Sadece kulağımda aşinadır bu kelam…

Ne için kullanılır; yaramaz insanlar için, güç kuvvet sahibi olur, başkalarına eziyet eder, sömürü yapar, hele iktidar olursa eziyeti hiç çekilmez, dediğim dedik, 'çaldığım düdük' misali, kendisi piri pak başkaları düdük…

Hafif raylıdayım hafta sonu ve akşamüzeri; hani 'bakmak değil görmek gerek' diyen bir yapım var ya, ayakta yolculuk eden genç adamın tırnakları bir anda dikkatime takıldı…

Temiz… Kirli değildi…

Bir kendi tırnaklarıma, birde dünyayı gırgıra alan, 'bir koltukta sıkışıp' üç kişi oturan gençlere takıldı bakışlarım…

Onların tırnaklarına takıldım, kısa kesilmiş temiz…

Ayakta duran ve on parmak tırnağı uzun gence bakışım daha dikkatli oldu ikinci bakışımda… Temiz ama kedi gibi uzatacak ne sebebi olabilirdi tırnak uzatmanın, merak işte; ben dikkatli bakınca ellerine, işkillendi genç adam… Yer değiştirdi, durağa varmadan hafif raylı ve usulca ve kendine göre 'çaktırmadan' koridorda benden uzaklaştı…

Merak bu… Kalktım iyice yaklaştım ve fısıldayarak sordum?

Tırnakların dikkatimi çekti 'neden uzun?'

Tercihim bu… Al sana cevap… Yemedim…

Daha da uzaklaştı, tedirgindi ve ilk durakta kapıdan kendini atarcasına indi…

Üzüldüm, tercih nedenini 'öğrenemediğim' için…

Merak bu! Bilgi bankasına sordum bu tercihi… Neden tırnak uzatılır…

1- Masonluk göstergesidir efenim... Evet, çok inanılmaz ama öyledir… Masonlar serçe parmaklarının tırnaklarını uzatarak usta sprinter isimli 36. dereceden büyük 'marangoz masona' bağlılıklarını göstermek için serçe parmak tırnaklarını uzatırlar… Ayrıca favorileri de kıvrımlı olur bu şahısların...

2- Bende görmüştüm üniversite yıllarında, uzun tırnak bırakan kişilere nedenini sorduğumda; kürdan niyetine kullanıyorum diyeni de duymuştum, gitar çalıyorum pena vazifesini görüyor diyeni de, (serçe parmakla gitar mı çalınır, bende yedim)…

Mimarlık öğrencileri de serçe parmak tırnağını uzatırdı eskiden, çizim yaptığı ve tahta masaya yapıştırdığı aydıngeri, yapışkan banttan kurtarmak için…

En tuhafı ise o tırnağını uzatıp oje süreni görmüştüm, gerçi ileriki yıllarda bu 'oğlan çocuğu' ile iletişimi kestik, duydum ki kısa yoldan dönmüş…

Ne diyelim cevaplar böyle, keşki kaçarcasına inmeseydi durakta genç adam, bende öğrenmiş olur bir yaşıma daha girerdim…

'hiç bir yazının son kullanma tarihi yoktur… Gazeteyi okuduktan sonra lütfen okunacak bir yere bırakınız…'