Topu taç'a atmak tabiri futbolda geçer bilirsiniz. Kendisini ve takımını zor pozisyonda hisseden futbolcu, rakip takımın atağa geçmiş oyuncusunu durdurmak ve takımını bir an için olsun rahatlatmak için topu taç'a, "oyun sahası çizgisi dışına" atar. Rakip oyuncu hakem kararı ile topu alır ve topu iki eliyle ve hızla bir takım arkadaşına atarak oyunu kaldığı yerden başlatır. Topun taç'a atılışı oyunu yavaşlatır ve futbolun güzelliğini az da olsa biraz gölgeler. Ben topun sık sık taç'a çıktığı maçları seyretmekten biraz sıkılırım. Galip durumda olan takımların vakit çalmak için de başvurduğu bir taktiktir topu taç'a atmak. Bazı futbolcular da taç çizgisinden topu çeler. Bu topu çelme işi ustalık ister. Buna en iyi örnek 1950 li ve 1960 lı yıllarda ünlü bir Fenerbahçe futbolcusu olan rahmetli Basri Dirimlili idi. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Topu defalarca taç çizisi üzerinden bir cetvel gibi ustaca çevirir, oyunun devamını sağlar, futbolun güzelliğine güzellik katardı. Takım arkadaşları başta Lefter ve Can ile birlikte oynadıkları güzel futbol, gözlerimin önünden gitmiyor. Futbol, voleybol, basketbol ve diğer spor dalları olsun hepsinde, top'un sık sık taç'a çıkması, güzelliği ve başarıyı gölgeler. Basri Dirimlili'yi örnek almak lazım. Her galibiyette payı vardı. Ben onun Lefter'in ve Can'ın değerli futbolunu (futbolu bırakmadan önceki son altı yılda oynadıkları maçları) İstanbul'da hayranlıkla seyrettim. Üstelik o ünlü Fenerbahçe takımı şöyle idi: Şükrü-Nedim-Basri-Akgün-Naci-Avni-Mustafa-Can-Şeref-Lefter-Yüksel. Bu takım kendisinden biraz daha zayıf takımlara her maçta 5 gol atardı. Ve Fenerbahçe'nin birçok şampiyonluğuna tanık oldum. İnşallah Gaziantepspor'un da süper ligde şampiyonluğunu görmek nasip olur. Topu taç'a atmak tabiri günlük hayatta da halk arasında oyunbozanlık, kaytarma, konuyu değiştirme, anlaşmaktan kaçma, mevzu değiştirme, ipe un serme, kaçak güreşme gibi anlamlarda da kullanılır bazen. Özet olarak iletişimde olumsuz bir tabir olarak kullanılır. Nasıl ki bir futbol maçında topun çok sık taç'a çıkması maç kalitesini ve seyrini biraz bozarsa, insanlar arasındaki iletişimde de, konuyu ve fiili durumu taç'a atmak ve uzlaşmaktan kaçmak da aradaki huzuru bozar. Hatta Gazianteplilerin kullandıkları bir tabir vardır. Aşırı uyumsuz, oyunbozan, sözünde durmayan, yardımlaşmaktan ve fedakarlıktan kaçan, buluşmaya gelmeyen birini gördüklerinde "Yukalık ettin, yukaymışsın yorum" derler. K harfini h harfi gibi de okurlar. Yani yuha şeklinde. Bu tabirin çok kullanıldığı bir ortamda veya mekanda, yukalık çok demektir ve güzel ve hoş bir durum değildir bu durum. Cimri, soğuk, bencil, ukala, kibirli, mağrur, megaloman, narsis, tenkitçi, kaba ve ne kadar olumsuz kelime ile karşılığını bulan karakterde birileri varsa, yuka sıfatını hemen alırlar. Tüm yukaların aklını başına almasını, olgun hemşerilerimizi örnek almalarını ve zamanla bu tabirin şehrimizden tamamen uzaklaşıp unutulmasını dilerim. Aile içinde, iş ortamında, arkadaş gurupları içinde ve her türlü olumlu iletişimde topu taç'a atmamak veya yukalık etmemek, huzuru, başarıyı, sevgiyi, saygıyı ve sevinci artıran bir durumdur. Futbolda topu taç'a atmaya gelince: Gaziantep futbol takımları içinde, Rahmetli Basri Dirimlili gibi, top'u taç çizgisinden ustaca bir cetvel gibi keserek ve oyunun devamını sağlayarak maça güzellik katan futbolcuların çoğalmasını dilerim. Yeni futbol sezonu başlarken değerli takımımız Gaziantepspora başarılar dilerken, değerli futbol takımımızı şu dizelerimle selamlıyorum: Gazi şehir sensin, galip de sensin. Beş büyük takımdan, birisi sensin. Futbolu en güzel, sen oynuyorsun. Attığın gollerle konuşuyorsun. Haydi Gaziantep, bu maçı da al. Her hafta sen yine, lider gibi kal. Kırmızıyla siyah, formada rengin-Şu dünyada asla bulunmaz dengin. Haydi Gaziantep, akın yap bastır. Şehirde her yere, bayraklar astır. Evinde yenilme, gol yesen kızma. Şampiyon olmaya, çalışıyorsun. Sen "Marka Şehire", yakışıyorsun... Kalın sağlıcakla değerli okurlarım...