“Cumhuriyet Gazetesi” devleti kuran başlangıç ilkelerinin üzerine bina edilmiş bir fikir gazetesidir. Yansız ve objektif haber kritiğiyle yurttaşların doğru ve kaynağından bilgilenmesini sağlar.
Çağdaş, laik, demokrat, insan hak ve özgürlüklerinden yanadır. Ancak Cumhuriyet ve Cumhuriyet devletinin bekası söz konusu olduğunda ise devletin üzerine oturduğu felsefeden yanadır ve taraftır.
Zaten Cumhuriyet Gazetesi okurlarının da bilinen bu misyonun bayraktarlığını yapan gazetesinden beklentisi de bundan yanadır.
Gazetenin kendini ve ilkelerini korumak üzere her türlü tedbiri alması ve safralarını atması eşyanın tabiatı kadar doğal bir vakadır.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Gazetesi'nin Erdoğan Aydın'la yollarını ayırması, öküz altında buzağı arayanlar ve kazandıkları bir mevziinin ellerinden gittiği gibi bir vehme kapılanlar tarafından “Cumhuriyet” karşıtı bir kampanyaya dönüştürülmek istenmektedir.
Söz konusu Yazar Erdoğan Aydın, iki hafta önce bölücü terör örgütünün Avrupa'daki borazanı olan Roj Tv'de canlı olarak yayınlanan bir programa katılmıştı. Programın 12 şehit verdiğimiz Hakkari'deki Dağlıca baskınından hemen sonra olması dikkat çekmişti.
Bunun üzerine “Cumhuriyet” okurları ulusalcı çizgisinden taviz vermeyen gazetelerini telefon yağmuruna tutarak uyarmışlardı.
Ardından Aydın'ın bir dönem bölücü terör örgütü yanlısı yayın yapan “Özgür Gündem Gazetesi”nde çalıştığı da ortaya çıktı. Hatta bu söz konusu gazetede yayınlanan bir makalesinden dolayı Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinden yargılandığı, 1980-1991 yılları arasında ise Marksist-Leninist Silahlı Propaganda suçundan ise hapis yattığı gelen bilgiler arasında. Atatürkçü, devrimci, yurdunu ve ulusunu seven bir milliyetçi çizginin sürdürümcüsü olan bir gazeteden de bu kabil bir davranış beklenir.
Tam anlamıyla doğrudur. Türk toplumu bu gazetenin ulusalcı çizgisinden ve yönetim kademesinin iradesinden yana tavır koymuştur.
Ancak üzüntü verici olan ve insanı düşündüren, salt Aleviliğinden dolayı, Erdoğan Aydın'ın bölücü alt yapısını görmezden gelen çeşitli Alevi kuruluşlarının imza kampanyasına yönelmiş olmasıdır.
Bölücülükle Aleviliği özdeşleştirmeye çalışarak, alevi yurttaşlarımızı hak etmediği bir töhmet altında bırakacak davranışlar içine giren Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu'nun internet sitesinde yer alan bir açıklamada “Erdoğan Aydın'ın Cumhuriyet'ten kovulması, Cumhuriyetin 1940'lı yıllara geri dönüş günlerini anımsatıyor” ifadesi pek manidardır. Aleviler Türk toplumunun ayrılmaz bir parçasıdır. Laik ve demokratik düzene Atatürk devrim ve ilkelerine ve cumhuriyet devletine özde bağlı bir bütünün vazgeçilmez bir parçasıdır.
Ancak bireysel kabahatlarını hasım tayin ettikleri kurum ve kuruluşlara alevi toplumu üzerinden ödetme cihetinden hareket etme siyaseti ucuzluk ve basitliktir.
Bölücülülüğün alevi toplumu içerisinde yeri yoktur ve hiçbir kimse alevi toplumu üzerinden rant sağlayamaz, Bireysel kazanımlarını alevi mensubiyetini sömürerek ve aleviliğin duygusallığı üzerinde tepinerek, onu kin ve garezine alet edemez. Cumhuriyet Türkiye'si de Alevi toplumu da her zamankinden daha zinde daha uyanıktır ve dimdik ayaktadır.