İyi oynayarak kaybetmektense, kötü veya vasat oynayarak puan almak her zaman iyidir.. Ama bunu elde etmek için kalenizde mutlaka bir Karce olması gerekir.. Tıpkı Beşiktaş karşısında alınan bir puan gibi.. Futbolda direnmek başarıya gitmenin yollarından biridir.. Ama direnirken rakibine sürekli pozisyonlar vermek, tehlike işaretidir.. En büyük teselli rakibin o verdiğiniz pozisyonları gole çeviremeyişi olacaktır..Tabii kalede Karce'niz var ise, bu gerçekleşecektir.. Tıpkı Beşiktaş maçı gibi.. Aslında Beşiktaş bu sezon en eksik kadrosuyla sahaya çıkmışken, fırsattan yararlanmak gerekirdi.. Ne varki, Gaziantepspor'un oyunu riske atacak kadar özgürlüğü yoktu.. Bülent Uygun elindeki kadroyu en iyi şekilde kullanmanın formüllerini arıyor.. Kasımpaşa maçında daha rahat bir rakip buldu.. Beşiktaş o kadar değildi.. Ama ikinci yarıda verilen birkaç net pozisyon sonrası Bülent hocanın yaptığı hamleler işe yaradı.. Binya'nın o dirseği gereksizdi, hakemde belki sarı ile geçiştirebileceği cezayı kırmızı ile kesti..Aslında sonradan oyuna giren Rostand'ın da dirseği vardı, aynen Binya'ya benzeyen.. İyiki hakem görmedi o dirseği. Üstelik Rostand'ın sarısı da vardı.. Yeri gelmişken söyleyeyim, bu Rostand'ı Trabzon maçında gözüm tutmuştu.. Farklı bir oyuncu. Ağır gözüküyor ama iyi paslar atıyor, çabuk yer değiştiriyor, gol noktalarında durmayı iyi beceriyor..Şu andaki Cenk'in görüntüsünden daha iyi buluyorum bu oyuncuyu.. Sernas'da fena adam değil..Ama bazen kayboluyor..Beşiktaş maçında olduğu gibi.. Serdar'ın vasat, Şenol'un formsuz, Haris'in yorgun, Ekrem'in etkisiz, Bekir Ozan'ın bir var bir yok görüntüsü, Kemal'in bariz hatalar yaptığı, Cenk Tosun'un Beşiktaş defansı arasında kaybolduğu, Binya'nın eksik bıraktığı Gaziantepspor, eğer İnönü'den bir puanla dönüyorsa, bunu kaleci Karcemarskas'a borçlu olduğunu söylemeliyim..