Duyduk ki, Tokat Valisinin tayini çıkmış ve yerine yeni vali olarak Recep Yazıcıoğlu atanmış. Yiğidin namı kendisinden önde gelir derler ya. Öyle oldu. Ancak sonradan bazı şeyleri öğrenebildik.

Recep beyde sıradan bir Anadolu insanı tipi vardı. Hızlı ve uzun konuşurdu. Ancak asla boş konuşmazdı. Tokat halkı adını Kelleci Murat koymuştu. Diğer adı ise Deli Valiydi. Kendisini tanımakla mutlu olduğum insanlardan birisiydi.

Tokat'a ataması yapılınca, göreve başlamadan üç gün önce, eski model bir arabayla ve gizlice Tokat'a gelmişti. Sıradan vatandaş pozunda her tarafı dolaşmış, incelemiş ve kontrol etmişti. Bu gezisi sırasında yol kontrolü yapan bir trafik ekibi kendisine ceza kesmek istemiş, rüşvet alarak cezadan vazgeçmişti. Tokat'ta kahvehanelerde kağıt ve okey oyunlarını izlemiş, bu yolla kumar oynandığını görmüştü.

Resmen göreve başlayınca ilk iş olarak rüşvetçi polis ekibini açığa alıp mahkemeye sevketti. Kahvelerde kağıt oyunlarını ve okeyi yasakladı.

O yıllarda 12 Eylül darbesi sona ermiş, sivil yönetime geçilmişti. Ancak 12 Eylülle başlayan okul yapım furyası devam etmekteydi. Tokat iline de Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden okul yapımı için bir takım ödenekler gönderiliyordu. Bu ödenekler belirli yerlere yapılacak okullar içindi.

Recep Yazıcıoğlu gönderilen ödeneklerle yapılması istenen okul sayısını onlarca kata çıkardı.

Nasıl mı?

Okul yapımı için gönderilen paralarla yalnızca kum, çimento, briket ve tuğla alıyordu.

Okulu olmayan veya okul binası çok eskimiş köylerin muhtarlarını çağırıyor ve standart okul projesini muhtarlara teslim ediyordu. Ne kadar kum, tuğla, briket ve malzeme gideceğinin hesabı daha önceden tam olarak yapılmıştı. Muhtarlara;

-Gereken kum, çimento ve tuğlayı filan yerden alacaksınız. Nakliyesi size ait. Köylüyü toplayacak okulu üç ay içinde ve imece usulüyle yapıp bitireceksiniz.

Muhtarların itiraz etme hakkı yoktu. Recep beyin de şakası yoktu. Herkes kendine düşen görevi koşulsuz olarak yerine getirmek zorundaydı. Muhtarlara destek olarak kendisi de ilgili köylere gidiyor, halkı topluyor, gereken konuşmaları yapıyordu.

Sayın Recep Yazıcıoğlu çok kısa süre içinde Tokat'ta okulsuz köy bırakmadı. Bütün köy okullarının eskimiş binaları yenilendi. Açıkçası bir mucizeye imza atmıştı.

O yıllarda ulusal basında örnek vali olarak gündemden hiç düşmedi. Sözünü esirgemez, gerektiğinde Ankara'ya da veryansın ederdi. Yiğit, yürekli, dürüst, halktan yana, muhteşem bir valiydi.

Yanında koruma gezdirmezdi. Kilis'ten sınıf arkadaşımın küçük kardeşi, trafik polisi Yılmaz Zembilören hem özel şoförü, hem korumasıydı. Yılmaz bey hiperaktif valinin yanında gezmekten şikayetçiydi. Çünkü gecesi gündüzü belli değildi. Görevi mesai saatleriyle sınırlı değildi. Haksızlığa asla katlanmaz ve izin vermezdi.

Harika bir vatan evladıydı. Sonraki yıllarda ve en verimli çağında şaibeli bir trafik kazasında vefat etti. Allah rahmet eylesin.