Geçen hafta mikrofonların karşısına çıkan Başbakan, kamuoyuna şok edici bir bilgi notu düşer pozlarındaydı.
İsmini vermeyeceğim bazı Alman Vakıfları terör örgütüne doğrudan destek vermektedir
Başbakanın bu sözlerine güzel Türkçemizde uyan bir çok deyim var. Bunlardan sadece birini yerine oturtalım.
Varsayalım Kasımpaşa'da güneş doğmadı. O vakit adama Uyan, Üsküdar'da sabah oldu derler.
Cihan şumul bir devleti yöneteceksin, emrinde istihbarat teşkilatları olacak, müthiş bir bilgi akışına hükmedeceksin, ancak sağır sultanın dahi bildiklerini, bugün lütfen kabilinden zikredeceksin.
Buradan şu sonuç ortaya çıkar. Ya sen bu ülkeyi başkaları adına yönetiyorsun, ya da öyle saftorik bir adamsın ki, ülkeyi yönettiğini zannediyorsun...
Şimdi Alman Devleti'nin yapılanması konusunda Başbakan'ı bilgilendirelim.
Piramitin en tepe noktasında Alman hükümeti, onun altında Alman Dış İstihbarat Servisi Bundesnach riehtendiest (BND) sonrasında Alman siyasi partileri, alt zeminde ise beşinci kol faaliyetlerini yürüten sözde birer sivil toplum örgütü (NGO)lar yani vakıflar var.
Başbakan'ın adını açıklayamadığı bu vakıflar ise, Konrad Adenaver, Heinrich Böll ve Friedrich Ebert gibi ağırlıklı ve başı çeken yapılanmalar.
Her Alman Siyasi Partisi bir Vakıfla doğrudan ilişkilidir. Bu vakıfların içinde diplomatik dokunulmazlığı bulunan BND ajanları olduğu gibi Bilim Adamları ve Sanatçılarda vardır. Bunlar doğrudan Alman İstihbarat Servislerinden emir alırlar.
Türkiye'deki en bariz eylemleri Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetidir.
Bergama'daki Altın arama hadisesinden, PKK'lı Almanlara, Alman siyasi partilerinin Türkiye'deki faaliyetlerine, Misyonerlikten, Basın içindeki Alman Muhipliğine kadar bunları deşifre etmek mümkün.
Şimdi adama sormazlar mı, İran'ı karşına alıp Suriye'ye kafa tutacağına, İsrail'le danışıklı dövüş yapıp, Kuzey Afrika'da Amerikan taşeronluğu yapacağına, Merkel'e neden haddini bildiremiyorsun ?
Tabii bu iş sadece Almanya ile sınırlı değil. Birer ulus devlet olan Fransa'nın da, İngiltere'nin de, dünyanın en büyük cinayet şebekesi olan İsrail'in de, Amerika'nın da Türkiye'de benzer faaliyetleri fazlasıyla var.
Şu anda Türkiye, her milletten ajanın cirit attığı bir cennet. Türkiye'den her ülkenin haberi var, yönetim erk'i içinde her ülkenin dolaylı da uzantıları var.
Ancak Türkiye'den bir tek Türkiye'nin haberi yok. Türkiye'yi herkes yönetiyor.
Ancak Türkiye'yi bir tek Türkler yönetmiyor.
Zira muktedir olamayan Türk Milleti kendi milli cografyasında iktidar olamıyor.
Cumhuriyet Devletini kuran Mustafa Kemal ne yapmışsa, bunun tam tersini yapan bir Başbakan gerçeği, bugünkü aciz ve edilgen devlet yapısının bir göstergesi değil mi ?
Heybeliada Ruhban Okulu için bunlar birer fitne ve fesat yuvası haline gelmiştir, yeri Yunanistan'dır diyen Mustafa Kemal'in ifadelerine karşın Ortadoks Ekümenliğini tanıyan, Ruhban Okulu'na yeni ve tavizkar statüler tanıyan, Fener Merkezli Rum Ortadoks Din Devleti'nin temellerini atan kim ?
Azınlık Vakıflarını sosyal, siyasal, ekonomik ve tarihsel birer güç haline getiren kim ?
Bir taraftar misyonerlik faaliyetleri, diğer taraftar istihbarat toplama ve değerlendirme merkezlerine dönüşen azınlık vakıfları bundan sonra kripto akışını sağlayan bağımsız teşkilatlara dönecektir.
Türkiye'nin sırtındaki bu hançerlerin sebebi mümessili kim ?
Terörle mücadele niyeti olmayan, mücadeleyi müzakereye yağ tutan, yönetim boşluğuyla dünya milletlerinin alay konusu haline gelen, kendi milli ordusunu tasfiye eden, emir komuta kademesini lağveden, yargıyı siyasallaştırarak, hukuka zılgıt çalan, devletin en mahrem yerlerine kadar dış bağlantılı işbirlikçiliğin sirayet ettiği bu namüsait süreç için sonunda ne denilir ?
Uyanda balığa gidelim