Yusuf adındaki azılı bir eşkıya Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'a sığınmıştı. Fatih Sultan Mehmet elçiler göndererek eşkıya Yusuf'un Osmanlıya iadesini istedi. Uzun Hasan bu talebi reddetti. Fatih Akkoyunlu devletine savaş açtı. Tarihte Otlukbeli savaşı olarak adı geçen bu savaşın nedeni bir eşkıyanın iade edilmemesidir. Tabi ki, Fatih Uzun Hasan'ı yendi ve Akkoyunlu devletini kendi sınırları içine aldı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde doğuda çıkan Kürt isyanlarının genel adı Celali İsyanlarıdır. Bu isyanların hepsi de bastırıldı. Padişahlar hiçbir eşkıya ile pazarlık masasına oturmadılar. Yavuz Sultan Selim'in babası 2. Beyazıt ile amcası Cem sultan taht kavgasına tutuştular. Yenik düşen Cem Sultan kaçarak Rodos Şövalyelerine sığındı. Şövalyeler Cemi İtalya'ya ve oradan da Fransa'ya para karşılığı sattılar. Esir olan Cem Sultanı en son Fransa'dan Papa istedi ve aldı. Aforoz edilme korkusu yaşayan Fransa Cemi Papaya verirken etkisini altı ay sonra gösterecek bir zehir içirdi. Cem Sultan Vatikan'da öldü. Avrupa'daki Cem Sultan merakının tek amacı vardı. Sultanı Osmanlıya karşı şantaj olarak kullanmak... Tarihi incelediğimiz zaman bunlara benzer çok sayıda olaya rastlarız. Ancak, Osmanlının eşkıyalarla pazarlık masasına oturduğu, eşkıya veya terör örgütlerini muhatap aldığı bir tek olay yoktur. Üstte yazdıklarımdan gayem tarih dersi vermek değildir. Altı yüzyıl ayakta kalan Osmanlı İmparatorluğunun eşkıya ve teröristlere bakış açısını hatırlatmaktır. Yeni Osmanlı olmak isteyen yönetimlerin bunları bilmesi gerekir. Cem Sultan olayı eşkıyalık değil ama o olayın da günümüze uygulanmasını gerektiren çok sayıda örnekler var. Paris'te öldürülen üst düzey üç PKK lı bayanla ilgili olarak Fransa Cumhurbaşkanının sözlerini hatırlayalım. ''O bayanlardan birini tanıyorum. Rutin görüşmelerimiz vardı...'' diyor Fransa Cumhurbaşkanı. Sözü edilen bayan herhangi bir ülkenin temsilcisi değil. Cumhurbaşkanının okul veya asker arkadaşı da değil. Bu samimiyetin tek sebebi var. Ortak düşmanları olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti... xxx Hükümet İmralı'daki bebek katiliyle müzakere masasına oturmuş durumda. Yani cihan devleti Büyük Selçuklu İmparatorluğunun, devamında Osmanlı İmparatorluğunun ve filizlerinden doğan, kendisi de bir cihan devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti basiretsiz yöneticiler tarafından eşkıyalarla pazarlığa oturtulmuştur. Devletin kendi manevi değerlerinde ve uluslar arası camiada ne kadar itibar kaybına uğradığını herkesin anlaması gerekmekte. Farzedelim ki, Apo ile anlaştınız. Apo'nun talepleri doğrultusunda anayasayı değiştirdiniz. İstenen bölgelere doğrudan veya dolaylı yollardan imtiyazlar tanıdınız. Sorun çözülecek mi? Hiçbir yararı olmaz. Sadece zararı olacaktır. Apo ile anlaşma yapmak liderliğini Fransa'nın yaptığı Türkiye düşmanlığını ve PKK dostluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Apo ile anlaşmak ABD'in BOP projesini askıya aldırmaz. Şu veya bu şekilde Ortadoğu'da sınırların değişmesi sağlanacak. Türkiye'nin de sınırlarında bir değişme olacaksa bunu bizzat Türkiye'nin ve devleti yönetenlerin yapması gerekmiyor. Aksine bu konuda savaş da dahil olmak üzere gereken her şeyin yapılmasından çekinmemek büyük bir devletin ilk önce yapması gereken görevidir. Şu gerçeği başta ülkeyi yönetenler olmak üzere vatanına ve bayrağına aşık herkesin kesinlikle görmesi ve emin olması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyetinin adını değiştirip ülkenin tamamını Kürdistan yapsanız bile terör ve AB nin istekleri bitmeyecektir. Son olarak ülkede yaşayan Türk nüfusun Anadolu'yu terk etmesini, yani Türklere tehcir uygulanmasını isteyecekler. Çünkü PKK Anadolu'da yaşayan Kürt halkın haklarını korumak isteyen bir terör örgütü değildir. Türklerden Bizans'ın, Osmanlı tarihinin, Atatürk ve Kurtuluş Savaşının intikamını almak isteyen AB'nin Türk halkına ve TSK ne uzanan kalleş bir koludur. Fatih bir tek eşkıya için Uzun Hasan'a savaş ilan etti. Osmanlının şimdiki torunları ülkesinde eşkıya üsleri kuran, kendisi de eşkıya ve vatan haini olan Barzani'yi devlet töreniyle karşılamakta, ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' diye bağırarak slogan atmakta. Tarihte, yaşadığımız çağda ve gelecekte değişen bir şey yok. Değişen tek şey var. Osmanlının devamı olduğunu iddia ederek çağdaş padişahlığa soyunanların tamamı değişmiştir. Ev sahibinden yana mı, hırsızdan yana mı olduklarını ayırdetmek çok zor.