Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey'in daveti üzerine cumartesi günü Ankara bağlantılı olarak Van'a gittik..Biliyorsunuz, eğitim ve bu kentin ciddi sorunları dahil, özellikle Deprem konusunda çok hassas davranıyoruz.. Ve yıllardır Gaziantep'in deprem olasılığını göz önünde bulundurarak tedbirler alınması yönünde gazete olarak elimden geleni yapıyoruz..

Şu bir gerçek ki, deprem sonrası Van'ın durumunu sadece televizyonlarda ve gazetelerde görebilmiştik.. Ancak şimdi kendi gözlerimle görme şansını bulunca Güzelbey ile birlikte bazı basın mensupları dahil bu ilimize ve Erciş ilçesinde gittik..Doğrusunu söylemek gerekirse, Van'daki durumun bizlerin öyle gördüğü ve duyduğu kadar basit olmadığını, çok daha daha vahim olduğunu itiraf etmeliyim..

HALİMİZE BİN KERE ŞÜKÜR EDELİM

Bir kere şunu peşinen belirtmem gerekirse, hepimizde yatıp kalkıp, Gaziantep'teki halimize bin kere şükür etmeliyiz.. Asım Güzelbey deprem konusunda benden daha tecbürebi..Üç deprem görmüş, hele son Marmara depreminde yıkılan binaların altından yaralı insanlarla ölenleri çıkartmış birisi..Hatta bir kişinin çökük altında kolunu testereyle kesmek zorunda kalışını anlatırken hala o heyecanı yaşadığına şahit oluyorsunuz..

Ama buna karşın, Van depreminin yarattığı felaket karşısında Güzelbey'in bile o sakin görünüşten uzaklaştığını görüyorsunuz..

Bazı şeyler anlatılarak değil yaşanılarak görülerek daha iyi anlaşılır derler ya, benimki de aynı öyle oldu..Van resmen ölü şehir konumunda.. Onlar yavaş yavaş canlanıyoruz diyorlar ama, bu görüntüler eğer canlanmak ise, yine tekrarlıyorum, Gaziantep'te yaşadığımıza bin şükür edelim..

HEPİMİZ EMPATİ YAPMALIYIZ

Düşünün bir kere, sabah evinizden çıktığınızda sizin apartman dahil sağda solda dizili olan binaların çöktüğünü, yarısının yıkıldığını, duvarlarının çatladığını, kolonlarının patlamak üzere olduğunu. Sonra bir çadır veya konteynırda yaşamak zorunda kalacağınızı..

Hele soğuk havayı..Özellikle geceleri iliklerinize kadar üşüttüren korkunç soğuğu..Ve o soğukta bulabildiğiniz çadırın içinde ısınmaya çalıştığınızı ama çabalarınızın hiçbir işe yaramadığını..

Büyük emekler vererek yaptırdığınız evinizi uzaktan seyredip orada geçen iyi kötü tüm anılarınızın gözünün önünde canlanıp kaybolduğunu..

TUVALET OLAYI BAŞLIBAŞINA SORUN

İnanın bütün gün Van merkez dahil Erciş ve gittiğimiz köydeki vatandaşların yerine kendimi koydum..O küçük çocukların hala etkisinden kurtulamadıkları depremin ardından yaşadıklarını, genç kızların çaresiz bakışlarını, öğrencilerin okula gidemeyişlerindeki üzüntüyü gözümün önüne getirdim..

Ve Allah göstermesin, Gaziantep'te bir deprem olduğunda bizlerin ve çocuklarımızın yaşamak zorunda kalabileceği o anlarda ve sonralarında neler yapabileceklerini düşündüm..

Bana anlatılanlardan yola çıkarak küçük büyük tuvaletlerini yapmak için bile ne sıkıntılar yaşadıklarından pay çıkartıp, empati yapmaya çalıştım.. Zaten bizi köylere giderken uyardıklarında ve bir petrol istasyonunda mola verdirip 'tüm ihtiyaçlarını burada giderin, orada sıkıntı yaşamayın'dediklerinde anlamıştım..Onun için suyu bile fazla içemedik, yemek desen ancak akşama doğru yiyebildik.. Büyük abdesti unuttuk, küçük su dökmek için yer aradık..Banyoyu ve temizliği saymıyorum zaten, çünkü onlar da unutmuşlar..

ERCİŞ HAYALET ŞEHİR GİBİ

Hele Erciş'te durum daha vahim..Caddeden geçerken gördüklerimiz, bize hani o filmlerde izlediğimiz Almanya'nın savaştan çıkmış halini fotoğraflıyor sanki.. O yeni binaların karton gibi çökmesine, yıkılmasına şaşırıp kalıyoruz..Ve devletin niye hala bu binaları yapan müteahhitlerin yakasına yapışmadığını kendi kendimize sorup duruyoruz..

Hava karardığında Van'ın sokak ve caddelerindeki ölü sessizliğini, sadece o yıkılan Bayram otelin bulunduğu caddedeki açık olan bazı işyerlerinin canlılığının bozmaya çalıştığını görebiliyoruz.. Ama sadece orası.. Düşünün koca bir şehir ve sadece bir caddesindeki canlılık.. İnsanların evleri var giremiyorlar.Sağlam olanlar da korkuyor artık..Ama yepyeni yan yana dizili o binalardaki karanlık görüntü, o ürkütücü sessizlik insanı kahrediyor..

GAZİANTEP'TE OLMAYACAĞININ GARANTİSİ VAR MI

Evet..24 saat boyunca ayakkabımızı çıkarmaya bile vakit bulamadığımız, gece 11 saat otobüs yolculuğu sonrasında sabah döndüğümüze şükür ettiğimiz biricik Gaziantep'imizde yaşadığımıza birkere daha şükür ettik..

Bu diğer şehirlerimizde yaşayanlar içinde geçerlidir elbette.. Ama kim olursa olsun, hangi şehirde yaşarsa yaşasın, deprem gerçeğinden kaçma şansı yoktur.. Dün Vanlı'ların başına gelmişse, yarın bizlerin başına gelmeyeceğinin garantisi yoktur..Depremin yazının kışının olmayacağını, bölgesinin batı veya doğu değişmeyeceğini bilmeli ve ona göre tedbirimizi almalıyız..

Gaziantep'in deprem bölgesi olduğunu artık görmemezlikten gelemeyiz..Van nasıl ise, yarın aynı görüntülerin Gaziantep'te olmayacağının garantisi yoktur..

Onun için deprem konusundaki hazırlıklarımızı ciddi biçimde sürdürmeliyiz..Çok net söylüyorum bir deprem olduğunda Van'da yaşananların aynısını, belki de daha beterini Gaziantep'te görebiliriz..Çünkü bizim şehrimizde de bir sürü kaçak yapı vardır..Sağlam olmayan binaları saymakla bitiremeyiz.. Bu olayı herkesin ciddiye alması gerekiyor..

ŞU ANDA TEK ÇIRPINAN MÜDÜR SİNAN ATAKAN

Gaziantep İl Afet ve Acil Durum Müdürü Sinan Atakan'ın bu konudaki çaba ve gayretlerini yakından gözlüyoruz. Ama görebildiğim kadarıyla bu müdürün çabaları yeterince destek görmüyor..

Bugün İTÜ mezunları Derneğinin deprem konusundaki toplantısı elbette önemlidir..Ama asıl önemli olması gereken şey, bu şehirde deprem öncesi neler yapılabileceği, deprem sırasında yapılması gerekenler ve sonrasında ise tıpkı Van'daki görüntüyü göz önünde bulundurarak alınacak tedbirler için şimdiden çalışmalara başlanılmasıdır..

Vali Erdal Ata'nın eğitim kadar depremi de birinci sıraya almasının önemini tekrar hatırlatmak istiyor ve vakit kaybetmeden yarın deprem olacakmış gibi kolları sıvamamız gerektiğini ifade etmek istiyorum..

Hepinize iyi haftalar