Kendine sürekli yeni cepheler açan bir Türkiye. Harakiri yapan bir Türkiye. Baş aşağı çakılan bir Türkiye. Hangi başlığı kullanırsanız kullanın "cuk" diye oturacaktır. Yönetme kabiliyetsizliğiyle, yönetilme şanssızlığı birbirine böyle uyum gösteren bir hükümetle bir ülke söz konusu olunca akıbet kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kendinizi Amerika'nın kuyruğuna takar, rotanızı da Avrupa'nın iki dudağının arasına hapsederseniz olacağı budur. Hele birde Suud ailesiyle çadır kültürüne angaje olur, El-Mahdum'la al takke ver külah yapar, Amerika'nın gölgesinde Sünnicilik oynarsanız, bugün gelinen nokta sizide şaşırtan acı gerçeğin kendisi olur. Ülkesine ve devletine çeki düzen vermeye çalışan Maliki'ye kafa tut, Bağdat'ı yok say Erbil'e kulak ver. Esat'a ayak direk İran'ı karşına al, kendini Amerika'ya muhtaç hale getir. Füze kalkanı patriot derken Türkiye'yi etrafı düşmanlarla çevrili bir adaya dönüştürmek hangi akıl sağlığıyla izah bulabilir, sormak lazım.. Dışarda Oslo görüşmeleri, içerde İmralı Mutabakatı derken, Kandil bende varım diyecek elbet. BDP sürece KCK'da dahil edilmelidir fetvasını veriyor. Ya DTK, Ahmet Türk'le kendinden menkul Aysel Tuğluk'u yok saymakta neci? İyiki Şerafettin Elçi yok. Kemal Burkay'dan Şivan Perver'e, İbrahim Tatlıses'e kadar, ötesi berisi, irili ufaklı lafazanlar. Vah Türkiye vah. Ne hallere getirildin. Eşkiyanın karşısında diz çöktürülen sensin. Arsıza uğursuza ite köpeğe yem edilen sensin. Bütün kapılara duvar örende sen. Çözmemek, bitirmemek üzere kendi ayağına sıkanda sen. Sonuç mu sonuç ortada. Bu savaşın galibi PKK. Başlangıçla sonuç arasını iyice irdeleyin, acı gerçeği göreceksiniz. Türkiye'nin iradesi Silivri'de , Hasdal'da prangaya vurulur. Türk ordusu sanık sandalyesine oturtulur, PKK tanık olursa. Olacağı budur. Sonuçta Abdullah Öcalan umut olur, adam olur. Sende kendine yanar oturursun.