Aylardır bitmeyen, tükenmeyen, kapanmayan ve kapanmayacak olan bir konu.

Uludere'de kaçakçılıkta öldürülen 34 kişinin haklılığı aylardır ispatlanmaya çalışılıyor. Milletçe kafayı yemeye mi başladık? Yoksa ortalarda sadece milliyetsizler mi konuşup tartışmaktalar?

Hava bombardımanı sırasında ölen 34 kişi ne yapıyorlardı? Hicazdan mı geliyorlardı? Türkiye için çok önemli ve gizli hizmetler için sınır dışına çıkıp orada öldürüldüler mi? Yahut da bir cinayet şebekesi tarafından kaçırılıp sınır ötesinde katledildiler mi? Mukaddes bir görevi icra etmek için mi oralara kadar gitmişlerdi?

Olayın yaşandığı günden beri bu kişilerin adı yazılı ve görsel basında kaçakçı olarak anılmakta. Ancak son derece masum, hiçbir suçu olmayan insanlar olarak dayatılmaktalar.

Peki suçlu kim veya kimler?

Suçlu Heronlar. Suçlu onların üzerine bomba atan pilotlar. Suçlu Genelkurmay Başkanlığı, Suçlu İçişleri Bakanlığı. Suçlu TBMM. Suçlu Başbakan. Suçlu ABD…

Kaçakçılar son derece masum insanlar. Üstelik bir bölümü da onsekiz yaşın altında olan çocuklar…

Bazen düşünüyorum da. Biz acaba devlet eliyle devletimizi yıkmaya mı çalışmaktayız?

**

Hakkari/Irak sınırı teröristlerin en yoğun eylem yaptığı yerler. Sınırın hemen ötesinde terörist kampları mevcut. Hakkari'den en azından her ay bir şehit cenazesi gelmekte. Hakkari/Irak sınırı Irak devletinin kontrolünde değil. Irak'ın kuzeyinde devlet kurduğunu zanneden eşkıya Barzani adlı borazanın da kontrolünde değil. Hakkari/Irak sınırı PKK teröristlerinin kontrolünde. Bu sınır boyu Kandil'in gümrük kapısı gibi çalışmakta.

Kaçakçılar Irak'tan neler getirmekteler? Çoğunluk Barzani'nin Irak'ın kuzeyinde kurduğu ve fason imalat yapan fabrikaların ürünü olan sahte sigaralardan getirip Anadolu'ya dağıtmakta. Bunun yanı sıra Keleş ve Keleş mermileri getiriyorlar. Canlı hayvan, akaryakıt, uyuşturucu madde kaçakçılığı da sınır kaçakçılarının branşları arasında.

Bütün kaçakçılar PKK'dan izin almakta ve korunmaları sağlanmakta. Ayrıca kaçak malların hepsi de PKK tarafından temin edilmekte. Bu hizmetlere karşılık da PKK'ya para ödenmekte. PKK'dan izinsiz Hakkari/Irak sınırında kuş uçamaz. Çünkü sınırın karşı tarafı PKK kamplarıyla dolu ve PKK kontrolünde. Bu durumda kaçakçıların PKK'ya hizmet ederek çıkar sağladıklarını anlamamak için aptal olmak gerekir.

Irak'tan sınırı geçerek Hakkari ili sınırları içinde karakol basan, cinayet işleyen, bir çok şehit vermemize neden olan teröristler sınırı nasıl geçiyorlar dersiniz?

Tüfek ve mühimmatları, roketatarları ve bunların roketleri, havan topları, teröristlerin dağda ihtiyaç duyduğu gıda maddeleri ve ilaçlar bu kaçakçılar tarafından veya kaçakçı pozisyonuna bürünmüş teröristlerce sınırdan içeri sokulmakta. Sonra da belirli merkezlerde toplanarak PKK 'nın cinayet ve ihanet eylemlerde kullanılmakta.

Bir şehit cenazesine elli bin lira fiyat biçen devlet vatan haini teröristlere hizmet eden bu kaçakçılara yüz yirmi üç biner lira fiyat biçmiştir. Akla ziyan bir uygulama.

**

Bu tür saçmalıklarla sınır boylarında teröristlere özgürlük, Mehmetçiklere de kelepçe vurulmak isteniyor. Ankara'da yüksek maaş alarak masa başında oturan siyasiler işin ciddiyetinin farkında değiller. Onlar zannediyor ki, sınır ötesinden sınıra yaklaşanları asker önce durduracak, kimlik kontrolü yapacak, taşıdıkları mallara bakacak ve ''Haaa, siz kaçakçısınız galiba, buyurun geçin…'' diyecekler. Gelenler teröristse yakalayıp karakola ve ilgili mercilere sevkedecekler.

Kazın ayağı öyle değil beyler. Öyle olsaydı bugüne kadar bir tek şehit cenazesi gelmezdi.

Kaçakçıları vuranlar sorgulanır ve yargılanırlarsa ne olacak? Sınır boylarını beklemekle görevli askerler sadece içinde yaşadıkları karakolları korumak zorunda kalacaklar. Karakol dışında da ne olursa olsun. Görev yapmak, vatanı savunmak, şehit olmamak için uyanık davranmak suç sayılırsa asker de karakoldan başka bir yeri savunmaz. Sonuçta dış mihrakların pompaladığı teröristler de kurtarılmış bölgelerde örgütlenmelerini sürdürürler.

Ne işleri var sınır ötesinde? Gitmesinler. Şehidimin kanının bir damlası bin tane kaçakçıdan daha değerlidir. Gerçi ülkemizde terörle mücadele yasası var. Ancak terörle mücadelede Aziz Nesin öyküleri son derece ciddi kalacak kadar trajikomik durumlar yaşamaktayız.

Terörle mücadele yasası varsa ve terörle mücadele edilecekse ilk önce TBMM içindeki teröristler bertaraf edilmelidir.