2018 Dünya Kupası hayallerimiz suya düştü? Aslında bu ilk cümle bile başlı başına bir tez konusu. Bir Alman, bir İtalyan, bir İngiliz ya da bir İspanyol, ‘Dünya Kupası Hayalleri’ diye bir cümle kurmaz. Çünkü bu tür ülkeler 10 hatta 20 yıllık planlamalar yapar. Maalesef bizim kültürümüzdeki tez canlılık şirketlerimizde, sporumuzda, sanatımızda kısacası hayatımızın her alanında mevcut. Bu tez canlılık başka bir deyişle plansızlık; beraberinde başarısızlığı ve kaosu getiriyor her daim. Yoksa yabancı kuralı ile ilgili bir sorunu yok bu ülkenin.
Şimdi İzlanda Milli takımını nasıl yenemediğimizin travmasını yaşıyor bütün ülke. Aslında futbolun adaleti de, rasyonel olan da, olması gereken de zaten İzlanda Milli takımının bizim takımımızı rahatlıkla yenmesini gerektiriyordu. İzlanda’nın bizim takımımızdan daha pahalı ve maalesef daha iyi bir takım olduğu su götürmez bir gerçek. 26 Milyon Euro’luk Everton’ın oyuncusu Sigurdsson’un önderliğinde, oyun disiplini olan, pozisyon bilgisi hat safhada olan bu takımda İzlanda’da oynayan oyuncu yok. Birçoğu İngiltere liginde olmak üzere Danimarka, İskoçya vb yabancı ülkelerde ‘sürekli oynayan’, ‘global oyuncular’dan kurulu bir takım. Bir futbolcu yetiştirilirken sadece teknik anlamda bir şeyler katmaya çalışır, kişisel gelişimini göz ardı ederseniz ortaya böyle bir sonuç çıkar. Sonra da bize düşen bol bol hayal kırıklıkları yaşamak olur. Futbolun istediğimiz seviyeye gelebilmesi için oyuncuların kişisel gelişimlerini sürekli önemseyen, kültürlü, hatta yönetsel becerilerini geliştiren bir yapıya kavuşmamız gerekiyor. Bugünlerde Altınordu kulübün yapmaya çalıştığı –sıkı durun- Gazişehir FK’nın alt yapıda projelendirdiği konular bunlar ve inanın A Takım’daki başarı ve başarısızlıktan çok daha önemli. Acaba hiç soruyor muyuz ayda en az 4 kitap okuyan İniesta ile sabahlara kadar barda gezen Arda’nın arasındaki farkı? İşte bütün mesele bu.