Eskiçağlarda devletin hazinesini hovardaca harcayan bir padişah varmış. Bir gün hazine suyunu çekmiş. Padişah da vergileri arttırmak zorunda kalmış. Yüklü bir vergi zammından sonra vezire sormuş. -Git bak bakalım. Halkım ne yapıyor? Vezir çarşı Pazar dolaşmış ve padişaha raporunu vermiş; -Halk işinde gücünde padişahım. Muzır bir durum yoktur. Aradan biraz zaman geçmiş. Padişaha yine para lazım. Yüklü bir vergi zammını tellallar halka duyurmuşlar. Padişah yine veziri görevlendirmiş. Vezir aynı şekilde dolaşıp gelmiş ve aynı raporu vermiş. -Halkımız işinde gücünde padişahım. Muzır bir durum yoktur. Vergi zamları bu şekilde birbirini kovalamış. Her seferinde vezir halkı incelemiş. Durum her zaman aynı. Değişen bir şey yok. Asayiş berkemal. Padişah halkından memnun. Ne yapsa halk katlanıyor ve şikayetçi olmuyor. Son olarak vergileri birkaç kat arttırmış. Vezire; -Git bak bakalım, halkım ne yapıyor, diye sormuş. Vezir her zamanki gibi tebdil kıyafetle halkı dolaşmış. Sonra da telaş içinde koşarak padişaha gelmiş. Padişah merakla sormuş; -Hayrola vezir? Bu telaş nedir? Halkım ne yapar? -Ulu padişahımız. Halkımız ellerine tencere tava almış. Sokaklara dökülmüş. Hem çalıyor hem oynuyor... -Tamam, demiş padişah. Halk çıldırdı. Bundan sonra vergi zammı yok... ***** Kıssadan hisse. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde Türk kimliği yıllardır kaldırılmaya çalışılıyor. Resmi kurumlardan TC ibaresi kaldırılmaya başlandı. Laiklik kıskaca alındı. Cinayet şebekesi PKK ile nasıl bir anlaşma yapıldı ki, birden bire silahlar sustu. PKK ideallerinden vazgeçmeyeceğine göre Kandil'i tatmin eden şey nedir? Neden gizli tutulmakta? Türk ordusunun üst düzey komutanları terörist damgası ile Silivri'ye tıkılırken yeni anayasa hazırlıklarında bebek katili yol haritası çizmeye başladı. PKK terörist olmaktan çıkarılıp aktivist yapıldı. Türk halkını aşağılayan söylemlerin ardı arkası kesilmiyor. Bütün dünyanın dahiliği konusunda hemfikir olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Atatürk ve silah arkadaşı İsmet İnönü isim belirtilmeden ''iki ayyaş'' olarak tanımlandı. Milli ve resmi bayramların kimisi kaldırılarak, kimisi de sembolik düzeye indirgenerek Atatürk'ün izleri silinmeye başlandı. Onuncu Yıl Marşı aşağılandı. ''Her türlü milliyetçilik ayaklar altına alınınca..'' Kurtuluş Savaşını kazanan Türk milliyetçileri (Kuvva-i Milliyeciler) de, halen yaşamakta olan milliyetçiler de ayaklar altına alınmış oldu. Ordu devletinden polis devletine doğru bir zemin kayması izlenmekte. Ülkemiz Meclis'ten ziyade tek kişinin iradesiyle yönetilmekte. Türk halkı Aziz Nesin'in belirlediği oranda aptal değildir. Her şeyin farkında. Gündem sürekli değişse de ana hatlar halkın zihnindeki yerini korumakta. Fıkrayla başladık, fıkrayla bitirelim yazımızı. Köylerden birinde gencin biri bir kızı sever. İşaret, mektup derken mercimeği fırına verirler. Sevgi samanlıklarda sevişme şekline dönüşür. Günün birinde kızın babası da durumdan haberdar olur. Bir gün kızın babası bütün ailesiyle birlikte mercimek tarlasındaki mercimekleri toplamaya başlar. Kızın sevgilisi olan genç tarlanın başındaki yoldan geçerken tarlaya döner ve bir tutam yeşil mercimek koparır. Bunu gören kızın babası bıçağı çekerek gencin peşine takılır ve kovalarken yoldan geçen biri araya girer. Kızın babasına; -Bir tutam mercimek için delikanlıyı kovalamaya utanmıyor musun? -Kardeşim git işine sen. Bilen bilir, bilmeyen de bir tutam mercimek sanır, diye yanıtlar. Gezi parkı direnişi parktaki birkaç ağacın kesilmesiyle ilgili bir direniş değildir. Hükümetin bunu anlaması gerek. Üstte saydığım nedenlerden dolayı fay hattında enerji birikmesi oluştu. Kaçınılmaz sonuç toplumsal depremdir. Gezi parkı bu depremi tetikledi. İstanbul küçük Türkiye. Ülkemiz nüfusunun beşte biri orada yaşamakta. Seçimlerde İstanbul'u kazanan bir parti kesinlikle iktidara gelmekte. İstanbul'u kaybeden bir parti de iktidarı rüyasında görür. Direnişçiler üç beş çapulcu mu, yoksa gerçek Atatürkçüler mi? Sayın Başbakan bunun farkında değil galiba. Karşısında ayyaş ve çapulcu(!) olmaktan onur duyan önemli bir topluluk var. Henüz vakit varken gereken yapılmalı. Halkla zıtlaşmak kimseye fayda sağlamaz. Tencere tabak seslerini iktidara yönelik top sesleri olarak kabul etmeleri gerekiyor. Benden söylemesi...