163. maddeler vardı. Cumhurbaşkanı şiir okudu diye siyasi haklarından mahrum edildi. 2010'dan sonra DGM'leri kaldırdık özel yetkili mahkemeler getirildi. Çok acı günler yaşadık. Özel yekili mahkemeler intikam almaya başladılar. İddianameler yıllarca yazılmadı bu ülkede. Mahkeme karar veriyor hükmünü veriyo gerekçeli karar yazılmıyordu. Yargı bir gün herkese lazım olacak. İşte bugün o arkadaşlara yargı lazım. Zalimlik yapmayacaksın. Şimdi de başımızda Sulh Ceza Mahkemeleri var. Bunlar adalet dağıtmaya çalışıyor. 141. 142. madde ile hizaya getirilen toplum bugün 299 gibi maddelerle yine bir başkasını hizaya getirmeye çalışıyor. İntikam alıyor. Biz bu intikam anlayışıyla bu yargıyı kurtaramayız" dedi.

MİLLİ GELİR DÜŞTÜ

Yargının bağımsız ve tarafsızlığının mutlaka tesis edilmesi gerektiğini, hukuk güvenliği ile yatırımlar ve ekonomi arasında çok sıkı bir işbirliği olduğuna değinen Kılıç, "Birisi yükselirse öbürü yükselir. 2010 yılına kadar çok güzel şeyler yapıldı. 3 bin dolar olan milli gelir 10 bin dolara çıktı, 2010'dan sonra yerinde saydı, şimdi 9 bin dolara düştü. Sebep, hukuk devletindeki hukuk endeksinin yerlerde gezmesidir. Hukuk devleti ve hukuk güvenliğini tesis etmediğimiz sürece ne ekonomide ne hayatın başka bir alanında birşeyler beklemeyin. Biz bu ülkeye katma değer yapamadık. Bu ülkede adaleti, ahlakı, merhameti, sevgi, saygı ve güvenliği üretemedik. Üretemediğimiz içinde bu noktalara geldik" dedi.

90. MADDENİN KIYMETİNİ BİLEMEDİK

Türkiye'de kanun, anayasa eksikliği değil, uygulamalarda sorunlarımız olduğunu söyleyen Kılıç, "Dünyada bizdeki kadar kanun yoktur. Kenan Evren'in yaptığı 177 maddelik anayasanın 85 maddesi değişti. 2004'te yapılan Anayasa değişikliği gerçekten iyi olmuştu. 90. maddede bir değişiklik yapıldı. Bu devrim niteliğindeydi. Kısa sözleşmeyi uygula dediler. Bizim anayasamıza göre sözleşmeler kanun hükmündedir. Ama hakimlerimiz bunu hayata geçiremediler, cesaret edemediler, bunun kıymetini bilemedik. Şimdi Anayasa uzlaşma komisyonu oluşturdular ancak uzlaşamadılar. Şimdi de gündemde başkanlık sistemi var" dedi.

SİYASİ PARTİLER YASASI DEĞİŞMELİ

Kılıç, yeni anayasada yapılsa, başkanlık sistemine de geçilse, mecliste bir konsessus sağlanmadan, barış ve huzurun tesis edilmesinin zorluğuna değindi. Kılıç, "Cumhurbaşkanı ile, ana muhalefet lideri tokalaşmıyorsa, ne yapsanız sorunu ve sıkıntıları bitiremezsiniz. Barış ortamı sağlanmadığı müddetçe olumlu bir şey çıkmaz. Mevcut şu anki siyasi partiler yasasını değiştirmediğiniz sürece genel başkanların parti üzerindeki etkinliklerini değiştirmediğiniz müddetçe ülke düzelmez, huzur ve barış sağlanamaz" şeklinde konuştu. Meral KINACILAR