Gaziantep'te Eğitim-Bir-Sen Sendikası Şube Başkanlığı yaptığım dönemlerde başıma gelen en ilginç olaylardan birisi de:

"TSK antetli sendikaların fişlenmesi" olayıydı. Kahramanmaraş'tan postaya verilen evraklar Gaziantep'teki okullara gönderilmiş ve -içeriği doğrulanmayan- aşağıdaki bilgiler sarı zarf içinde resmi bir hüviyet kazandırılarak ilgili yerlere ulaştırılmıştı...

GZİ-27300-18 sayılı, "gizli" ibareli Türk Silahlı Kuvvetleri antetli raporda Türkiye'deki bütün sendikaların üye sayıları, üye profilleri ve siyasi görüşlerine dair tespitler yapılarak, "tehlikeli" görülenlerin engellenmesi gerektiği hususunun valiliklere bildirilmesi, gerekli birimlerin uyarılması isteniyordu...

Sözüm ona o raporda; "KESK'e bağlı Eğitim-Sen'in içerisinde bölücü yapılanma olduğu iddia edilirken, Eğitim-Bir-Sen içinse, "Kurumsal anlamda sendikadan çok dinci bir örgüt görüntüsündedir." deniliyordu. Türkiye Kamu-Sen'e bağlı Türk Eğitim-Sen hakkında ise; "Sendikada Atatürkçü, milliyetçi, muhafazakar grupların örgütlendiği ve her siyasi görüşten eğitimcilerin milliyetçilik bağlamında bir araya geldiği" ifade ediliyordu.

Raporda, sendikalar hakkında yapılan tespitlerle güya Türk Silahlı Kuvvetleri'nin nasıl bir sendika istediği de tarif edilmiş oluyordu. AK Parti hükümetinin gerici özellikleriyle ön plana çıkan Eğitim-Bir-Sen'i desteklediği ve himaye ettiği iddiaları gündem yapılmaya çalışılıyordu.

Bu mektup Gaziantep'teki okullara gitti. Okullardan bizleri arayarak bu olay hakkında bilgi istediler. Biz de ciddi anlamda şaşırmıştık. Kim veya kimler tarafından gönderildiği belli olmayan, ancak hangi amaca hizmet ettiği belli olan bu mektuplar için hemen bir basın açıklaması yaptım. Nazik ve önemli bir konuydu. Ertesi gün CNN Türk beni canlı yayına almak istedi ancak Genel Merkezle yaptığım istişare neticesinde katıl(a)madım. Ulusal basında da hatırı sayılır derecede yer bulan bu konu AK Parti iktidarını köşeye sıkıştırma operasyonlarından bir parçası olarak hafızamdaki tazeliğini korumaya devam ediyor...

Geçen hafta yazdığım çarşaf hadisesi ve ardından gelen bu hadise açıkçası Gaziantep ekseninde hangi gelişmelerin kotarılmaya, hangi gündemlerin ülkeye dayatılmaya başladığının aleni göstergeleriydi. Geçti gitti... Ülke nerelerden nerelere geldi... Ancak bu süreçte yaşananlar ve yaşatılanlar hatırlandıkça canımızı acıtmaya devam ediyor ve şu soru aklımıza geliyor:

"Ülke gerçekten normalleşti mi ve bunları yapanlar hak ettikleri cezaları gördüler mi?"

Bizler asla TSK'nın böyle şeyler yaptığını düşünmemiş ve birilerinin bu antent altında gönderilen yazılara resmi bir hüviyet de vererek sarı zarf içinde okullara kendi düşüncelerini gönderdikleri kararına varmıştık. Ancak Ülkemizde o zamandan bu zamana yaşanan gelişimler kafamızda soru işaretleri de oluşturmadı değil hani...

Evet, Türkiye her geçen gün normalleşme emareleri göstermeye devam ediyor. Ancak "Geçmişler geleceğe suyun suya benzemesinden daha çok benzerler..." diye söyleyen İbn-i Haldun'un sözünü de unutmadan GEÇMİŞTEKİ tecrübeler asla unutulmamalı... Çünkü hala kafasını kum gömmüş bir şekilde bekleyen, yenilikleri ve gelişmeleri sırf kendilerinden gelmedi diye reddeden, menfaatleri söz konusu olunca yakmayı, yıkmayı ve gerekirse Ülkeyi yangın yerine çevirmeyi kendilerinde HAK olarak gören bir kesim var...

"Allah bu ülkeye bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!." diye Akif'i rahmetle anıyor ve "Allah bir daha bu darbe ve rantseverlere fırsat vermesine!.." diye dua etmeye devam ediyorum...