Bir süreden beri Türkiye kamuoyunu meşgul eden önemli bir hadise var.

Sakarya'daki Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesi.

Gerçi hükümet bu konuda yükselen toplumsal muhalefeti teskin etmek amaçlı olarak bu duruma yetki devri gibi garip bir kılıf uyduruyor.

Tıpkı hepimizin bildiği "çalmak yok, yer değiştirme var" esprisinde olduğu gibi.

Milli Türk Prodüktivite Merkezi tarafından 3 defa Türkiye'nin en verimli işyeri seçilen bu fabrika, savunma sanayimiz açısından yaşamsal önem taşıyor.

TSK tarafından kullanılan tank başta olmak üzere tüm zırhlı araçların paletlerini ve Fırtına obüslerini üreten Tank Palet Fabrikası kime satılıyor dersiniz ?

"Ben Türk değilim, Arap'ım. Türk olmaktan mutluluk duymam. Üzülürüm" diyebilecek kadar pişkin BMC'nin sahibi Ethem Sancak'a.

Cumhurbaşkanlığı tarafından BMC'ye sağlanan olağanüstü istisnai destek dudak uçuklatacak kadar kapsamlı.

Bu durum İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından TBMM'de "Hükümet programında Ethem Sancak'ı zengin etmek var mı ?" sorusuyla gündeme taşınmıştı.

"Benim için İslama sarılmış bir Arap, ruhunu Batı'ya satmış olan 50 Türk'e bedeldir" gibi abuklukta sınır tanımayan bu gayri Türk için, Türk Harb-İş Başkanı Yaşar Yavuz, "Türk değilim diyene fabrika satılamaz" diye feryat ededursun. Ethem Sancak Siirt doğumlu Arap asıllı olmanın nimetlerini sağmaya devam edecek mi bunu da zaman gösterecek.

Erdoğan'a ilahi bir aşkla bağlı olduğunu, bu durumun iki erkek arasında da olabileceğini dile getiren Ethem Sancak yavşamanın bu son noktasını Mevlana ile Şems arasındaki ilişkiyle izaha yelteniyor.

Siirt'te başlayan ve Külliye'ye kadar uzanan bu derin ve karmaşık ilişkiler yumağının bir parçası olarak Medical Park Hastanelerinin kurulmasında kimlerle ortaklık kurduğu düşünüldüğünde düğüm kendiliğinden çözülüyor değil mi ?