Üretkenliğin, enerjik olmanın, yaşama sevincinin zirvede olduğu zamanlar ergenlik çağıdır. Aslında bu döneme ' altın çağ' desek daha anlamlı olur görüşündeyim. Diğer yandan da kimlik arayışlarının, tehlikelere açık olmanın, çatışmaların, ruhsal fırtınaların da en çok koptuğu dönemdir ergenlik çağı. Yapılan bilimsel araştırmalarda ergenlerin yetişkinler gibi, gelecek tehlikeleri ve riskleri algılamada çok da donanımlı değiller.

Bu olgu biraz da hayat tecrübelerinin azlığı ile ilgili.

Madde bağımlılığı da bir bakıma ailelerin de korkulu rüyalarından sadece birisi. Çocukları ve gençleri tuzağa çeken sebepler aslında sokağımızdan hiç te uzakta değil. Örneğin, bilgisizlik, boşanma, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını gideremeyen aileler, suç oranının yüksek olduğu bölgede yaşamak, arkadaş baskısı, çevre, merak, özenti, büyüdüğünü ispatlamaya çalışmak, ebeveynleri n olumsuz yönlerini ( sigara, alkol ve madde kullanımı )örnek almak, aşırı baskıcı aileler ya da hoşgörüsü geniş aileler, aile içi çatışma ve sağlıklı iletişimin sağlanmaması gibi konular çocukları ve ergenleri madde kullanmaya sürükleyebiliyor.

Gençlik döneminde arkadaş faktörünü unutmamak gerekli. Arkadaşlarına 'Hayır' diyemeyen, bulunduğu çevreden ve guruptan 'dışlanma 'korkusu yaşayan, ergenler büyük risk altında.

Suç örgütleri de bu tür yapıdaki insanları gözlerine kestirdikleri hedef kitleyi örgütlerine kazandırmak için ' senin yerin bizim yanımız, bak seni ne ailen ne de toplum anlamıyor. Aslında sen bir kahramansın.

Kahraman olmak, tarihe geçmek için senin safın bizim yanımızdır' denilerek beyinleri yıkanmakta ve örgütlü suçlarda bu çocukları kurban olarak kullanmaktadırlar.

Madde bağımlısı olmaya giden yolu açan yabancı insanlar olabileceği gibi, bizzat yakın arkadaş çevresi de etkendir. Arkadaş çevresi arasında hedef seçilen kişiyi bağımlı kılmak adına yol ve yöntemler çoktur.'Aşağılama' 'Yalvarma-acındırma' 'ödül vaad etme' ' Tehdit' 'Yağcılık' gibi akla hayale gelmeyen tuzaklarla çocuklar ve gençler hedef seçilmektedir.

Çocuklara yakın duran 'torbacı' ya da diğer bir deyişle ' ayakçı' takımı kurban seçilen çocuğun ya da ergenin evinde özellikle bir ya da birkaç kullanımlık madde, bir kötü amaç için unutulur.'Unutur' çünkü o maddeyi merak eden kurban 'acaba bunun özelliği nedir diye kendi kendine soracaktır. Maddeyi kullanmaya başlayan kurban daha ilk içimde bağımlı olup çıkmıştır.'bombalama' denilen taktikle hedefe ulaşılmıştır. Kurban bundan sonra maddeyi bulamadığı zamanlarda 'uyuşturucu krizine' girecektir. Bu kriz öyle böyle bir kriz değildir. Çok ağır bir grip halidir. Kurbanın üzerinden kamyon geçmiş gibi zor ve kaldırılması güç bir krizdir.

Kurban seçilen kişi madde yoksunluğu krizine girmemek için bugün 1 gram uyuşturucu alırken, yarın 2 diğer günlerde bu dozlar artarak yukarıya çıkacak ve kullanıcıyı adım adım ölüme götürecektir. Uyuşturucu baronları gözlerine kestirdikleri kişileri önce bağımlı kılarak, ardından da satıcı olarak kullanırlar. Bilhassa sosyal çevresi iyi olan, ağzı laf eden, eli -yüzü düzgün gençleri ve kızları tuzaklarına düşürüyorlar. Onlar için tek hedef para gelsin de nasıl gelirse gelsin. Çocuklara ve gençlere iğrenç tuzaklar kurmaktan çekinmeyen suç örgütleri her yolu denemekten asla çekinmiyorlar. Bir ilimizde Narkotik şubede görev yaparken şubeye bir ihbar gelmişti.

Eve yaptığımız operasyonda adına 'torbacı' denilen şahsın evinde yüzlerce iç çamaşırı bulmuştuk. Bu çamaşırlar dikkatimizi çekmişti.'bu çamaşırlar neyin nesidir' dediğimizde ' benden uyuşturucu madde alanların parası yoksa içi çamaşırlarına varıncaya kadar alıyordum' demesi günümüzün bu iğrenç illetini anlatmaya yeter de artar bile. Ülkemizde bağımlılık yaşı alınan tüm önlemlere rağmen maalesef gittikçe düşmektedir.

Ailelere, eğitim kurumlarına ve tüm kesimlere iş düşmektedir. Çocuklara ve ergenlere bu konuda bilinç oluşturmak, uyuşturucu alt kültüründen uzak tutmak tek hedefimiz olmalıdır.

Uyuşturucu tedavisi çok pahalı ve güç olduğu için önleyici çalışmalar yapmak ve ailelere sağlıklı bilgi akışını sağlamak zorundayız.