Varlık Barışı'nın 2013/ 5174 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uzatılan uygulama süresinin 31 Ekim 2013'te sona ermesinin ardından, Varlık Barışı uygulamasından elde edilen gelire ilişkin ilk açıklamalar maliyeden geldi.

Açıklanan verilere göre; Varlık Barışı uygulaması kapsamında bugüne kadar Türkiye'ye getirilmek üzere beyan edilen miktar 67 milyar 422 milyon lira.
Bunun için tahakkuk eden vergi miktarı 1 milyar 348 milyon lira olarak bildirilirken, şu ana kadar ödenen rakamın 121,2 milyon lira olduğu belirtildi. Beyan edilmesinin ardından Türkiye'ye şu ana kadar getirilip bir şekilde vergisi ödenen miktar ise 6 milyar 62 milyon lira.
Yurt dışında veya Türkiye'de sahip olunan söz konusu varlık barışı uygulaması ilk defa 22 Kasım 2008 ve 2 Mart 2009 tarihleri arasında planlanmış; ancak uygulama daha sonra 31.12.2009 tarihine kadar uzatılmıştı.
İlk defa uygulanan "varlık barışı" sonucunda; 26 milyar 949 milyon 937 bin lirası yurt dışından, 20 milyar 352 milyon 608 bin lirası da yurtiçinden olmak üzere toplam 47 milyar 302 milyon 545 bin liralık kaynak beyanı sağlanmış ve bu beyanlar üzerinden 1 milyar 556 milyon 629 bin lira vergi tahakkuk ettirilmişti.

Görülen o ki mali idare Bütçe açığını kapatmak için kaynak gördüğü varlık barışından hedeflediği sonucu alamadı.Onun için mi ki mükellefin defterleri büyük bir yoğunlukla incelemeye alınıyor ?

Kıdem tazminatı kalkıyor mu?

Kıdem tazminatı ;

1-) İşveren tarafından İşverenin Bildirimsiz Fesih Hakkı sebepler dışındaki hallerde, 2-) İşçi tarafından İşçinin Bildirimsiz Fesih Hakkı halleri uyarınca,

3-) Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla işten ayrılması,

4-) Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

5-) Yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle, Feshedilmesi

6-) Kadının evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi, 7-) İşçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde kıdem tazminatı hak edilir. Kıdem tazminatı fonu kurulması konusunda hükümetin işçi ve işveren temsilcileriyle uzun süredir devam eden görüşmelerinde sona gelindi.Ancak görüldüğü kadarıyla uzlaşma yok.

Kıdem tazminatı fonu kurulması konusunda hükümetin işçi ve işveren temsilcileriyle artık, nihai karar çıkmazsa, tazminat konusu seçim sonuna kadar rafa kaldırılacak.

Kıdem tazminatında yapılacak değişiklikler konusunda işçi ve işverenleri kendi arasında da uzlaşamıyor.

Kıdem tazminatında değişiklik yapılması halinde işçi sendikaları eylem başlatılacağını söyleyen sendikalar olduğu gibi,havuz sistemini ile 30 günlük kıdem tazminatından geri adım atılmadan, işsizlik sigortası fonu gibi devlet güvencesi altında bir fon oluşturulmasını, belli süreleri dolduran herkese fondan kıdem tazminatı ödenmesini öneren sendikalar da var.

Kıdem tazminatı konusunda işverenler de kendi aralarında anlaşamıyor.

Bazıları her yıl için 30 günlük kıdem tazminatının 15 güne indirilmesini savunurken, şirketler 1975 yılından beri bilançolarında kıdem tazminatı karşılığı ayırıyor. Vergiden düşerek oluşturulan bu karşılıkları gerektiğinde finansman ihtiyaçlarında da kullanabildikleri için, mevcut sistemin korunmasından yana tavır sergileyen işveren sendikalar da var.

Kıdem tazminatı fonu kurulduğunda belli süre çalışan herkese kıdem tazminatı verilmesinin işçilerin işletmesine bağlılığını ortadan kaldıracağını, kıdem tazminatını kaybetme korkusu olmayacağı için kolay iş değiştireceğini, bu nedenle KOBİ'lerin teknik eleman sıkıntısı yaşayabileceğini gerçeğini de unutmamak gerek.

Yani anlaşılan o ki işçi için emekli olduğunda bir birikinti olarak kendi için emekli güvencesi olarak gördüğü tazminat tırpanlanmak isteniyor,

Ama bu eylemde anlaşma yok.

Bu böyle olacağına fedakarlığın devletin yapması neden düşünülmüyor,

Örneğin asgari ücretin vergi dışında tutulması gibi.

Her şey gönlünüzce olsun.