ABD Afganistan ve Irak'ı işgal ederken Birleşmiş Milletlerden izin aldı mı?
Avrupa Birliğine sordu mu?
İsrail Filistin veya Lübnan'ı vurmadan önce ABD'den izin aldı mı?
Avrupa Birliğinin ne diyeceğini düşündü mü?
İran nükleer silahlanma yarışında gelişmiş ülkelerle aradaki mesafeyi hızla kapatırken Başkan
Bush'tan izin alıyor mu? Yahut da Bush'un tehditlerine rağbet ediyor mu?
Bu soruları ve bilinen yanıtlarını çoğaltmak mümkün.
Biz ne yapıyoruz?
Ramazan bayramı öncesinden beri bar bar bağırıp durmaktayız. Sınır ötesi operasyon yapacağız diye işaret parmağımızı sallamaktayız.
Bütün dünya sesini kesmiş. Bizi dikkatle izlemekte.
Ancak, yüce Meclis'ten sınır ötesi operasyon tezkeresi çıktığında, Sayın Başbakan 5 Kasımda Başkan Bush'la görüşeceğini ve durumu ona izah edeceğini söylemiş, operasyonu beklemeye almıştı.
5 Kasım geçeli günler oldu. Bush'la da görüşüldü. Bush da Türkiye'nin kararlı ve ciddi tutumuna bakarak PKK'nın terör örgütü olduğunu, hatta ABD'nin de düşmanı olduğunu söyledi.
Ayrıca günah çıkarmak için de istihbarat paylaşımı sözü verdi.
Peki daha ne bekliyoruz?
**
Genelkurmay Başkanımızın geçen gün söylediği söz son derece manidardı. Sınır ötesi operasyon hazırlığının tamam olduğunu söylemiş ve ABD'den gelen istihbarat bilgileri için de şunları eklemişti.
‘'Bu bilgilerin turşusunu kuracak değiliz…''
Asker sınır ötesine hazır.
Genelkurmay Başkanımızın sözünden çıkan anlama göre ABD'den istihbarat bilgileri gelmiş bile. Hatta bu bilgiler eskimeye, turşu olmaya başlamış…
Üstelik gelen bilgiler anında değerlendirilmek zorunda. Aksi halde, üzerinden gün geçince değerini kaybetmekte. Paylaşılan bilgilerin hemen kullanılması gerekiyor.
Ancak kullanamıyoruz.
Yani sınır ötesine hareket edemiyoruz.
Neden. Önümüzde hangi engeller var ki?...
Bir tek engel var. O da hükümet ve Sayın Başbakanın sınır ötesi konusunda yetkilerini kullanmakta tereddüt etmesi...
Bizim aklımıza başka bir engel takılmamakta.
**
Hala çakalın aslana saldırmasına benzer bir durum yaşamaktayız. Teröristler asker ve sivillere saldırmaya devam ediyorlar.
Biz ise seyrediyoruz.
Hükümet belki yaklaşan kış şartlarını engel olarak düşünebilir.
O zaman da sormazlar mı?
Kışın yaklaşacağı önceden bilinmiyor muydu?
Neden daha önceden harekete geçilmedi? Bilinçli olarak mı, beklemeye geçildi?
Aklımıza takılan bir başka soru daha var.
AKP iktidarından önceki hükümetler döneminde Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasını savaş nedeni sayıyorduk. Bu düşünce AKP iktidarı ile birlikte rafa kaldırıldı.
Vahşi Batı'da uygulanan bir kovboy kuralı vardır. Kendini savunmayacaksan silah almayacaksın. Silah almışsan taşıyacaksın. Silah taşıyorsan gerektiğinde silahını çekeceksin. Silah çekmişsen vuracaksın. Eğer vurmayacaksan silah çekmeyeceksin.
Biz silahımızı çektik. Düşmana karşı her türlü harekât hazırlığını tamamladık. Silahlarımız dolu ve parmağımız tetikte. Karşı taraf bize ateş etmeyi sürdürmekte.  Ancak, biz tetiği çekemiyoruz.
Neden?
Çözüm bu sorunun yanıtındadır.