'Eller' vardır. Çilenin en hasını yaşamış, her kıvrımında acının izleri katreleşmiş fakat ümidini yitirmemiş Mevlasından duada. Diller vardır. İncitmemiş kimseyi; gereksiz bir söz, incitici bir sitem, alaycı bir dikleniş, kırıcı bir hisle yönelmemiş karşısındakine dünyada…

Anlar vardır. Bazen biri bin yıl, bazen bini bir yıl yaşanmak istenir. Geçense sermayeden bir tükeniş. Biten ve gelmeyecek olan kareye, mersiyeler yakılır sonradan. Geçmiş günün kötüsü olmazmışya, elindeyken kıymetsiz, pespaye olan…

Bedenler vardır. Verdiği sözü yerine getirmenin edasıyla kanatlanıp, melekleşmiş. Kirlenmişliğin çok uzağında beyazın her tonuna bulanmış. Şehrin ve şehirlinin, 'zamana uy' telkinlerine kulak asmamıştır, kırmadan. Zamanla göçmüş çoğu, destanlarını bile duyamadan…

Aileler vardır. Kişilik ve kimlik bunalımına düşmeden, çıkarılmak istenen fırtınalar, yerleştirilen onca dinamitlere rağmen, yuvasını terk etmeyen. Metrekaresel bir ilişkinin kurbanı olmayan. Çocuğunu, yağan maddi ve manevi anaforun yıkımından çıkaran ve onu sokağın acımasız kollarına savunmasız bırakmayan…

Direnenler vardır. Beyazıt'ta, Eyüp'te, Taksim'de, Çağlayan'da. Zulüm portresinin eksilmediği her yerde. Canlar yere serilir, vücutlar eylemin panzehiriyle morarır, ağzından kötü tek söz çıkmayanlar hakaretlerle tanışır, damlarda günler sayılır. Yılgınlık gösterenler azalmaz, en ufak bir sıkıntıdan sonra. Bilirler ki, önemli olan bu zamanda gerçekleşmesi değil her şeyin. Sorumluluk bilinci ağır yaralamıştır yüreklerini, isteyerek...

Sevenler vardır. Aşkın bir duygunun, gönülde bıraktığı titremeyi, serseri hayallere kurban etmeden aramışlar aşkı. Yüce ve asil bir duruşu, cüce ve zelil bir kompozisyonun sömürü aracı olarak görmemişler. Sevdiği ile beraber olmanın esprisi, seçilen kişilerin ve yaşananların denetimsiz olamadığının göstergesiydi. Sınırsız özgürlük kokan heyecanlar, sınırsız bir kölelik doğuruyordu. En zaaf nokta da orasıydı zaten. ..

Kahramanlar vardır. İşe başkasını yenmekle değil, kendini yenmekle başlamış, olumsuz ve sorumsuz duyguları idam etmiştir. Mazeret üreten nefsi ayaklar altına almış, kalbin otoritesini tesis etmiştir. Basit ilişkilerin, dolambaçlı yolların, hain pazarlıkların, şuursuz adımların, serseri heyecanların taliplisi ve takipçisi olmamışlardır. Her ne kadar esamesi okunmasa da toplumda…

Alimler vardır. Tüm yanlışlıkların ve yakarışların ilk tepki vericisi, en önde karşı koyucusudur. 'Ben' ile başlayan cümlelerin çok uzağında 'biz'den biridir. Söylediklerinin her tarafında bulunan, aktif, otoriter, sözü dinlenir ve davasında idealisttir. Olaylara ve olgulara kabuktan öze değil de, özden reele doğru bakış açısı geliştirmiştir. İşte onlar, 'adam gibi adamlardır.'

Dostlar vardır. Yıldırım gibi yetişirken imdada. İyi günün değil kötü günün sevdalısı inadına. Eşi bulunmaz bir Hint kumaşı, nadide bir erguvan çiçeği veya. Nesli azalan örneklerine, çoğalan bir özlem encamına. Hayat bir başka güzel, onlar olunca yanında…

Vardır inanın yeter ki siz nasıl ve nereye bakmanız gerektiğini bilin YETER…