Gaziantep'e ilk geldiğimde kiraladığım evin sahibi Kilisli hemşerim çıktı. Hem de benim doğduğum beldeden biriydi. Bu evde uzun yıllar oturdum. Ancak belirli bir süre sonra sorun yaşamaya başladım. Bazı konularda anlaşamıyorduk.

Aynı semtten başka bir ev buldum. Ev hem ucuz, hem de geniş ve güzeldi. Üstelik ev sahibi de bayağı ılımlı ve olgun davranmıştı. Yeni evimize taşındık.

Bu arada Hacı Muratı satmıştım. Birkaç araba değiştikten sonra Doğan marka bir araba aldım. Oğlum arabayla hava atmaya meraklıydı. Güçlü hoparlörler ve amfi bağlamıştı. Ancak sık sık arabam soyuluyor ve teybi çalınıyordu. Her defasında polis çağırdım. Zabıt tutup gittiler.

Yeni taşındığım evde emekli oluncaya kadar oturdum. Bu arada çocuklarım liseyi bitirdi. Büyük kızımı evlendirdim.

Yeni ev sahibim son derece cahil bir adamdı. Hanımının sözünden çıkmıyordu. Bizi ilgilendiren tarafı ise bambaşkaydı ve katlanılır gibi değildi. Bizi biraz havalı görmüşlerdi.

-Siz nereye giderseniz bizi de götüreceksiniz. Biz nereye gidersek siz de bizimle geleceksiniz, diyorlardı.

Böyle saçma bir dayatamaya uymamız düşülemez tabi ki. Kiracılık böyle işte. Ev sahibi kiracıdan, kiracı ev sahibinden her zaman şikayetçidir.

Polis memuru olan damadımın askerlik zamanı gelmişti. Kendisi Burdur'a askere gidince kızım yanımda kaldı. Bir gün dost ziyaretine gittiğimizde ev soyuldu. Kızıma İstanbul'dan alınan markalı altın set ve bilezikler çalındı.

Polis çağırdım. Kapıda zorlanma yoktu. Parmak izi aradılar bulamadılar. Kimin yaptığı konusunda hiçbir delil bulunamadı. Ancak bir şüpheli vardı. Oturduğum evin yedek anahtarı ev sahibinde vardı mutlaka. Onlardan başkası bu hırsızlığı yapamazdı. Delil olmayınca hiçbir şey diyemedim. Sadece kim aldıysa Allah belasını versin diye beddua edebildim.

O zamana kadar arabam da defalarca soyulmuştu.

Bütün malvarlığımın yarısı hırsızlara gitmekteydi. Ayrıca kırk yılı aşkın bir zamandan beri kiralarda dolaşıp duruyordum.

Emekli ikramiyem yeni bir Hacı Murat alacak kadardı. Benden altı ay sonra emekli olanlar benim aldığım ikramiyenin tam iki katını almışlardı. Kilis'teki arazilerimden bir iki parçayı satarak ikramiyeme ekledim ve yeni bir ev almaya karar verdim.

Atalar ne demişti. ''Dünyada mekan, ahrette iman.''